Çin Kasırgası!
Türkiye’nin hedef ve sorumlulukları…
Sürecin en önemli aktörü Çin’e gelince…
Çin konusu hiç de yabana atılacak bir vakıa değildir.
Dünya Çin kasırgasına hazırlıklı olmalıdır.
Çin’i bundan böyle ABD gibi daha yoğun emperyal hesaplar ve yayılmalar içinde göreceğiz ve diğer emperyalistler gibi dünyanın “kara belalısı", “başının belası” olanların arasına hatta önüne katılmış olacaktır.
Çin’in nüfusu bilindiği ve ilan edildiği gibi olmadığı herkes tarafından bilinmektedir.
Yıllardır uyguladıkları NÜFUS KONTROLÜ sebebiyle aileler ikinci, üçüncü çocuklarına uzun zamandır kimlik alamamaktaydılar.
Çin devleti içinde bulunan başta ABD ve diğer ülkelerin yatırımları ve fabrikalarını parayı basıp alacaktır, almaya da başladığı yazılıp çizilmektedir.
Afrika devletlerinin hemen hepsinin, Asya ülkelerinin de bazılarını milli hasılaları ÇİN’in kontrolü altındadır ve Afrika ülkelerinde Çin kredisi ile yapılan fabrikalar ödeme güçlüğü sebebi ile veya satın alma yoluyla Çinlilerin eline geçmiş olduğu, ÇİNLİLERE AİT FABRİKALARDA zor şartlarda “Köle düzeni” ile çalıştırılmakta oldukları pek çok tartışmada ifade edilmektedir.
Çin Kasıgası ve…
Çinin de diğerlerinden farkının olmadığını zalimlikte sınır tanımamakta olan bir millet olduğunu salgın öncesi ÖZERK DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR MÜSLÜMAN halkına yapmakta oldukları zulümlerden anlaşılmakta ve bunu kimseden çekinmeden yapmaktadırlar.
Uygur Türklerine yapılan soykırım ve akılalmaz zulümlere dur denilmelidir.
Çin devleti ile bu konuda gerekli etkin diplomatik girişimler yanında, uluslararası kuruluşlarda harekete geçirilmelidir.
Bu hususta sadece hükümetten görev beklemek çözüm için yeterli değildir.
İçinden geçtiğimiz süreç Türkiye’nin yeni cephe açmaması ve cepheyi genişletmemek gibi bir nazik durumu vardır.
Onun için mücadele sadece devletimiz den beklenmemeli sivil toplum kuruluşlarımız ve aydınlarımız ayrıca basınımız durumdan vazife çıkarmalı bilgi kirliliğinin önüne geçmelidir.
“Yalanlarla gerçeği karartmak, Hakikatin düşmanıdır.”
Dolayısı ile doğru bilgilerle dünya kamuoyunun bilgilendirilmesi ve aktif bir şekilde zulmü durdurmak için elinden gelen gayretin gösterilmesi ihtiyari değil, vicdani zorunluluktur.
ABD ve diğer batılı ülkelerden farkı ise; “Zalimlikte birbirlerinden farkları yoktur.”
Ancak ÇİN diğerleri gibi acımasız bir şekilde almak istediklerini alıp gitmez HEM ALACAĞINI ALIR HEM DE YERLEŞİR BİR DAHA ÇIKMAZ!
Çin konusunda İDEOLOJİK yaklaşımla olumlu düşünenlere de hatırlatmak isterim ki, malesef tarih “İdeolojik hayalleri sadece nostalji olarak hatırlar”
Sizler "sosyalistiz" deseniz dahi onlar nezdinde; “Cengiz Han’ın Müslüman Türk Torunlarısınız”
Bunu aklınızdan çıkarmayın hatta bazılarınız ATEİST olduğunuzu, KOMÜNİST olduğunuzu da söyleseniz de farketmez.
Türksünüz Türk.
Unutmayın ve “Türk’ün Türkten başka dostu yok” sözü tarihin tecrübelerinden süzülmüş bir hükümdür
Onun için önemle ifade ediyorum:
ÇİN Devleti ve Çinlilerle iş yaparken boçlanırken çok dikkatli olunmalıdır. Afrika ülkelerindeki uygulamalarından ders çıkarılmalı, mümkünse semtimize yaklaştırmamalıyız.
İlişkilerimizde ne dost ve ne de düşman olarak değil devletler arası ilişkiler ötesine geçilmemelidir.
Yabancılara, özellikle Arz-ı Mev’ud hedefi olanlara ve emperyal hedefi olanlara vatandaşlık verilmemeli ve toprak satışı yapılmamalıdır.
Bu konuyu BEKA meselesi olarak görmekteyim.
Bu konuyu hafife alan yöneticileri tarih affetmez, şehitlerin ruhu incinir.
Değerli okuyucularım;
Ramazanı şerifi idrak ediyoruz bizleri bu günlere kavuşturan Allah’a (cc) şükreder, oruçlarımızın, ibadetlerimizin, dualarımızın kabulünü ve içinde bulunduğumuz zor günlerin biran önce geçmesini hastalara şifa, rahmeti rahmana kavuşanlara rahmet ve mağfiret niyaz ederim.
Vesselam.
(Devam edecek)