Bodrum’da turizm hafiften kımıldamaya başladı. Ama iç turizm, dışarıdan henüz gelen yok.
Şehir oldukça kalabalık. Trafik zaman zaman yine kilitleniyor. Sahiller ve plajlar pek tenha sayılmaz ama, eski görüntülere de henüz kavuşmuş değil. Bilinen bazı şöhretli restoranlar iş yapmaya başladı, fakat onların da pek keyifli oldukları söylenemez.
Paralı yerli turist az. Kimse fazla harcama yapmak istemiyor. Evlerin tamamına yakını açıldı. Sezonluk ya da aylık kiralık evlerle apartlar tercih ediliyor. Kiralar geçen yıldan çok daha yüksek. Yerli turist hijyen açısından otelden çok ev ve apartlara yöneliyor. Buna rağmen Temmuz başından itibaren, küçük oteller de müşteri kabulüne başladılar. Şimdilik doluluk oranları yüzde 30-35 civarında ki, bu oranın yükselmesi bekleniyor.
Bazı büyük oteller açılamadı. Bazıları bir kısmını devreye soktular, duruma göre ayarlayacaklar oda sayılarını. Kimse önünü göremiyor. Avrupa’dan gelen olursa, büyük sürpriz sayılacak. Ama kimse de beklemiyor ve inanmıyor böyle bir gelişe. Bodrum’un o meşhur eğlenceli gece hayatı da açılamadı. Barlara, kulüplere ve müzikli yerlere henüz izin çıkmadı. Bu yüzden esnaf perişan durumda.
Kalede konserler başladı. Konserlerin eski canlılığı, maske ve mesafe nedeniyle pek yok. Antik tiyatroda bu yıl konser yapılabilecek mi, şimdilik belli değil. Bu maske meselesi de, aşırı sıcaklar nedeniyle iyice zorluyor halkı. Nefes almakta güçlük çekiyor insanlar. Ama öyle anlaşılıyor ki, maskeyle yaşamaya ve mesafeye dikkat etmeye alışacağız.
Alışveriş merkezleri açık. Oasis-Bodrum Avenue ve Midtown’daki dükkanların çoğu da faaliyette. Ama ne eski kalabalıklar ve ne de eski müşteriler görülmüyor ortalıkta. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir manzara mevcut. Bu da bırakın kiraları, elektrik ve su paralarıyla aidatların bile zor çıkarılacağını gösteriyor. Acı ama gerçek..
Aslında en acıklı durumda olanlar, Bodrum’un küçük esnafları. Bazı günleri siftahsız kapatıyorlar. Hele kiracı durumunda olanlar, hasret kaldıkları geliri de bulamadıkları için, borçlarını nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünüyorlar. Vicdanlı insanın yüreği sızlıyor, çaresizlik içinde bekleşen insanları gördükçe. Bomboş dükkanların hali, genel üzüntüye sebep oluyor.
Marketler iyi iş yapıyor. Günün her saatinde tıklım tıklım dolular. Metro-Migros-CarrefourSA-Şok-BİM-101 hasılat rekorları kırıyor olmalılar. Öylesine kalabalık hepsi. Bir de fırınlar hayatlarından memnunlar. Bizim insanımız ekmeksiz yapamaz çünkü. Bodrum’un fırınları da, diğer kentlerdeki fırınlara pek benzemez. Çeşit çeşit lezzetli ekmek üretiyorlar. Unutmadan söyleyeyim, bir de Konacık’taki Cıngıllıoğlu müthiş peynirleri, zeytinleri, kahvaltı ürünleri ve börek çeşitleriyle piyasaya tam hakim. Ağzının tadını bilenler, İstanbul’a bile buradan vakumlanmış peynirleri götürüyorlar.
Teknelerimize gelince, çok fiyat düşmelerine rağmen henüz bir hareket görülmüyor. O güzelim teknelerimizin limanda bağlı beklemelerini hüzünle seyrediyoruz. Gökova ve Hisarönü’nün koyları hala hasret guletlere. Oysa salgın nedeniyle bu yıl, otellerden çok teknelerin iş yapması bekleniyordu. Gerçi hala bu bekleyiş sürüyor ama, eski trafikten eser yok denizlerimizde. Özel yatlar bile eskisi kadar çok değil. Korona herşeyi etkiledi özetle.
Hastanelerimiz, sağlık personelimiz ve sağlık ocaklarımız iyi ve verimli çalışıyorlar. Devlet hastanesi çok büyük bir yükü sırtlamasına rağmen, üstün bir performansla görev yapıyor. Bodrum’un sağlık imkan ve hizmetleri iyi değilmiş dedikodularına aldırmayın sakın. Amerikan ve Acıbadem gibi özel hastaneler de çok düzgün hizmet veriyorlar. Doktorların ve yardımcı sağlık personelinin hepsi çok iyi. Korona konusunda da, diğer hastalıklarda da müthiş bir sınav verdiler. Kent sakinlerinin ve tatilcilerin takdir ve teşekkürlerini hak ettiler doğrusu.
Önemli bir konunun da üzerinde durmak istiyorum. Israrla Bodrum’un çok pahalı olduğu söyleniyor ve bu imaj kasıtla kafalara çakılmak isteniyor. Bu doğru bir değerlendirme değildir. Bodrum’da her keseye uygun pekçok yer vardır. Parası olan pahalı yere gidebilir. Ama olmayan oralara gitmeye kalkınca, hesaba itiraz ediyor hemen. Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı. 10 liraya da döner yiyebiliyorsunuz Bodrum’da, 100 liraya da. 15 liraya da balık yiyebiliyorsunuz Kılıç’ta, kesenize güveniyorsanız eğer 500 liraya da şöyle bol mezeli bir masa donatarak yersiniz balığı. Bana göre Bodrum’da eksik olan, restoranların girişlerine fiyatları koymamaları. Bu mecburiyeti de Belediye’nin iyi denetlemesi lazım.
Söz Belediye’den açılmışken, sadece Belediye değil tüm kamu kurumları, büyük bir sorumluluk ve görev anlayışıyla çalışıyorlar. Ellerindeki imkanlarla daha iyi hizmet vermeye gayret ediyorlar. Şehir hayli temiz, bal döküp yalanacak gibi değil ama, eskisinden daha iyi temizleniyor ortalık. O çöp dağlarına, çöplükteki yangınlara rastlamış değiliz. Kaymakamlık kurumlar arasındaki akordu çok iyi götürüyor. Polisimiz, Jandarmamız, Sahil Güvenliğimiz heryıl olduğu gibi, bu yılda çok başarılı.
Herşeyin eksiksiz ve mükemmel olduğu söylenemez. Ama şunu bilmeliyiz ki, eldeki imkanlarla bundan iyisini yapmak kolay değil. Son söz olarak, marinaya giden yolun son rötüşlerini yapmak ve Turgutreis civarındaki kamu projelerinin inşaat döküntülerini ortadan kaldırmak gerekiyor. Özetle şehrin makyajına biraz daha özen göstermeliyiz.
Dileğim odur ki, inşallah Temmuz’un ortasından sonra Bodrum’un tüm müesseseleri, otelleri, lokantaları, bar ve eğlence yerleri ile denizcilik sektörü iyi işler yapar ve bereketli kazançlar sağlayarak, zararlarını asgariye düşürürler.