Mustafa Kemal Atatürk 6 Aralık 1922 günü HALK FIRKASI kurulduğunu açıklayarak CHP’nin kurulması için ilk adımı atmıştır. 9 Eylül 1923 tarihinde C.H.P resmen kurulmuştur.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş savaşını yapan silah arkadaşları ile TAM BAĞIMSIZLIK ve ANTİ EMPERYALİST ruhu ile TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ni de kuran partidir.

Partinin ilkeleri 6 ok üzerinde sıralanmıştır.

Laiklik, Milliyetçilik ve Cumhuriyetçilik, Fransız Devrimi’nin etkisini yansıtıyordu; Halkçılık, Devrimcilik ve Devletçilik de Sovyet Devriminden esinlenerek koyulmuştur. Ama bu kavramlara verilen içerikler esnekti, tartışılmaz kalıplar değildi. Türkiye’nin koşullarının ürünüydü ve o koşullara bağlı olarak zamanla değişebiliyordu. Kemalizm’in hiçbir ilkesi, Türkiye’nin ve dünyanın bugünkü koşullarını yorumlanmaya kapalı değildir.

İlkelerini bırakan CHP, gerçek CHP olmaktan çıkar ve başka bir parti olur. Kemalizm’i ve CHP ilkelerini içine sindiremeyenlerin CHP’de yerleri de olamamalıydı.

Günümüzde Kemalizm’in olmadığı CHP'nin içine sızanların; İYİ PARTİ, DEVA PARTİSİ, DEMOKRAT PARTİ, GELECEK PARTİSİ, T.İ.P veya HDP / YSP’yi seçmediklerini anlamak mümkün değil.

Kuşkusuz ki Türkiye’de hiç kimse Kemalist olmak zorunda değildir.

Ama CHP de, Kemalizm’e karşı olanları kendi içine kabul etmek zorunda hiç değildir.

Maalesef 2010 senesinde Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduktan sonra CHP’de KEMALİZM ve Partinin ilkeleri olan 6 ok terk edilirken Kemal Kılıçdaroğlu sürekli şu açıklamaları yaptı;

"CHP olarak dönüşüm gerçekleştireceğiz",

"6 Ok'u yeniden tanımlayacağız",

"1930’ların CHP’si değiliz. Yeni CHP’yiz.."

Bu söylemler yapılırken şu uygulamalar da hızla sergilendi;

1- Kemalist ve Ulusalcı olarak tanımlanan CHP’liler partiden tasfiye edildiler.

2- Televizyonlarda yönetimi eleştirenler de aynı anda ihraç edilmek üzere disiplin kuruluna verilerek hızla tasfiye edildiler.

3- Kendine rakip olabilecek HALUK KOÇ- UMUT ORAN- HURŞİT GÜNEŞ gibi kişileri Genel Başkan Yardımcısı yapıldılar.

4- C.H.P terbiyesi ile yetişmemiş, gelişmemiş kişileri partiye alındılar ve Milletvekili olmaları sağlandığı gibi Genel Başkan yardımcılıkları da verildi.

5- FETÖ terör örgütünün Abant toplantılarını kaçırmayan ERDOĞAN TOPRAK ve OĞUZ KAAN SALICI ile C.H.P ile hiçbir ilgisi olmayan ve kendisini "İnsan Hakları Aktivisti" olarak anlatan CANAN KAFTANCIOĞLU’nu destekleyerek "İstanbul İl Başkanı" olması sağlanıldı.

6- “PKK terör örgütüdür” demeyen SEZGİN TANRIKULU, 2010 senesinden beri Genel Başkan Yardımcısı olarak devam ediyor. C.H.P ile uzaktan yakından ilgisi olmayan MEHMET BEKAROĞLU da alındı ve 2014 senesinden beri O da Genel Başkan Yardımcısı.

7- Eski CHP Milletvekili ve DİSK Başkanlığı da yapan SÜLEYMAN ÇELEBİ ile OĞUZ KAAN SALICI- Prof. BURHAN ŞENATALAR- Prof. İBRAHİM KABOĞLU ve CANAN KAFTANCIOĞLU başta olmak üzere, 10 ARALIK Hareketini kuranların hiç birisi CHP üyesi değildi.

Bunların eylem ve söylemlerinden bazıları şunlardır;

"Ergenekon" ve "Balyoz" kumpaslarını desteklediler. FETÖ yayın organı ZAMAN gazetesine demeçler verdiler. Prof. İbrahim Kaboğlu 10 ARALIK HAREKETİ adına Anayasa taslağında TÜRK MİLLETİ tanımı kaldırılmış şekilde “Biz Türkiye Yurttaşları” ifadesi kullanmışlardır. Ayrıca “Anayasa’nın başlangıç maddeleri değişmeli” diyorlar.

