Kılıçdaroğlu bu işi sevmiş görünüyor!
Sayın Kılıçdaroğlu'nun önce TÜİK sonra Milli Eğitim Bakanlığına gidişi "Kılıçdaroğlu bakanlığı bastı" şeklinde yansıdı.
Kılıçdaroğlunun baskın olarak anlaşılan bu gibi eylemlerinden ziyade ÇÖZÜM ÖNERİLERİ sunmasını beklemektedir. Çözüm önerisi varmı!? Hayır. En azından ben bilmiyorum.
Ucuz hesapların ne millete nede yapana faydası olmaz!
"Bakanlık basılmaz! Devlet kurumları basılmaz!"
Baskın şeklinde anşılacak eylemler yapılmaz yapılmamalı.
Hele hele ana muhalefet parti başkanı bunu hiç yapmamalıdır. Devlet kurumları yıpratılamaz!
"Devlet adamlığına" yakışmaz!
Bu yol açılmamalıdır.
Bu nevi faaliyetlerin uzun vadede sayın Kılıçdaroğlu'na da hiçbir faydası yoktur.
Anlık medyanın yoğun ilgileri kimseyi yanıltmamalı.
Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor!
Bu aklı verenler 1970'lerde kalmış kafa yapısıdır!
1970'leri bir yana bırakın 2000'lere gittiğimizde CHP zihniyetinin karnesi ortaya çıkar. Sonucunda başörtülü öğrencilerin üniversitelerden atıldığını öğrenci ve velilerinin polisler tarafından linç edildiğini, joplandığını imam hatip liselilerin katsayı zulmü ile üniversite okumalarının önüne geçildiği hatta bunu yapabilmek için meslek liselerini kapatmalarının ülke sanayiine ara elaman bulunamaması gibi sanayi ve üretim için ne kadar önemli sorunlara yol açtığını hatırlamış oluruz!
Maksat Ses getirmekse hedef bu işin daha da ses getirecek olanı var!
Madem kendileri ya da danışmanları düşünmemiş olmalılar ben bu işi hayrıma(!) yapmış olayım. Benim de kendisine mütevazı bir önerim olsun! Hem de İmamoğlu'nu rakipleri arasından böylece elemiş olur(!)
Milli Eğitim Bakanlığı'na baskın ziyaretten önce İstanbul Belediyesi'ne baskın ziyaret yapsaydı ve; "Ben halka işçi çıkarmayacağız diye namus sözü vermiştim siz ne hakla benim namus sözümü çiğnersiniz/tutmazsınız!? İstanbul belediyesinden binlerce çalışanı işten çıkarırsınız?" deseydi; "Nasıl olur da CHP, İBB grubunda işçi alımlarında verdiği, "İşe 100 kişi alınıyorsa, 35 CHP, 15 İYİ Parti, 15 diğerleri, 20-25 de İBB kariyer (HDP olduğu anlaşılıyor) üzerinden gidiyor. Süreç bu şekilde". Şeklinde kontenjan ayırdık nasıl diyebilirsiniz? Yahu kamuya personel alımında TC vatandaşlarının tümü eşit haklara sahip değil mi? " terörle iltisaklı kişileri belediyeye nasıl alırsınız!?" demiş olsaydı inanın büyük sükse yapardı. Hem de kimsenin işten çıkarılmayacağına dair verdiği "namus sözünü" sorgulamış olurdu. Sözünün arkasında olduğunu ve sözüne sahip çıktığını, çıkacağını kamuoyuna ispat etmiş olurdu. Sonra milli eğitim bakanlığından önce İstanbul belediyesine alınan kimi iddialara göre kırk bin kimi iddialar da yirmi bin kişi işe alınırken "KPSS sınavına göre neden almadınız!? Kimleri işe aldınız!?" deseydi hatta İçişleri bakanlığını göreve davet edip" İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne terörle iltisaklı kişiler alınmış olduğu iddiaları var, soruşturmanın selameti için Belediye Başkanı'nı geçici olarak görevden alınmasını önerseydi inanın sayın Kılıçdaroğlu kahraman olur, milletin gönlüne taht kurardı.
Gerçi İmamoğlu için görevden alınmak "başarısızlığını örtmek" için kurtuluş olacağını düşünenler de az değil.
