19 yıllık yorgun, yıpranmış, ülkeye verdiği büyük zararlarla yaptığı iyi işleri de sıfırlamış mevcut yönetimden şikayetler, rahatsızlıklar ciddi biçimde tırmanmaya başladı.
Sokaktaki ülkesinin geleceğinden kaygı duyan insanların sayısı hızla artıyor. Bir yandan pahalılık, bir yandan enflasyon, geçim sıkıntısı, işsizlik, terör belası, göçmen dalgası, siyasetteki yalan fırtınası filan, milletin kimyasını bozuyor. Hele yaşanan bunca sıkıntıya ve yönetim hatalarına rağmen, bir de uçuyoruz, kalkınıyoruz, büyüyoruz, Cumhuriyet döneminde yapılanları beşe ona katladık gibi ifadeler yok mu, aklı başında insanlarımızı gerçekten çileden çıkarıyor.
Seversiniz sevmezsiniz, ama Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik vasfını inkar edemezsiniz. O bir Genel Başkan değil, kafasına taktığını hiçbir engel tanımadan yapan ve yaptıklarının peşine milyonlarca insanı takan cesur ve gözükara bir politikacı. Cesaret genelde cehaletten gelir derler ama, Erdoğan’ınki farklı gibi. Düşünsenize düzmece senaryolarla generalleri hapse tıkabiliyor, dini her saniye siyasete alet ederek Anayasa’yı devamlı çiğniyor, geceyarıları Meclis’ten çıkardığı torba yasalarla ülkenin düzenini tepetaklak ediyor, milletin parasını dilediği gibi harcamasına rağmen kimseye doğru dürüst hesap vermiyor. Buna rağmen, süngüsü düşer gibi durmasına rağmen hala dimdik ayakta…
Milli Eğitim politikamızı kuşa çeviriyor, salgın hastalık var diye okullar kapalıyken, onbinlerce kuran kursunu açık tutuyor, 5 milyon Suriye’liyi ve şimdilik 1 milyon Afgan’lıyı kimseye sormadan sınırlarımızdan içeri alıyor da, kimsenin kılı bile kıpırdamıyor. Kıpırdatana da merhametsiz- hain- alçak damgasını da hemen yapıştırıveriyor. Hele o televizyon konuşmaları ile olmuşu nasıl olmamışa çevirerek anlatıyor, anlatmakla kalsa iyi, milyonlarca insanı nasıl da etkiliyor. Bu AKP Genel Başkanına başarısız diyebilirmisiniz? Ne badireler atlattı, ne para rezaletleri yaşadı, 4 bakanı değiştirmek zorunda kalmasına rağmen, böylesine müthiş fırtınaları da yarasız beresiz geride bırakmadı mı?Şimdi Sedat Peker kalkmış, öylesine çarpıcı iddiaları peşpeşe sıralıyor ki, sanki o iddiaların muhatapları hesap verecek…
AKP Genel Başkanı 19 yılda çok büyük yanlışlar yaptı. Bunları sıralamaya kalksak, sayfalar yetmez. Peki hiç mi iyi işi olmadı, iyi şeyler de yapmadı mı yani?.. Buna yapmadı cevabı vermek haksızlık olur. Şehirlerin elini yüzünü düzeltti, maliyetinin çok üzerinde, çok pahalı ama bazıları gereksiz çok büyük yatırımlar yaptı. Yollar, barajlar, altüst geçitler, köprüler gibi… İlk yıllarda iyi belediyecilik hizmetleri de sergiledi. Yoksula, fakire, kimsesize, işsize, yaşlıya filan iyi hizmet etti. Vergilerimizi ihtiyaç sahiplerine dağıtırken dikkatli oy hesapları yaparak, milyonları da peşine taktı. Varlıklılardan alıp, varlıksızlara dağıtma işini iyi becerdi doğrusu. Buna bir yerde hayali sosyalizmin kaldırım taşlarını döşeme denemesi de diyebiliriz.
