Sosyal medyada bir yöneticimizin, “hoş geldiniz” diyerek elini uzatan öğretmenimize “haddini bil” demesi ve sınıftan kovması haberine çok üzülmüştüm. Yaklaşık, 30 yılı müdürlük olmak üzere 40 yıllık emekli eğitimci (öğretmen) olarak empati yaptım. Bu durum bana ağır geldi, tuhaf buldum. Atatürk’ün, “unutmayalım ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir” sözünü hatırladım.
Yurdun her yerinde ayak izi olan ve her alanda imzası bulunan Atatürk'ün, eğitim konusundaki hizmetleri de unutulmamaktadır.
Atatürk'ün eğitim anlayışına ve yaklaşımına kısaca değinmek istiyorum.
1927 yılında Cumhuriyet Bayramı kutlaması için balo verilmektedir.
Kastamonu Valisi biraz gecikmiştir. Salona girince herkes ayağa kalkar. Ancak genç bir öğretmen valinin geldiğini geç fark eder ve en son ayağa kalkan kişi olur.
Vali, bu olayı görür. Programın bitiminde Milli Eğitim Müdürünü yanına çağırır, durumu bildirir.
Milli Eğitim Müdürü, öğretmenin iyi niyetli olduğunu, bilerek yapmadığını, kasıtlı bir davranışı olmadığını söylese de bunu kendisine dert eden vali, olayın peşini bırakmaz.
Durum, Milli Eğitim bakanlığına iletilir. Bakanlık, valinin fazla alınganlık gösterdiği kanaatine varır. Bu konu görüşülürken Atatürk bakanlıkta bulunmaktadır.
Yetkililer kendi aralarında konuşurlarken Atatürk; “Neler oluyor?” diye sorar.
Olayı anlatırlar ve Atatürk, ”Hemen valiyi görevden alın. Yapılacak bu kadar çok işimiz varken genç bir öğretmenle uğraşan valiyle bir yere gelinmez” der.
Yönetici olmak, üstün meziyetler ister. Lider olmak, emsalsiz büyük vasıflara sahip olmayı gerektirir. Bir devlet adamı, bir önder düşünün ki eğitimde seferberlik başlatsın. Köylüsünden kentlisine, erkeğinden kadınına, herkese eğitim için emek versin. Aydınlığa (gelişmeye, modernleşmeye) ulaşmak için çırpınsın, çabalasın. Cehaletin ilimle - bilimle biteceğine inansın. Dünyaca ünlü kitapları Türkçe’ye çevirterek ve Kuran-ı Kerim'i tercüme ettirerek okunmasını, gerçeklerin bilinmesini istesin. Kendisi de 3937 kitap okusun ve kitaplar yazsın. Türkçe'mize Geometri terimleri kazandırsın. Ve hatta “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” desin.
Pek çok unvanın sahibi olan Atatürk'ün en önemli vasfı başöğretmenliğidir. Bu millet, her şeyi onun önderliğinde öğrendi. Eğitime ve öğretmene verdiği önemi anlatan şu sözleri de ne kadar anlamlıdır.
"Öğretmenlerin maaşı cumhurbaşkanı maaşından az olmasın"
"Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır"
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir"
"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir"
"Eğitim, kültür ve bilgi aydınlığa açılan en geniş penceredir"
"En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır"
"Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esarete ve sefalete sürükler"
"Hiçbir zaman unutmayınız ki cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister"
Diyor...
Ve daha nice tarihle, Türklük'le, Türkçe'yle kültürle, sanatla, sporla ilgili özel ve güzel sözleriyle geleceğimize ışık oldun Atam. Sen, Türk milletine Allah'ın bir lütfusun. Emsalsiz bir değersin, unutulmayan bir efsanesin...