İstemesini bilmek lazım.
Kimden isteyeceğimizi bilmek lazım. Yaradan Bakara suresi 186. Ayette;
“Kullarım, sana, Ben'i sorarlarsa bilsinler ki Ben, yakınım. Bana dua edenin, duasına karşılık veririm. O halde onlar da Benim çağrıma uysunlar ve Bana gerçek anlamda iman etsinler ki doğru yola kavuşmuş olsunlar" buyuruyor. Yani ;
Köşk isteyene köşk,
Meşk isteyene meşk
Aşk isteyene aşk…
Selim-i Sânî
“Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden” Diyor.
Ancak her isteğin de bir bedeli var.
Peygamber Efendimiz bir sahabinin ettiği duayı dinler.
Allah’ım bana sabırlar ihsan et diyordu sahabi.
Peygamber Efendimiz bu sahabiye dönerek;
Sen Allah’tan bela istedin. Sabrın evvelinde bela vardır. Dualarınızı tam ve mükemmel yapın, buyurmuştur.
Sanki Fuzuli bu işin sonucuna katlanmış gibi;
“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermandadır.” Diyor.
Aşk isteyenler hep böyledir.
Nahifî;
“Göz gördü, gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım"
Bu aşk;
Vatan aşkı,
Millet aşkı,
Bayrak aşkı,
Güzel aşkı,
Allah aşkı….
Taşlıcalı Yahya;
“Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi âşık olurdu eğer âsân olsa" derken yükün ne kadar meşakkatli olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Kendileri istedikleri zaman bu aşkın içinde olanları bekleyenleri bilmek lazım ki;
Cefa vardır,
Taşlıcalı Yahya;
“Duramaz yârsız gurbette âdem
Olur dîdârsız cennet cehennem" mısralarıyla yarsız bir cennetin cehennem olabileceğini de belirtiyor.
Gurbet vardır,
Rasih;
“Yârdan mehcûr iken düştük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne" mısralarıyla yolun gurbete düştüğü ve üzüntü üstüne üzüntü yaşanacağı vurgulanıyor.
Hasret vardır
Dünyayı kılıcıyla dize getiren Yavuz Selim Han;
“Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek" mısraları ile bir gözleri ahuya zebun oluyor.
Özlem vardır,
Nesimi;
“Gel, gel ki cümle savm ü salâtın kazası var
Sensiz geçen zemân-ı hayâtın kazası yok” beyitiyle yarsız geçen bir zamanın telafisinin olmadığı bir özlemle yanıp kavruluyor.
Vuslat olduğunu bilmesi lazımdır.
Laedri;
“Kış geldi firak açmadadır sîneme yâre
Vuslat yine mi kaldı güzel fasl-ı bahâre" sözleri artık kavuşma zamanı arıyor. Her ümitli bekleyişin bir başka bahara döndüğünü de ifade ediyor.
Uğrunda ölmek de vardır bu sevgilinin ;
Fuzuli;
“Alemi pervâne-i şem’i cemâlin kıldı aşk,
Cân-ı âlemsin fedâ her lahza bin candır sana” sözleriyle sevgiliye canı feda etmektedir.
Bütün bunları göze alan aşık;
Ben bir arada olmayı istedim ama ayrılık istemedim, diyemez.
Ben senin yanında oturayım ama çöle gitmeyim diyemez.
Hasret çekmek zor, hasret çekmeden aşkı yaşasak olmaz mı diyemez.
Bunları yaşayacak ki sonunda vuslatı bekleyecek.
Abdulkadir Geylani Hazretleri; “Bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin!..” diyor.