Ama sonuçta, AKP Genel Başkanının Türkiye’mize yaptığı kötülükler, yaptığı iyiliklerin değerini düşürmekle kalmadı, adeta sıfırladı. Buna milletin yarısından çok fazlası inanmaya başlayınca, huzursuzluklar, kızgınlıklar ve yönetimin mutlak değişimi arzusu da, iyice tırmanmaya başladı. Bu tırmanış, AKP Genel Başkanını iktidardan düşürmeye yeter mi? Bana sorarsanız yetmez. Yetmez çünkü, ülkemizin mevcut başarısız, bölünmüş ve parçalanmış muhalefeti, iktidarı seçim yoluyla alaşağı edecek güce ve kararlılığa sahip değildir. Daha açık söyleyeyim mi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile böyle bir operasyon yapılamaz. Hatta Kılıçdaroğlu liderliğindeki bir muhalefet, AKP Genel Başkanının seçim şansını ve görev süresini uzatır. Bu gerçeği kabul etmek zorundayız.
Kılıçdaroğlu çok dürüst, namuslu, gayretli ve çalışkan bir insan. Bir lider değil, sakin ve düzgün, işini elinden geldiğince iyi yapmaya çalışan bir genel başkan. Hele son zamanlardaki performansı oldukça takdir topladı. Ama onun bu gayretleri, CHP’nin oyunu arttırmaya ve AKP’yi yerinden etmeye yetmiyor. Anketler hala CHP oylarını yüzde 28-29 civarında gösteriyor. Oysa Türkiye’nin yeni bir sese, yeni bir nefese, yeni bir muhalefet ruhuna ve yıpranmamış genç bir lider adayına ihtiyacı var. Var mı böyle biri?.. Yok ama, liderleri şartlar ve ihtiyaçlar yaratır. Örneğin Ecevit, Demirel, Özal gibi.. Bugün şartlarımız ve ihtiyaçlarımız yeni bir lider bekleyişini ve arzusunu kamçılıyor. İmkan verirsek, böyle bir lider ortaya çıkabilir. Bunun için ana muhalefet partisinin yolu açması ve Genel Başkanının bir fedakarlık yapması gerekiyor.
Kemal beyi bir daha deneyelim diyerek seçim kazanılamaz. Seçim matematiğini bilenler, Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki bir CHP’nin AKP’yi alaşağı edemeyeceğini kolayca görür. Ayrıca AKP, eğer 2023 seçimine kadar ayakta kalabilirse, seçim kanununda ve sandık başı denetimlerinde yapacağı değişiklikleri, buna bir de mülteci seçmenlerden devşirilecek oyları da eklerse, kazanacağı seçimin tebriklerini şimdiden peşin kabul edebilir. O halde ne yapmak lazım ki, Türkiye bu 20 yıllık yorgun, bitik ve ülkeyi süratle geriye ve karanlığa taşıyan iktidardan kurtulsun? Bunun iki formülü var. Ya CHP yepyeni, genç, yıpranmamış, ağzı iyi laf yapan, mücadeleci ve gözükara bir liderin başkanlığında seçime gidecek ya da Meral Akşener’in başkanlığında bir muhalefet cephesiyle ortak hareket edecek. İşte o zaman siyaset matematiği iyice netleşir ve AKP’nin sırtı yere gelir.
Genç bir CHP adayı (Ecevit modeli gibi) çıkarsa, küskün ve kırgınlar birleşir, CHP’den kopan minik partiler kaybolur, hayatında CHP’ye oy vermemiş insanlar bile AKP’yi devirebilmek için CHP’yi tüm güç ve imkanlarıyla desteklerler. Bunu başarmak kolay değil gibi görünüyor. O takdirde ikinci formülün üzerinde durulabilir. Meral Akşener milletvekili olmamasına, dokunulmazlığı bulunmamasına rağmen çok cesur, korkusuz ve iyi bir muhalefet yaptı. Bir yerde erkeklerden daha iyi muhalefet yaptığı için de, halktan büyük destek gördü. CHP Akşener’i Cumhurbaşkanı adayı gösterirse, genç ve yıpranmamış bir liderin başkanlığında CHP-İyi Parti-Deva-Gelecek ve HDP birlikte seçime katılarak, AKP’yi ve Recep Tayyip’i siyaset sahnesinden bir daha dönmemek üzere silebilirler.
Seçimden sonra bir kadın Cumhurbaşkanımız olur, partiler de kendi yollarına daha sağlıklı şekilde devam ederler. Neden olmasın, demokrasilerde çare tükenmez derdi rahmetli Demirel. Bu da etkili ve güçlü bir çare işte…