Ülkem yanıyor. Ormanlarımı alevler yutuyor. Yerleşim yerlerimizi yangınlar zorluyor. Evler, siteler, oteller boşaltılıyor. Halk çaresiz, yardımlar yetersiz. Çünkü aynı anda, değişik yer ve bölgelerde çıkıyor kasıtlı yangınlar.
Manavgat’ta 8 yerden görüldü alevler. Marmaris’te aynı zamanda 4 yerde birden başladı yangın. Bodrum’da yakılan ormanın yerinde yükselen oteller tutuştu. Turistler deniz yoluyla taşınarak canlarını kurtarabildiler ama hayvanlar canlı canlı yandı oracıkta. Çığlıkları yürek paralıyordu.
PKK tehdit edip duruyordu ülkemi. Ormanlarımızı yakacağını, şehirlerimizi karıştıracağını açıkça ilan ediyordu. Şanlı ordumuz teröristlere büyük zararlar vermiş, karargâhlarını hallaç pamuğu gibi atmış, çok sayıda haini yok etmiş, etkisiz hale getirmişti. Şimdi bunun acısını çıkarmaya çalışan PKK, içerdeki ajanları aracılığıyla sabotaja başlayarak ormanlarımızı yakıyorlar.
Evet iki gündür Ege ve Akdeniz’de ısı çok yükseldi. Gölgede 47-48 dereceleri gördük. Yangınlardan bazıları yüksek ısı nedeniyle çıkmış olabilir diye düşündük. Ama alevler peş peşe ve aynı zamanlarda ülkenin değişik yerlerinde yükselince, bunun bir terör organizasyonu olduğunu net bir şekilde anladık.
Sınırlarımızdan sorgusuz sualsiz aldığımız mültecilerin içinde, halen tespit edemediğimiz pek çok terörist var. Yerli-yabancı iç teröristlerin Türkiye’me daha büyük zararlar verebileceklerinden ürküyorum doğrusu. İçimizdeki bu büyük tehlikenin tedbirini vakit geçirmeden mutlaka almalıyız.
Yangınlara gelince, hepsine birden yetişememenin çaresizliğini yaşadık. Kiralık 3 uçakla, 20-25 helikopter elbette ki yetersiz kaldı. Çoğu Manavgat bölgesinde görev yaptığı için, Marmaris ve Bodrum yangınlarında havadan müdahaleler çok gecikti. Türk Hava Kurumunun hangarlarda çürümeye bırakılan yangın söndürme uçakları devrede olsaydı eğer, zayiatımız bu derece büyük olmazdı. Yunanistan’ın 20, Fransa’nın 26, İspanya’nın 17, İtalya’nın 19 yangın uçağı varken, bizim 3 kiralık uçağımızla korumaya çalıştık ormanlarımızı. Bunun hesabını birileri vermeli ama şimdi sırası değil.
Şimdi milletçe kenetlenmeli, orman teşkilatımıza, itfaiyecilerimize, yangın bölgelerine ve zarar gören yurttaşlarımıza yardımda yarışmalıyız. Sonra da tüm yangın bölgelerimizi temizleme seferberliğini başlatmalı, yanan yerleri ağaçlamalı ve buraların orman dışı bırakılıp imara açılması en az 100 yıl için mutlaka önlenmeli, gerekli yasal değişiklikler süratle yapılmalıdır. Bu arada orman cezaları da çok ağırlaştırılmalı ve bununla ilgili Türk Ceza Kanunundaki ilgili maddeler de hemen değiştirilmelidir.
Gecenin bu saatinde bunları gözyaşları içinde yazmaya çalışıyorum.
Kulaklarımdan insanların imdat çığlıkları, yanan hayvanların canhıraş bağırtıları ve inlemeleri gitmiyor. Gözümü bir türlü uyku tutmuyor bu gece.
Güzel Türkiye’me, yangınlardan zarar gören güzel insanlarıma geçmiş olsun diyorum.
Allah bizlere bir daha böyle felaketler yaşatmasın.