Türkiye’de dolardaki yükseliş ve bir türlü önlenemeyen enflasyon ülke içinde olduğu kadar dışarıda da tartışılıyor.
İngilter’nin saygın gazetelerinden Financial Times son dönemde Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ile ilgili kapsamlı bir haber/analiz yayınladı. Son dönemde ülkede yaşanan ekonomik buhranı mercek altına alan Financial Times muhabiri Laura Pitel, “Erdoğan’ın Türkiye’sinde meyve artık lüks oldu ve enflasyon onun yeniden seçilmesini tehdit ediyor” başlığı kullanıldı. Makalede, “Cumhurbaşkanının seçenekleri tükendi ve bu durum muhalif partilerinin elini güçlendiriyor” de denildi.
Erdoğan’ın ekonomi politikası açısından geleneksel kabul edilmiş hamleleri yapmak yerine başka bir yolu tercih ettiğini ve bu durumun enflasyonu tetiklediğini yazan gazeteye konuşan bazı vatandaşlar da tepki gösterdi. Ankara’nın Keçiören bölgesinde alışveriş yapan bir memur, Financial Times’a, “Meyvelerin yanına yaklaşamıyorum. Eskiden temel bir ihtiyaçtı, çocuklar için vitamin deposuydu fakat artık lüks oldu” dedi. Bu kişinin devlet çalışanı olduğu için ismini vermediği de vurgulandı.
Analizde, “Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler 2023’ün Haziran’ında yapılabilir fakat eğer Erdoğan şansının yüksek olduğunu hissederse erken seçim çağrısı da yapabilir” denildi. Son dönemde yapılan anketlerde Erdoğan ve müttefiklerinin oy oranlarının yüzde 32 olduğu ve buna karşılık muhalefet bloğunun HDP olmadan yüzde 37’lerde seyrettiğini ve HDP’nin de dahil olmasıyla yüzde 48’e çıkabileceğine dikkat çekildi
Gazeteye konuşan Batılı diplomatlar ise, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine desteğinin karşılığında bazı imtiyazlar elde etti ve ekonomik sorunları göz ardı etmek için Batı ile kavga edebilir” yorumunu yaptı.
Muhalefetin karşısına çıkaracağı adayın da kritik bir önemde olduğuna dikkat çekilirken, “Erdoğan muhtemelen muhalefet bloğunun kırılgan birlikteliğini yıkmak için çalışacak. Millet ittifakından birçok isim de Erdoğan’ın seçimde hile yapabileceğini ya da görevde kalmak için yeni metotlar uygulayabileceğini öne sürdü” ifadesine yer verildi.
Öte yandan Ankara’da yaşayan ve gazeteye konuşan 43 yaşındaki AKP seçmeni Ayşe Arslan’ın sözleri de makalede yer aldı. Arslan’ın tenceresinin kaynadığı için şükrettiğine dikkat çekilirken şu sıralar çok az et aldığı ve ucuz bakliyat ve tahıl ürünleri satın aldığı belirtildi.
Arslan, “Şu an muhalefetin ekonomiyi düzelteceğine emin değilim fakat ülkenin durumuna tepki için, bu seçimde oy vermemeyi de düşünüyorum. Ülkenin durumu için çok üzgünüm” dedi. Financial Times, eğer bu hareketin milyonlarca AKP seçmeni tarafından yapılması durumunda, muhalefetin kolaylıkla zaferini elde edebileceğini yazdı.
Türkiye’de gelecek yıl yapılacak seçimlerle ilgili gelişmeler uluslararası basında da yakından takip edilirken, İngiliz Reuters haber ajansı genç seçmenin nabzını tuttu ve gençlerin yönelimleriyle ilgili uzmanlarla konuştu.
Türkiye'de gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk defa oy verecek 6 milyon genç, seçimin de kaderini belirleyecek.
Yüksek enflasyon başta olmak üzere ekonomideki sorunların devam etmesi ve özgürlükleri kısıtladığı için eleştirilere maruz kalan iktidarın değişip değişmeyeceğini belirleyecek başlıca grupların arasında gelen “Z” kuşağı, ağırlıklı olarak muhalefete yakın duruyor.
Ancak muhalefet partileri de gençlerin gönlünü kazanmış değil. Gençler mevcut durumun değişmesi için muhalefete eğilimli.
TÜİK verilerine göre, 2023 seçimlerinde oy verebilecek 60 milyonun üzerindeki seçmen havuzunun yaklaşık beşte birini 1997 ve sonrasında doğan 13 milyonluk Z kuşağı kitlesi oluşturuyor. Bu kitlenin içinde 6 milyona yakın genç ilk defa oy kullanacak.
“Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olursa ona oy vereceğim, çünkü ben doğduğumdan beri iktidarda olan AKP’nin politikalarının yıllar geçtikçe hayatımı her yönden daha da olumsuz etkilemesine şahit oldum” diyen 21 yaşındaki Helin iktidarın değişmesinin en azından acil sorunlara çözüm getireceğine inanıyor.
Gençleri en fazla rahatsız eden konular arasında sürekli değişen eğitim politikaları, eğitimde eşitsizlik, basın özgürlüğü sorunu, azınlıkların ötekileştirilmesi ve hedef gösterilmesi bulunuyor. “Aslında adayına oy vereceğim muhalefet partilerinin de bu bahsettiğim konularda çok aktif ve etkili bir politika izlediğini göremedim maalesef” diyen Helin sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine de AKP yönetiminden sonra bir iyileşme sürecine gireceğimizi umuyorum.”