“Cehalet ne güzel şey, herşeyi biliyorsun.”
Esasen seviye, seciye ve ahlaklarını Koronavirüsü konusunda yaşayarak da müşahade ettik olayları istismara yeltendiklerini nasıl ters yüz etmek istediklerini, insan hayatını, devlet haysiyetini hiç önemsemediklerini gördük.
Aslında bu konuyu çok uzun süre önce yazmıştım.
Ancak bizleri sürükleyen gümdem den dolayı yayınlayamamıştım, gördümki sosyal medya silahşörleri korona /morana takmıyor onun için yayınladım.
“Akı kara, karayı ak" göstermede son derece başarılıdırlar. ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE ETKİ İÇİN “OPERASYONE” olarak ortaya çıkabilirler onun için son derece müteyakkız olmak durumundayız!
Sosyal medya silahşörlerinin siyasal görüş ve tercihlerinin önemi yoktur.
Hatta hangi ülkeden oldukları da önemli değil.
Şayet algı batı merkezli üretiliyorsa daha teknik, profosyonel ve inandırıcıdır ve de proje amaçlarına hizmet eder.
İnsan sağlığı, insan psikolojisi üzerine zararlı etkilerini düşünmezler, her şeyi kullanırlar
Virüs konusunda sasyal medyada ürettikleri yalanlara bakarmısınız!
Aslında “Adam” olmadıklarının müşahhas kanıtıdır.
Ortak özellikleri ise;
–Yalan söylemekten imtina etmezler, çok rahatlıkla yalan yazabilirler.
Kıbrıs’ta 1974 öncesi RUMLARIN KATLİAM FOYOĞRAFLARININ ALTINA TÜRKLER KATLİAM YAPTILAR diye yazarlar!
–Filistin’de müslüman baba ve çocuğu katil İsrail’in askerlerince katledilir, aynı fotoğrafın altına Yahudi baba ve çocuğu Filistinli teröristlerce öldürüldü diye yazarlar.
–Irak’ta “müslüman teröristler” kelle kesme fotoğrafı paylaşırlar sonra bir sütüdyo’da üretildiği ortaya çıkar ama ne yazık ki algı başarı ile gerçekleşmiş, amaçlarına ulaşmışlardır.
–Suriye’de operasyon yapan Askerlerimize ait olduğu iddiası ile olmadık fotoğraf ve görüntü paylaşmaktan imtina etmezler, Yalan söylemekten yalan yazmaktan utanmazlar yaydıkları paylaştıkları görüntülerin başkalarına, başka olaylara ait oduğuna aldırmaz şehitlerden de utanmadan, onları incittiklerini düşünmeden yaparlar bunu.
-Her alanda görmemiz mümkündür.
Ülkemizdeki örneklerine gelince;
-Partilerine hizmet ettiklerini zannederek, iş yaparlar zeki olduklarını zannederler. “Tilki kurnazlığı” ile yaptıklarını zeka ve üst akıl zannederler.
-Okumazlar, okumadan yazarlar, çoğu zaman yazdıklarının anlamını ve kimin işine yarayacağını da bilmezler. Bilselerde aldırmazlar.
-Taklitçidirler, kimi zaman yazıları çalarlar kuşa çevirirler.
-Saldırdıkları, iftira attıkları şahsın kurumun dengi(!) oldukları zannı ile keyf alırlar.
-Kendi kendilerine dönüp “ben kimim” diye sormazlar.
-Partizanlık ile başkalarına saldırılarını, tarafgirliklerini, bazıları, başkalarına HASETLERİNDEN, bazıları ise MENFAATLERİNDEN yaparlar.
-Doğru ve yerinde söylenmiş bir sözü, kendi idrakleri bilgileri, becerileri sanırlar. Bazıları Mustafa Kemal‘in sözünü, bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın sözlerini, siyasi liderlerin sözlerini bazıları falan düşünürün, aydın’ın falan siyasetçinin falan hocanın sözlerini kendi erdemleri zanneder ve onun keyfini yaşarlar.
“Cehalet ne güzel şey, her şeyi biliyorsun” demiş Albert Einstein
Birde; “Çantada Keklik" görülen, partizanlar var, Partizanlığı, Sadakati ve fedakarlığı çoğu zaman birbirine karıştırırlar.
En yakınlarını kırmakta, onlara hakaret etmekte mahzur görmezler, çünkü onlar ulvi davaları olduğuna inanırlar.
Oysa önce dinleseler, sonra düşünseler ve sonra konuşsalar hem kimseyi kırmamış olurlar hem de düşüncelerinde daha isabet edebilirler.
Sözleri, düşünceleri karşı tarafta karşılık bulma ihtimali doğar.
Kur’anı azimüş’şan; “düşünüp akletmeyi” ehemmiyyetle önermektedir.
Parti yöneticileri tarafından “Çantada Keklik” olarak görüldükleri için, zannettikleri gibi itibarları da olmaz.
Ama ne hikmetse itibarsızlıklarını dahi anlamak istemez, ona da gerekçe üretirler.
-Bir yere aidiyeti ve kimliği ZIRH olarak giyinirler.
-Aslında kendilerini aidiyet içinde gösterdikleri yapıya çok zarar verirler ve o yapıya siyasal kuruma olağanüstü yük olurlar.
-Başkalarına klavye arkasına saklanarak hakareti maharet zannederler.
-Bazen o kadar ulvi değerleri ve inanç sistemini alet ederler ki şaşar kalırsınız.
-Hiç çekinmeden mensubiyetlerini, dinin imanın vatan perveriğin velhasıl kutsal görülen bütün değerler gereği olduğuna inanmamızı isterler.
-Bütün bunlarla fikir kirlenmesi yaparlar.
Örneği çoğaltmak mümkündür.
Sizlerin de sıklıkla karşılaştığınız, görünce de rahatsız olduklarınızdan bahsediyorum.
Peki bunlara kim dur diyecek!
Önce Yargı dur demeli, bidayetinde ise;
Aidiyet olarak arkasına sığındıkları:
Siyasi parti,
Dernek,
Vakıf ,
Cemaat
Her ne ise yetkili ve ilgililer bu tipleri “bizim adam” diyerek aralarında barındırmamalı, yaptıklarını alay ya da espri olarak ele almayı bırakmalılar.
Bu tipler sadece mensubu olduğunu iddia ederek zırha büründükleri kesime değil toplumun AHLAKINA dinamit koymaktalar.
Müfteriden, yalancıdan, hak hukuk bilmeyenden ne dava adamı olur ne de adam olur.
ÜLKEMİZDE ASLA ALGI OPERASYONLARINA İZİN VERMEMELİYİZ!
YAPILAN EYLEMİ; KİM NE İÇİN, KİMİN İÇİN, KİMİN İŞİNE YARAR, KİM ZARAR GÖRÜR İYİ DÜŞÜNMEK ve Operasyonlara İZİN VERMEMEK ZORUNDAYIZ!
Vesselam.