Öyle şeyler oluyor ki güzelim ülkemizde, insanın inanacağı gelmiyor.
10 milyon kimliği belirsiz yabancıyı kim sokar ülkesine? Dünyada ürettiğiyle kendine yeten 7 ülkeden biri iken, şimdi herşeyini dışarıdan ithal eden bir ülke haline nasıl gelinir? Mali yapısını ekonominin genel kurallarının dışına çıkaran bir anlayış, enflasyonu ve hayat pahalılığını nasıl böylesine köpürtür, insanını nasıl çaresiz bırakır, yokluğa düşürür? Sonra da ortalık güllük gülistanlıkmış gibi, akşamları televizyonun her kanalına çıkıp, nasıl pembe tablolar çizer milletine?
Anayasası hergün paspas gibi çiğnenir bu ülkenin. Dini her dakika siyasete alet edilir. Tarikatlar, mezhepler devlete iyice bulaştırılır. Nerede laiklik, yasalar, yasaları uygulamak ve korumakla görevli olanlar nerede? Milli Eğitimimiz molla eğitimine döndü, normal liselerin çoğu imam hatibe çevrildi. Yürümeyi bile beceremeyen çocuklara, Kur'an kursu mecburiyeti getirildi. Diyanet İşleri bile, üzerine vazife olmamasına rağmen Akademi kuruyor. Nereye gidiyor Türkiye nereye?..
Parlamento’suna ermeni soykırımı önergesi veren TBMM üyeleri var. İçlerinde dağdaki teröristlere arka çıkan üyeleri barındıran partilerimiz var. İktidardaki partimizin üyelerinin çoğu, dinin siyasete bulaştırılmasının bayraktarlığını yapıyor. Tarikatları, mezhepleri şımartıyor. Anayasamızı koruyacağına dair şerefleri üzerine yemin etmiş yüzlerce mebusumuz olmasına rağmen, anayasamızın çiğnenmesine hepsi seyirci kalmıyor mu? Nasıl oluyor bu, biri çıkıp hesabını sormalı ya da bu hesabı vermeli biri? Anayasa Mahkememiz sormuyor, Yargıtayımız sormuyor, para harcamaları ve usulsüzlüklerden sorumlu Sayıştayımız bile ürkek davranıyor. Kim soracak, kim yakasına yapışacak yasaları açıkça çiğneyenlerin ve tepetaklak edenlerin?
Anlaşılıyor ki, vicdani mahkemeleri harekete geçireceğiz. Vicdanlarımızda yargılayacağız, vicdanlarımızda mahkum edeceğiz suçluları.
Efendim muhalefet milletvekilleri hesap sormuyor mu? Üçü beşi soruyor da, ne oluyor? Hesap saat sorulur gibi sorulmaz. Doğru dürüst sorulmayınca da, imam bildiğini okumakta devam eder. Mebus maaşlarının artışı gündeme gelince hesap kitap unutuluyor, milletin geçim sıkıntısı pas geçiliyor, hemen anlaşıyor tüm partilerin mebusları birbirleriyle. Hani o Meclis’te birbirine yumruk sallayanlar var ya, maaş artış kulis ve oylamasında kardeş oluyorlar hemen. Birkaçınız çıksa ya, "millet bu kadar sıkıntıdayken, hazine tamtakır kalmışken, biz bu maaşları da, artışını da almayız" deseler. Birkaç değil, tek bir yiğit bile çıkmadı bu konuda.
Muhalefet, haftada bir grup toplantısında, akşamları ise televizyonlarda iktidara verip veriştirmekle olmuyor. Çarşıya pazara inip, televizyon kameraları eşliğinde fiyat kontrolü yapmakla da yerine gelmiyor muhalefet görevi. Yetmiyor böylesine cılız bir muhalefet. Yetmediği içindir ki, bunca rezalete ve milletin büyük tepkisine rağmen, ana muhalefet partisinin oyları hala yüzde 25-27 civarında geziniyor. Daha etkili bir muhalefet bekliyor millet. Örneğin Kılıçdaroğlu istatistik kurumunun önüne gideceğine, Et-Balık Kurumunun kapılarını zorlayacağına, CHP mebuslarının tamamını peşine takıp, randevu alarak gitse ya Anayasa Mahkemesine. Oradan da Yargıtay’ın kapısını çalsa ve başkanlarıyla görüşse iyi olmaz mı? Onlardan görevlerini yapmalarını istese ve tarihe böylesine önemli bir notu düşse, daha yararlı olur.