Bu grup aslında kendi partilerini kurmak için yola çıktılar. Fakat DENİZ BAYKAL’ın kaset kumpası sonucu istifa etmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olması ile CHP’ye geldiler ve yönetimde etkin oldular.

En önemli destekçileri de herkesin ATATÜRKÇÜ zannettiği bazı basın mensupları oldu.

Başta UĞUR DÜNDAR olmak üzere SÖZCÜ ve CUMHURİYET Gazetesi Yazarlarının hiç birisi KILIÇDAROĞLU’nun partiyi ATATÜRK rotasından çıkarıp, Neo-Liberal parti haline dönüştürürken, son olarak da PKK ve bir kısmı tescilli FETÖ’cü olduğu bilinen partiler ile ittifak çalışmaları yaparken, bir defa “ne yapıyorsun” demediler. Ara sıra sadece Yılmaz Özdil ve Soner Yalçın yazdı. Diğerleri CHP Belediyeleri’nden ve GENEL MERKEZ’den nemalandılar.

2010 senesinden itibaren partide ATATÜRKÇÜLERİ ve ATATÜRK’ü yok etme operasyonunu başarılı şekilde yaptılar.

Maalesef “CHP’li doğdum CHP’li öleceğim” diyen sorgulamaktan aciz insanlar da seslerini hiç çıkarmadılar.

2010 senesinden itibaren yapılan 12 adet seçimi kaybeden ve geçmişinde “başarısız olursam istifa ederim” diyen bir Kemal Kılıçdaroğlu var ortada.. Birileri “sakın istifa etme arkanda biz varız” diyor ki istifa aklının köşesinden bile geçmiyor. Halen “Yola Devam” diyor.

CHP'den  ihraç adilmiş, pasif durumda olan, istifa ile ayrılmış çok sayıda kişi partiyi yeniden ele geçirme çalışmaları yapıyorlar.

13 senedir Genel Merkez, İl ve İlçe Yönetimleri ile yapışık devam eden partinin, yeniden ATATÜRK ROTASINA girmesi, bu yönetimle söz konusu değildir.

Bu yönetimin Merkezi, İl ve İlçe Yönetimlerinin istifa istifa etmeyeceklerini herkes çok iyi bilmelidir.

Bırakın fanatik CHP’li olmayı, “Önce Vatan” demeyen kişilerden CHP’li olmaz. Mustafa Kemal ATATÜRK’te önce vatanı kurtardı, sonra CHP’yi kurduğunu ilan etti.

Önce CHP’liyim” diyen cahiller partinin başına FETÖ gelse dahi maalesef gider ona oy verirler. Evet, gerçek bu ve bu gerçek çok acı, incitici.

Gerçekten Atatürk’ün kurduğu C.H.P’li olmak demek, onun ilkelerine bağlı olarak çalışmak, sorgulamak, yanlışa yanlış demektir. Yanlışa yanlış demedikleri için partinin eski ANAP gibi olduğunun farkında bile olmadılar.

C.H.P yanlısı olarak hepsi sorumlu durumdalar. Duyarsızlığın faturasını ödemek zorunda da kalabilirler. Gerçek CHP’liler, bunlara isyan eden bir avuç insan olarak, hakaretler de edilse geri adım atmadılar. Geri adım atanlarise hep yanlışı savundular, yanlışın avukatlığını yaptılar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu İSTİKLAL MAHKEMELERİ’nde vatan hainliği ile yargılanıp idam edilen ŞEYH SAİT- SEYİT RIZA ve Din Esaslı şeriat devleti isteyenlerin bugünkü devamı olan partiler ile ittifak yapan KILIÇDAROĞLU PATENTLİ YENİ CHP seçime girdi ve yine kaybetti. Bu partiler yerine rotasını kaybetmese idi, belki de MHP dahi ittifak içinde olurdu ve seçimler de kazanılırdı.

Rota değişikliği için Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasının önünü açanlar, seçim stratejisini de planladılar. Kurulan ittifakları da aynı odaklar belirledi.

Normalde 12 defa seçimi kaybeden KILIÇDAROĞLU’nun kesinlikle istifa etmesi gerekirdi.

Ancak, “Biz isteyene kadar istifa etmeyeceksin” şeklinde telkinde bulunduklarını da düşünüyorum..

(Yazımın devamı 2. bölümde Ekrem İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun yabancı danışmanlarından da bahsedeceğim)..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.