2020 yılını 31 Aralık günü itibariyle bitiriyoruz. 2020’nin 365 gününü çok sıkıntılı yaşadık. Bizler, eskiyi uğurlarken yeninin ümidiyle “bir yılı daha bitirdik, yıprattık, eskittik ve gönderdik” diyerek "hadi git güle güle" demek isterdik ama maalesef olmadı. Çünkü, 2020 yılı, korona salgını sebebiyle bizleri evlerimize hapsederek sosyal hayatımızı bitirdi, moralimizi bozdu, duygularımızı ve düşüncelerimizi yıprattı ve en önemlisi, can kayıplarımız ile bizleri çok üzdü.
2020, bitti ve gitti. “Yaptıkların yanına kalsın, sende olanları al ve arkana bakmadan git” diyelim de 2021 yılına umutlu olacağımız beklentilerimizle taze bir başlangıç yapalım.
Salgın, şiddet olayları, doğal afet, terör ve vefat olaylarının yaşandığı 2020 yılı, hiç de hatırlamak istemeyeceğimiz bir yıl oldu.
"Ne yıldı ama, neler oldu neler" diyeceğimiz 2020 yılı, Çin’de ortaya çıkan korona salgını ile başladı ve bu vahim durum yıl boyunca gündeme geldi. Her gün, Dünyada ve ülkemizde telaş ve tedirginlik yaşandı. Hızla yayılarak hayatı tehdit etti ve 8 milyar insana korku ve panik yaşattı. Küçücük bir mikrop dünyayı salladı, hayat düzenini sarstı, insanları evlerine hapsetti.
Pandemi salgını sebebiyle çok sayıda vatandaşımızla birlikte sağlıkçılardan, siyasetçilerden, sanatçılardan hayatını kaybedenler oldu.
2020 yılında Türkiye’de ve Dünya’da öne çıkan olayları kısaca hatırlatmak istiyorum:
24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremde 41 kişi hayatını kaybetti.
İzmir’in Seferihisar'da meydana gelen 7 şiddetine yakın depremde, birçok bina yıkılırken 117 kişi hayatını kaybetti.
Van’ın Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketinde 42 vatandaşımızı kaybettik.
Suriye’nin İdlib kentinde Türk konvoyuna düzenlenen saldırıda 33 askerimiz şehit oldu.
Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetti. 127 kişi de yaralandı.
Giresun’da şiddetli yağışlar sonucunda meydana gelen sel felaketinde 11 kişi hayatını kaybetti.
Gaziantep’te bir Özel Hastanede koronavirüslü hastaların tedavi edildiği yoğun bakım ünitesinde, yüksek akım oksijen tüpünün patlaması sonucunda 12 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Türkiye’nin hakkı olan Doğu Akdeniz’de yaptığı araştırma faaliyetleri, Yunanistan’la gerginliğe sebep oldu, sular ısındı. Haklı olduğumuz Libya meselesine karışan ve karşı çıkan çok olunca ortam gerildi.
Ayrıca, Dünya’da da vahim olaylar yaşandı:
ABD’nin İran’ın 2 komutanını suikast düzenleyerek öldürmesi.
İran’da Ukrayna Hava Yollarına ait yolcu uçağının düşmesi ve 176 kişinin hayatını kaybetmesi.
Avustralya’daki orman yangınlarında 8 milyon hektar alanın yanmasıyla 28 kişinin ve 1.1 milyardan fazla hayvanın ölmesi.
Lübnan’ın Beyrut Limanı’nda büyük bir patlamanın meydana gelmesiyle 179 kişinin hayatını kaybetmesi ve 3 bin 700 kişinin de yaralanması.
Bu üzücü olaylara karşılık kardeş Azerbaycan’ın, Ermenilerce işgal edilmiş vatan toprağı Dağlık Karabağ için savaşarak zafer elde etmesi ve Yavru Vatan Kıbrıs seçimleri -bana göre- yılın en iyi 2 olayı olarak tarihe geçti.
Kadın cinayetlerinden, siyasi çekişmelerden ve ekonomik sıkıntılardan -bildiğiniz için- söz etmiyorum. “2020 yılında yaşanılan bunca kötü (üzücü) olaya rağmen Azerbaycan’dan ve Kıbrıs’tan başka olumlu (iyi) bir haber (olay) yok mu?” diyeceksiniz. Doğalgazın bulunması, kızların voleybolda ve cimnastikte Avrupa şampiyonluğu aklıma geldi. Tesellimiz olur mu bilemiyorum.
Her yeni, taze bir başlangıçtır. Yeni bir güne, haftaya, aya, mevsime ve yeni bir yıla başladığınızda şükrederiz. Hayatımızdaki yeniliklerden mutluluk duyarız.
2020 yılı, unutulmayacak yönleriyle hafızalarımızda derin izler bıraktı. Duvarlarımızdaki son takvim yaprağı ile birlikte "benden bu kadar, ben yapacağımı yaptım" dedi, gitti ve bitti. Bu yıl 30, 40, 50 sene sonra anlatıldığında ne kadar inanan olur, bilemiyorum.
Bu yıl, yılbaşı kutlamaları yapmak, hediyeler vermek, çılgınca eğlenmek, Noel Baba’nın hediye vermesi için bacadan inmesini beklemek mümkün olmayacak. Sağlık, her şeyden önemli olduğu için hayatı tehlikeye (riske) atmak doğru da olmaz. Çılgınca ve israflı eğlence durumlarına "Hristiyan geleneği" diyerek karşı çıkanlardan, aç insanları düşünenler için tepki gösterenlere hak veririm. Tavır almanın ve tepki göstermenin bir anlamı ve amacı olmalı diye düşünüyorum.
Araştırmacı Sümerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ hoca, 21 Aralık (günün uzamaya başlaması) gününün, “Yeniden Doğuş, Çam Bayramı” adıyla “Nardugan” denilen eski bir Türk geleneği olarak kutlandığını ve bu kültürü, Hun Türklerinin Avrupa’ya götürdüğünü ifade etmektedir. Eski Türklerde, “çam ağacı süsleme” (Akçam, Hayat Ağacı) geleneğinin ve Noel Baba denilenin Ayaz Ata olduğu anlayışının yaygın bir inanış olarak yıllarca yaşatıldığını belirtmektedir.
2021 yılından beklentilerimiz vardır. 1 Ocak gününden itibaren öncelikle sağlıklı, huzurlu uzun bir ömür yaşamak; yılbaşının barış ve başarı için ilk adımın atılacağı gün olmasını dilemek hepimizin ortak temennisidir.
Yeni yılda, başta Doğu Türkistan’daki zulmün, insanlık suçunun bitmesini ve Arakanlı Müslümanlara yapılan katliamın, işkencenin sona ermesini istiyorum. Yeni yılın, Türk dünyasına, İslam alemine hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Ülkemizde ve Dünyada savaşın, terörün, açlığın yaşanmamasını; kadına şiddet, hayvanlara eziyet olmamasını; temiz bir dünyamızın, kirlenmemiş bir çevremizin, organik hayatımızın ve hormonsuz günlerimizin olmasını temenni ediyorum.
Bütün kötülükler 2020 yılında kalmış olsun. 2021 yılı, bütün iyilikleri, güzellikleri sağlık ve huzur içerisinde yaşayacağımız bir yıl olsun...
Yeni yılınız kutlu, gönlünüz ve günleriniz mutlu, geleceğiniz umutlu olsun..