Ülkemizde çok ciddi bir adalet sorunu var. Hesap sorması, hesap görmesi gereken adalet mekanizması iyi çalışmıyorsa, görevini yeterli ve layıkı şekilde yapamıyorsa, kim kimden nasıl ve neyin hesabını soracak? İktidar partisinden Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Sayıştay hesap sormazsa, siyasi hesabı trafik mahkemesi mi görecek? Yıllardır kadınlarımız tacize, tecavüze uğruyor, peşpeşe öldürülüyor. Doktorlarımız yumruklanıyor, ağzı burnu kırılıyor, yaralanıyor. Hala bir çaresini bulamadık bunun. Suçluların bazıları, hala adli kontrol kararıyla serbest bırakılıyor. Televizyonlardan öğreniyoruz bu kararları. Doğru değilse, tekzip etseler ya…
Suçsuz yere insanlar yatıyor hapislerde, yaşı 80’i geçmiş paşaların suçlu olduğuna inanan yok. 15 Temmuz darbe girişiminde komutanlarının emrini yerine getiren erlerin ve askeri okul talebelerinin ne suçu olabilir ki? Emre itaatsizlik yapabilir mi bir asker? Ya peki Osman Kavala işine ne demeli? Gerçek mahkemelerin kararlarını eleştirmek suç. Bu yüzden biz, şimdi vicdan mahkemelerimizi devreye sokuyoruz. Gerçek mahkemelerimize güven çok sarsıldığı için, adalet kavramı çok büyük zarar gördüğü için, vatandaşın vicdan mahkemesini çalıştırmaktan başka elinden bir şey gelmiyor ki.. Hepimizin vicdanındaki mahkeme, gerçekten iyi, tarafsız ve hiçbir tesir altında kalmadan çalışıyor. Şu Çetin Doğan Paşa’mızın, Çevik Bir Paşamızın, onlarla birlikte hapse atılan diğer paşaların dosyalarını vicdan mahkememe sunduğumda, o dosyaları dikkatle gözden geçiren vicdanım, tek bir suç unsuru bulamadığı için tek celsede beraat kararını hemen veriyor.
Keza Osman Kavala davasında da öyle. Vicdanım onu da çok çabuk beraat ettiriyor. Zaten sadece benim vicdanım değil, gerçek mahkemenin bir üyesi de Kavala’yı suçsuz buluyor ve kararın altına muhalefet şerhi koyuyor. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan verilmiş. Benim vicdan mahkemem, bu suçlamayı "kargaları bile güldürecek" bir iddia olarak değerlendirdi. Yani Osman tek başına yada üç-beş arkadaşıyla koskoca hükümeti ortadan kaldırmaya kalkışmış. Yahu milletin yarısından fazlası bu hükümetten kurtulmaya çalışıyor, muhalefet partilerinin tamamı iktidarı yaylım ateşine tutmasına rağmen değil ortadan kaldırmak, yerinden kımıldatamıyor bile. Bir sürü televizyon, köşe yazarı, yerel politikacı, kazancı kesilmiş işadamları verip veriştiriyorlar da hükümete, kılını bile kıpırdatamıyorlar. Osman tek başına nasıl teşebbüs eder hükümeti düşürmeye? Karıncayı bile incitmeyecek kadar nazik ve efendi Osman bu kadar güçlü olduğunu bilse, hükümeti değil rahmetli Naim Süleymanoğlu’nun kaldırdığı halteri ortadan kaldırmaya teşebbüs ederdi.
Vicdan mahkememin kararını sizlere ilettim. Bu kararın istinaf mahkemesine gidişi, temyizi filan yok. Kapılar hemen açılacak ve paşalar, erler, askeri okul talebeleri, Osman Kavala ve haksız yere hapis yatanların tümü salıverilecek.
Geçmiş olsun.