SOSYAL MEDYADA TARTIŞMA KONUSU HALİNE GETİRİLEN “NAMAZ” KURAN'DA VAR MI, YOK MU?
Aslında, Kuran'da namaz, peygamber, oruç gibi kelimeler geçmez!. Bu ifadeler dilimize Farsça'dan geçmedir. Asıl anlamı terk edilip değiştirilerek dilimize yerleştirilen bu kelimelerin her biri islamda çok önemli olan bir yığın hakikatleri yok etmiş, Kuran'daki İslamı, örfün, israiliyatın, atalar dininin pençesine bırakarak yolundan çıkaran sebeplerden birisi olmuştur.
Kuran'da peygamber yerine Nebi ve Resul kavramı vardır. Nebilik, Muhammed as. nin "Beşer" yönünü anlatırken; Resul, Allah'ın sözünü değiştirmeden, ilave yapmadan aynıyla ümmete tebliğini ifade eden "Elçi" anlamındadır.
Bu iki anlamı teke indirilerek "peygamber" ifadesiyle kullanımı Muhammed as.'nin, hem Allah'ın ortağı, hem beşeri yönü yok edilip ilah seviyesine getirilmesini sağlamıştır!.
Bununla bitse ya! Ahzap Suresi. 56. Ayet'te “Allah ve melekler Nebiye salât ediyorlar; (yardım ediyorlar) ey iman edenler, siz de ona salât edin (destek verin), ona teslimiyet ve samimiyet gösterin” deniliyor. Ayette Allah'ın ve Meleklerin Muhammed as.' ye destek verdiğini, müminlerin de vermesi gerektiğini emreden "salat" kelimesinin içi boşaltılarak "salavat" çekmeye, (ve çok salavat çekenin cennette makam elde edeceği, Muhammed as. komşu olacağı şekline) evirilmiştir!..
Kuran'a savaş açan bu anlayışlar, Allah'ı, peygamber için dua eden, hatta namaz bile kılan acziyet içindeki bir kul konumuna getirmiştir!.. Nitekim geçen yılda ölen bir tarikat şeyhi “Allah en güzel namazı kılıyor” diyebilecek derecede cehaletini sergilemiştir.
İnsana, hayvana ve tüm canlılara yapılması gereken yardım ve desteğin anlatımını ifade eden "salat" kelimesinin, geçtiği her yere din adamlarımız anlam olarak “namaz” oturtmuştur. Böylece "Namaz" tek başına islam'ın her şeyi sayılmış; takke, sarık, cübbe eşliğinde çok namaz kılanlara, "Allah dostu", "büyük mürşit", "gavs", "şeyh" vb. İsimlerle yani "takva sahibi" ünvanı ile toplumun hafızasına kazınmıştır.
Aslında ne söylendiği anlaşılarak kılınan namaz, insanın kendisine yönelik yaptığı bir noktada duası, zikri, Allah'ın emirlerini akılda tutulmasını sağlaması gereken, belirli ritüellerle yapılan ibadet iken; toplumsal yaşamı düzenleyen, barışı adaleti, merhameti, liyakati da esas alan Kuran'da büyük çoğunluğu "salat" olarak geçen, islam'ın olmazsa olmazlarının namaza dönüştürülmesi, İslam'ın, itikat anlayışı ile birlikte sosyal, ekonomik hayatı düzenleyen tüm yasalarını alt üst etmiştir.
Tasavvuf ehli Gazali ve benzerlerine 5 vakit namaz yetmemiş olmalı ki, günün 24 saatine namaz üretmiş, ilmi dünyevi ve uhrevi diye ikiye ayırmış, bunu fırsat bilen tasavvuf/tarikat dini önderleri ilimsiz bilimsiz parazit anlayışlarıyla birlikte namazı, abdesti dinin aslı yapmış, diğer asıl olan onlarca şeyi pek kaale almamış, toplumu hayatın gerçeklerinden mahrum edip, batı dünyasındaki gelişmelerin sadece kullanıcısı, kölesi, bağımlısı haline getirmiştir.
Hayatın gerçeklerine ve Kuran'a ters olarak uydurulan bir takım rivayetleri reddetmek yerine, dinin aslından sayarak islam toplumunu akıldan, düşünceden, sorgulamadan, ilimden, felsefeden, mantıktan, sanattan, estetikten, teknolojik gelişmelerden mahrum eden "medrese anlayışı"nın namaza ağırlık vermesi, yönetimlerin can simidi olmuştur. Zira toplum sürekli namazla yatıp kalksın ki; bir noktada uyuşsunlar, yönetimlerin zulmüne, sömürüye, haksızlığa, adaletsizliğe karşı akıl ve bilgi üretemeye vakit bulamasınlar!