Bence de yok öyle yağma İmamoğlu hiçbir yere kıpırdayamaz. İpe un sermeden İstanbul halkına hayatı kolaylaştıracak ulaşımı sembolik ücretle yapacak pek çok vaadi vardı vaatlerini yerine getirmeli.
Tam aksine ulaşımda geldiği günden bu güne 111 zam yaptı. Yetmedi otobüs ve metrobüs durakları miting meydanı halini aldı, bu arada vatandaş otobüs itekleme sporundan da mahrum bırakılmamış oldu. Erdoğan başkanlığı sırasında şiir okuduğu gerekçesi ile silivriye gitti oradan Cumhurbaşkanlığına,
İmamoğlu için neden olmasın diyenler var galiba!
Çırpınışlar nafile, başarılı propagandaları çöktü. Keşke başarılı olsalardı hizmette yarış görebilseydik. Malesef İstanbul'da hayat her geçen gün daha zor hale geldi.
İstanbul Belediyesi'nin borç batağına saplandığını İBB Ak Parti Gurup Başkanı Güngören Belediye Başkanı Tevfik Göksu televizyonlarda elinde belgelerle açıklıyor İmamoğlu'na hodri meydan diyor.
İmamoğlu'dan cevap yok! Sayın İmamoğlu o kabil davetleri şimdiye kadar duymazlıktan gelmeyi tercih ettiği görülüyor.
Ayrıca iş yapacağım ama iktidar engelliyor iddiaları da Göksu'nun belgeleri ile çökmüş durumda.
Kılıçdaroğlu bana göre fırsatı kaçırdı.
Tam İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne terörle iltisaklı kişilerin işe alınması soruşturulması yapılıyorken o gitti Milli Eğitim Bakanlığı'nın kapısına dayandı.Hemde kendi koruma görevlisinin bakanlık kapısına " zincir vurun" sözleri basına yansıdı! Gerçekten ne yapılmak isteniyor?
Tam öğretmenlere zam verilirken öğretmenlere ekonomik iyileştirme yapılırken bakanlığın kapısına dayandı.
Ayrıca CHP'nin ünlü Adalet Bakanı Moğultay'ın Adalet Bakanlığına "solcuları almayıp sağcıları mı alacaktım"! Sözleri halen unutulmamışken.
Türkiye'de "algı operasyonları" tam gaz!
Mesela İstanbul, İzmir ve Ankara belediyeleri için " başarılı" algısına karşı başarılı bulduğunuz "tek bir iş söyleyin" diye sorulduğunda; "başarılı işte bilmiyorum" cevabını çok rahatlıkla verebiliyorlar. Çünkü algı oluşturulmuş. Oparesyon işlemektedir. Her şeye rağmen tarafgirlik başarı zannediliyor galiba. Daha da ötesi taraftarı olduğu partiyi başarılı ilan etmek zorunda hissediyor olmalılar.
Belediye başkanının yönetim kadrosunu kendisinin belirlemesi, seçmesi gayet doğaldır, sıradan çalışanlar konusu farklıdır. Binlerce çalışanı işten çıkarıp, çıkarılanlardan daha fazla elaman alınırken kimseden ses çıkmaması ilginç değil mi?
Sonuç olarak resmi kurumlar siyasi parti başkanları milletvekilleri randevu taleplerini usulüne uygun yapmalı ve kurumlar da randevu talebine usulüne uygun olumlu cevap vermeliler. Bunun aksi doğru sonuç üretmez! Kılıçdaroğlu'nun bu davranışı ona yarar getirmesi nasıl düşünülebilir? Devletin kurumlarını ne bürokratlar ne de siyasetçilerin yıpratmaya hakkı yoktur, "Kurum baskını" görüntüleri siyasetçiler halkın gözünde 70'lerin 80'lerin kargaşa görüntülerini hatırlatır ve halkı tedirgin eder.
Kesin olan bir şey var ki gerçek dışı algı oluşturanlar kim olursa olsun ata sözümüzü akıllarından çıkarmamalılar. "yalancının mumu yatsıya kadar yanar"
Gerçeğin yerini hiçbir şey alamaz.
Vesselam..