Bursa’da epeyce şelale var.
Neredeyse her ilçenin bir akarsuyu ve akarsuyun yüksekçe yerden akan şelalesi var.
Uludağ’da yirmi beş yıl kadar gezindim. Her tarafındaki ayrı çekim gücü güzelliklerini söyleyebilirim.
Bu gün Aras Şelalesi’nden bahsedelim.
Aras Şelalesi Bursa Osmangazi ilçesi Soğukpınar yakınlarında.
Ketenliyayla mevkisi Uludağ’a tırmanırken aniden genişleyen bir alanla insana huzur veriyor.
Tek tük de olsa evlere rastlıyorsunuz. Aslında yıllar önce bir iki tane idi, yakın tarihte epeyce çoğaldı. Soğukpınar istikametinden geldiğinizde tam karşı ormanlık bölgeye doğru uzayan bir patika mevcut. Sağ tarafa doğru giden genişçe yoldan araba ile de gidiliyor.
Patika yol, ormanın güzelliklerini size cömertçe sunuyor. Ancak ormanlık alanda yaşayan canlılar olduğunu da belirtmem lazım. Zira bu bölgede ayılar da yaşıyor. Yaklaşık iki saat kadar bir yolculukla şelaleye ulaşmak mümkün.
Sağ tarafa araç yoluna giderseniz ben daha çok bu yolu kullanıyorum. Kısa süre sonra bir köprüye rastlıyorsunuz. Köprüden devam eden toprak yol Keles Epçeler Köyü’ne gidiyor.
Köprüden, sol tarafta Aras vadisindeki akan dere bizi şelaleye götürecek. Köprünün altında bile içtiğinizde epeyce soğuktur Aras suyu.
Yolunuza dere kenarından, bazen sağ taraftan, sonra soldan ilerliyorsunuz. Bazen dere içinde taşların üzerine basıp tepeye şelaleye doğru tırmanıyorsunuz.
Bu yolu tercih etmemin en önemli sebebi ise, her istediğimizde suyumuzu soğukça içebiliyor, su sesiyle ilerleyebiliyoruz.
Patika yoldan daha zorlu bir yürüyüş olduğunu sanırım tahmin ediyorsunuzdur. Hele şelaleye yakın yükseklikte olan bir yer var ki geçerken oldukça dikkat edilmesi gerekiyor. Manzara filmlerdekini aratmıyor. Aras vadisi de şelale kadar dikkat çekici güzellikte.
Yol kenarlarında yeşilliklerin arasında kekik kokuları muhteşem. Yabani büyük yapraklı naneler de öyle. Yorulduğunuzda bir parça kekik koparıp kokladığınızda ciğerler bile rahatlıyor.
Zorlu olması bir tarafa su sesi yorgunluğu unutturuyor. Patikaya göre daha uzun süren yolculuk nihayet son buluyor. Sürekli tırmanma sonrası bir düzlük ve karşıda on beş metre yükseklikten süzülen Aras Şelalesi gözler önünde.
Şelalenin döküldüğü alan dar bir yer.
Tırmanma yönünüze göre sol tarafınızda kalan şelale dağın bağrından iki gözden çıkıyor. Daha yaklaştığınızda şelalenin çıktığı gözlerin altından, kayaların her yerinden su sızıntısını fark ediyorsunuz.
Şelalede kuş cıvıltıları çok hoşunuza gidecektir eminim.
Amma!
En çok hoşunuza gidecek olan ise suyun inanılmaz soğukluğu sanırım iki, en fazla üç derece sıcaklıkta akıyor. Küçücük pet şişeyi doldurana kadar eliniz donuyor. Hatta abdest alırken basılan taşlar bile buz gibi.
Evet bu yazımızın en can alıcı noktası ise suyun tadıyla ilgili. Su çok soğuk olduğu için yudum yudum içebiliyorsunuz. Buna rağmen inanılmaz bir tadı var. Anlatılmaz, gelip burada içmelisiniz. Şelale ziyareti bittikten sonra dahi birkaç gün su içtiğinizde damağınızda Aras suyunun lezzetini hatırlıyorsunuz!
O içimine doyulmayan leziz su Aras Vadisi boyunca ilerleyip baraja geliyor. Barajdan da bir yolculukla evlerimize kadar ulaşıyor. O kaynağından içtiğimiz Aras’ın unutulmaz lezzeti evimizde içilmiyor ve biz evimizde hazır su kullanıyoruz!
Havanın güzel olduğu sonbahar mevsiminde Aras’a bir yolculuk yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Dikkat buyurun! Bir suyu, bir bilgiyi, bir lezzeti, kaynağından kullanmak ne kadar önemli olduğunu Aras Şelalesi’nden bir yudum su içtiğinizde anlıyorsunuz.
Suya bilgiye lezzete kaynağından ulaşın derim vesselam.