Sakın, ”Kadının Adı Yok” demeyin. Eşimiz, kızımız, anamız, bacımız kadının adıdır. Kadınlarımızın adı, tadıdır. Anne (ana) adındaki tadı ifade etmek mümkün müdür?
Gazetelerin 3. sayfaları ve TV haberleri “kadın cinayetleri” haberleriyle dolu. Bu duruma çok üzülüyorum ve sebebini de bir türlü anlamıyorum. Her gün 5, 6 gazete okuyorum, sizin anlayacağınız, değerlendirmek üzere okuyorum, yazıyorum, arşivliyorum, sosyal hayati takip ediyorum ama "kadına şiddet ve cinayet" konusuna söyleyecek söz bulamıyorum.
Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kadın cinayetlerine, kadına şiddete hemen hemen her gün şahit olduğumuz bugünlerde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamamız ne kadar mantıklı, anlamlı ve gerçekçi olur bilemiyorum ama konuya "dikkat çekme" açısından gündeme getirmenin, vurgulamanın, sorgulamanın, kutlamanın önemli ve etkili olacağını düşünüyorum.
Öncelikle bütün kadınlarımızın KADINLAR GÜNÜ kutlu ve mutlu olsun.
Kadınlarımızın gününü kutlamış olmamı ve mutlu olmalarını istememi, bugünkü durumda ve ortamda çelişkili bulabilirsiniz. Her ne kadar, ben bu sözlerimde samimi olsam da günümüzde yaşanılan "kadına şiddet" ve “kadın cinayetleri" bizleri derinden sarsmaktadır. Yüreğimiz yanmaktadır, ruhumuz sızlamaktadır. Dolayısıyla mahcupluk duygusunu yaşayan ve empati yapan birisi olarak ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Şiddete ve cinayete meyilli anlayışı ve yaklaşımı için günümüzde, "kadın olmak zordur" demek mecburiyetinde kalıyorum. Çözüm olarak da başta “eğitim” olmak üzere caydırıcı olacak ağır cezalarla, önleyici tedbirlerle, önlemlerle cinayet, şiddet gibi konularında -bir nevi- kadınlarımızın korunması ve dokunulmazlıklarının olması gerektiğini düşünüyorum.
(Özel Okul müdürü olarak bayan personelin Kadınlar Günü’nü kutladım)
Bir erkek olarak “kadının hiç mi suçu yok” bakış açısıyla olaya yaklaşacak olsak bile kabahatlerinin bunları hak edeceği bir gerekçe olamayacağını bilmemiz gerekir. Kadına şiddet ve cinayet konusunda, sebep ne olursa olsun gerekli ve geçerli mazeret olamaz, Başta şiddetli geçimsizliğe bağlı olarak fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik durumlar olmak üzere, hiç bir sebep bir insanın canından, sağlığından daha önemli olamaz. Çünkü "insanım demek" ve "medeni olmak" erdemdir. Yaradılışımızın sırrındaki değerler ve kişiyi "adam gibi adam" yapan erdemler sadece “ben insanım” diyenlerde bulunur. Kadın konusunda “kişilik yoksunu” olanlar şunu iyi bilsinler ki kendisini bir kadın (annesi) dünyaya getirdi ve canından bir parça olan evladının anası da bir kadındır.
Bir erkek olarak annemizin, eşimizin, kız kardeşimizin, kızımızın da KADIN olduğu empatisiyle kadının kıymetini bilmeyen, kim olduğunu anlamayan ruhsuz ve duygusuz "erkeğim" diyenlere sesleniyorum...! Öldüresiye sevmek(!), kin ve nefret duygusu taşımak zorunda mısınız? Kadına şiddetle güç gösterisi mi yapmak istiyorsunuz? Hayvanlara hakaret olmasın -sözün gelişi- diyerek bu, hayvanlara özgü bir durumdur. İnsan olana yakışmaz...
Erkek olan kadınını sahiplenir; korur, bakar, sorar, arar, sarar..."DÖVERİM" değil "SEVERİM" der...
Bir kadın olan anneler için “Cennetin ayaklarının altında olduğu” müjdelenmektedir. Cenab-ı Allah’ın, Türk milletine bir lütfu olan, kadına verdiği önemle bildiğimiz ve övündüğümüz Atatürk’ümüzü dünyaya getiren Zübeyde Hanım da bir kadındır, anadır...
"8 Mart", kadının önemi ve kıymeti bilinsin; anlatılsın, anılsın, tanınsın, hatırlansın diye sizin gününüz oldu, Sizi anlamayanlarımız var. Çok üzgünüz, özür dileriz...Bugün "pardon" demiyorum, yarına da ve her güne de "8 Mart" diyorum...
Kötü erkekler, iyi adam olsaydı kadına her gün "8 Mart" olurdu... Veya "erkekler" hep iyi olsalardı "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" ise, yılın geriye kalan 364 gün de "Erkekler Günü" olurdu...
Hayatımızı anlamlı kılan, dünyamızın sır dokusu, hayatımızın mis kokusu olan, ömrümüzü renklendiren, günümüzü şekillendiren, gönlümüzü güzelleştiren annemiz, karımız, kız kardeşimiz, kızımız sizi kıranlara, size kıyanlara yazıklar olsun. Sizleri sevmeyenin yüreği kurusun. Sizleri itibarsızlaştıranlara lanet olsun. Rabbim sizleri korusun...
Siz olduğunuz için biz varız... Bilene yılın her günü "8 Mart", Her gün sizin gününüz. Sizler, her şeyin en güzeline layıksınız. Mutlu ve huzurlu olmak, gönlünüzün istediği güzellikleri yaşamak sizin de hakkınız. Hakkınızı helal ediniz. İyi ki varsınız... (Dünya nüfusunun yarısı kadın derler, doğrudur ama, Dünya nüfusunun tamamını doğuranın da kadın olduğu bilinmelidir)
Her, “8 Mart Kadınlar Günü” denildiğinde öncelikle aklıma hep yürekleri yanan şehit anaları, evlatları terör örgütlerince kaçırılan, bekleyişiyle kavuşma umudu yaşayan analar, çocuklarının gözü önünde şiddet gören, katledilen çaresiz çırpınan analar ve son deprem felaketinde kaybettiğimiz analarımız, kadınlarımız aklıma gelir.
“Kadına şiddete ve kadın cinayetlerine hayır” diyelim. Durdurmak, bitirmek için hep birlikte "yeter artık, dur...!" diye haykıralım... Kadını, her zaman baş tacı etmiş asil milletimize bu durum hiç yakışmamaktadır. Ahlak ve vicdan sahibi olan milletimizin şimdi bu hallere düşmüş olmasına üzülüyoruz, rahatsız oluyoruz.
Kadına kötü söz söyleyenin DİLİ TUTULSUN,
Kadına şiddet uygulayanın ELLERİ KIRILSIN,
Kadın cinayeti işleyenler, sizin de CANINIZ ÇIKSIN…
Sözleriniz “hoş” ama “boş” demeyin lütfen...
Sevgiye, saygıya layık, her şeyin en güzelini fazlasıyla hak eden kadınlarımızın günleri kutlu, gönülleri mutlu, gelecekleri umutlu olsun...