22 senedir kesintisiz tek başına iktidar olan AKP, 2018 sonrası Milliyetçi Hareket Partisi’nin de tam desteği ile seçimleri kazandı ve tekrar iktidar oldu.
Seçim sonrası baskı kurulan Döviz kurlarının ok gibi fırlayacağını herkes söyledi. Tedbirler alınacağına aksine, israf, dövizle yap işlet modeli ihalelere olan ödemeler, çok önemli ihracat yapan şirketlerin satılması ve bazılarının satın alanlar tarafından üretimde değil, inşaat rantında kullanılmasına göz yumulması, eldeki en önemli şirketlerin yok pahasına satılması gibi nedenler öne çıktı. (Millet satan ekibi de iyi bilsin: ALİ BABACAN- MEHMET ŞİMŞEK- AHMET DAVUTOĞLU- ABDULLAH GÜL) YENİ CHP seçim ittifakına gittiği zaman BABACAN VE DAVUTOĞLU’nu parlatanlar da iyi öğrensinler bunları..)
Çok ciddi kriz uzun zamandır üzerine koyarak geldi ve sonunda taştı. 2001 Krizinde olduğu gibi göklere çıkarılan, “Müthiş Türk” diye anıldığını söyleyen iktidar yandaşları TV'lerde anlatırken, kriz ertesi gün biter zanneder bazıları. Cem Boyner de KEMAL DERVİŞ daha gelmeden “onun adı 10 Milyar Dolar eder” demişti. Derviş sonrası ABD bol miktarda DOLAR bastı ve tüm dünyaya dağıttı. Kurlar o nedenle yükselmedi. Para da çok ucuz oldu. Fakat 2020 sonrası ABD ekonomisi de kötüye giderken FED sürekli faizleri yükselterek dağıttığı dolarları tekrar toplamaya başladı. Bu nedenle döviz kurları da artmaya başladı. Bazıları kemal Derviş’i başarılı oldu diyerek göklere çıkarıyorlar. Onun politikası AKP dönemin de devam etti ve borçlar iyice katlandı. Ali Babacan’ı sürekli öven birisi olduğunu da herkes bilmelidir. Başarılı olsaydı özelleştirmeler yapılmazdı. 2021 senesine kadar AKP özelleştirmesi USD 69 MİLYAR ve satılan bu şirketleri şimdi USD 250 MİLYAR olsa kuramazsın.
Türkiye, Dünyanın merkezinde ve çok önemli bir stratejik coğrafyada. Mehmet Şimşek bizim bakanımız da olsa tefecilerin merkezinde tefecilere aracılık eden şirketlerde görev yapan birisi. Bu yüzden tefeci çevresi çok iyi. Merkez Bankası başkanı yapılan hanım öncelikle TÜRK BANKACLIK sistemini çok iyi bilmelidir. Onun bunu kavraması da hemen olmayacaktır. Bu yönden zaman kaybı olacağı kesindir.
Hanımefendi de ABD merkezli ilişkileri çok iyi bilen birisi olduğuna göre, kimse onun hatırına borç vermeyecektir. 2001 senesinde KEMAL DERVİŞ’in dayattığı gibi talepler olacağı kesindir. Hep birlikte göreceğiz istenilen tavizleri. Daha sonra daha detaylı çıkış yolundan bahsedeceğim.
Türkiye kendisini ABD ve AB yaptırımlarından kurtarmak zorundadır. Ülke bekası için de çok önemlidir bunlar. ENERJİ KAYNAKLARI + MADENLER + GIDA ÜRÜNLERİ + PARASI olan ülkeler ve bu ülkelerin olduğu ittifakta söz sahibi önemli ve güçlü ülke olmak var iken; EMPERYALİST EMELLERİ olan ABD ve AB ile iş birliğine hiç ihtiyacı yok bu ülkenin.
“Ne olacak bu memleketin hali” diyenlere şahsen çok kızıyorum. Çünkü bu soru yüzünden güdülen ve susan bir toplum olduk. Bu soruyu soracağınıza elinizi taşın altına koyun ve kendinize şu soruyu sorunuz; Ülkem için ben ne yapabilirim acaba?
Parti liderlerinin “Hiç umutsuz olmayınız, bizler sizleri mutlu etmek için çalışıyoruz..” şeklindeki sözlerine de kanmayınız; Koltuklarını sağlam tutmak için söylenen en büyük yalandır bu sözler.
Ne zaman kendimize sorular sorar, yönetenleri sorgular ve gerektiğinde yönetenler arasına girersek, ancak o zaman ülkenin geleceği aydınlık olur. Aksi halde sürekli soru soran ve güdülen bir toplum olmaktan kurtulamayız ve gelecek hiç de aydınlık olmaz.
Siyasiler için en büyük tehlike nedir biliyor musunuz?
Seçmenlerinin uyanması ve onlara hesap sormaya başlaması..