Vakit namazlarını kazaya bırakmayan hocaların hocası Profesör Hüseyin Atay'ın söz ettiği gibi, "Emevi ve Abbasi yöneticilerin çoğunluğu ve din adamları Namazı ümmetin başına bela etmiştir"..
Geneli Kuran'dan bağımsız oluşturulan fıkıh, ilmihal, tefsir kitapları asırlardır eğitim kurumların müfredatını oluşturmuş, aslı araştırılmayan her bir malumat “nas” hükmünde görülmüştür.
Namaza niyette Allah rızası için deriz ama, kılınan namaza kulun ihtiyacı vardır. Zira Kuran, Namaz insanı kötülüklerden alıkoyması gerekir. Der .
Ancak, içi boşaltılan amacından saptırılan namaz, kimseyi kötülükten alıkoymadığı gibi, namaz kılanların ahlaksızlığı, yoldan çıkmışlığı daha da artmış, nerde ise namaz şirkin müşrikliğin sebebi haline getirilmiştir!.
Kuran'da sözü edilen namaz bu değildir. Namaz aslında değersiz de değildir.
Ancak, “ne dediğinizi bilene kadar namaza yaklaşmayın” ifadesi anlam daraltılması ile "sarhoşken yanaşmayın" ifadesine dönüştürülerek, hem içki içenlerin namaz kılması engellenmiş, hem de Kuran'ın anlaşılmasının önü kapatılmıştır
Hala rivayetlere "vahiy" diyen, din deyince namazdan başka bir şey düşünmeyen, düşünenleri dinsiz sayan, son derece katı, bağnaz "Kıl beşi bitir işi" şekliyle namazı islamın aslı, kendisi, her şeyi olarak konumlandıran büyük bir çoğunluk var. Maalesef ki bu yapılar Kuran’ın anlaşılmasına o kadar karşılar ki, bu konuda emek veren her mümini bir kaşık suda boğacak kadar kin ve nefret kusmaktalar!
Buna karşın tepkisel ya da değil; Hiç bir altyapısı olmayan Arapça sözlük/lügat hocalığına soyunarak meal yapanlar; geçmişin hezeyanlarına karşı duydukları öfke ve güvensizliğin etkisiyle Kuran'da “Namaz” kelimesinin geçmemesini de istismar ederek namaz yok diyebilenler de var!
İslam dünyasında durum bu!
İfrat ve tefriti bir tarafa bırakırsak adına ister namaz diyelim, ister müminin duası.
Kur'an, farklı ayetlerde vakitleri de belirterek kıyam kıraat, rüku ve secdeden bahseder. Savaş zamanında yarıya indirilmesinden söz eder. Örneğimiz olan Allah Resulü'nün ezan okutarak günde beş vakit namaz kıldığı bilinmekte. Bizim için önemli olan, gereksiz faydasız tartışma ve çatışmaların içinde olmak yerine, insanı kötülüklerden koruyabilen, adaletli, ahlaklı, üretken, paylaşımcı, yetimi yoksulu gözetmeyi sağlayacak namazı kılabilmek. Bunun için de doğru kaynaklara yönelmek gerek. Çok okuyup doğru insanları dinlesek de, birilerine özenmek yerine kendimiz olmak; kişiliğimiz, özgürlüğümüz, kendi aklımızla kapasitemiz ölçeğinde tahkik ederek, inancımızı kimseye emanet etmeden orta yoldan ayrılmamak.
Namaz konusunda tereddütü olan dostlara, konuya ilişkin ciddi araştırma yapan Prof. Dr. İsrafil Balcı’nın hem kitabı, hem de youtube'de videoları var. Okumalarını veya dinlemelerini öneririm.
Selametle kalın dostlar.
Salat namaz değildir
Salât kavramının bünyesinde barındırdığı "Destek" yardımlaşma, dertleşme, infak etme, hem maddi, hem de manevî destek boyutu içerir.
Kuran'ın İbadet iş ve değer üretmektir.
Allah size KURANDA,
Adaleti, Barışı, iyiliği ve yardımlaşmayı emreder” ayetini okuyup da bunlardan ders almayan müslümanlar,
Hala başka EMİRLERİ sorarlar.
Namaz, oruç, hac, DİN değildir.
DİN ALLAH'INDIR
DİN İLAHİDİR
DİN ADALETTİR..
"Salât" Kur'an'da olmayan ve ancak hadis, fıkıh, ilmihal kitaplarında olan bu "Namaz" değildir. Namaz aslında bir Dua eylemidir.