İnsan ihtiyaçları konusunda çalışan ve ünlü bir psikolog olan Abraham Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi ile insanların temel ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların birbiriyle ilişkisini ortaya koydu. Bugün, Maslow'un piramidi, psikoloji, siyaset ve iş dünyasında liderlik, motivasyon ve kişisel gelişim alanlarında geniş bir şekilde kullanılmaktadır.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi beş temel düzeyden oluşur. En temel ihtiyaçlar en altta yer alırken, daha üst düzey ihtiyaçlar ise piramidin tepesine doğru ilerler. Bu piramit, insanların ihtiyaçlarını karşılama ve kendini gerçekleştirme yolunda bir rehber olarak kullanılabilir.
Piramidin en altındaki düzey fizyolojik ihtiyaçları temsil eder. Bu, yiyecek, su, barınma ve uyku gibi temel ihtiyaçları içerir. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında, diğer ihtiyaçlar önemini kaybeder ve insanlar sadece hayatta kalmak için mücadele eder.
İkinci düzey güvenlik ihtiyaçlarını temsil eder. Bunlar, kişinin fiziksel ve psikolojik olarak güvende hissetmesini sağlayan ihtiyaçlardır. Güvenli bir iş, barışçıl bir çevre ve istikrarlı bir gelecek gibi faktörler, bu düzeyde önem kazanır.
Piramidin üçüncü düzeyinde sosyal ihtiyaçlar yer alır. İnsanlar, aidiyet, sevgi ve kabul gibi duygusal bağlantılar kurma ihtiyacı hissederler. Arkadaşlık, romantik ilişkiler ve aile, bu ihtiyaçların karşılanmasında önemli bir rol oynar. Bu düzeyde, insanlar toplum içinde kabul görmek ve sevdikleriyle bağlantı kurmak için çaba gösterirler.
Dördüncü düzeyde, değer ihtiyaçları yer alır. Kendine saygı, başkalarının saygısını kazanma ve başarı gibi faktörler, bu düzeyde önemlidir. İnsanlar, takdir edilmek, değerli hissetmek ve toplum içinde rol almak istedikleri için bu ihtiyaçları tatmin etme yoluna giderler.
Son olarak, piramidin en üst düzeyinde kendini gerçekleştirme ihtiyacı bulunur. Bu düzeyde, insanlar potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koyma, yaratıcılık ve kişisel gelişim yoluyla tatmin olma arayışındadır. Kendini gerçekleştirme, insanın en yüksek hedeflerine ulaşma ve içsel olarak tatmin olma sürecidir.
Bütün bunları niye anlattım? Söyleyeyim.
Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğunun Maslow Piramidinin en alt basamağına bile erişimi her geçen gün zorlaşırken…
Hayat pahalı, güvenlik her geçen gün “can alıcı” bir sorun olarak büyümekteyken… Yani toplumun büyük kesimi ilk iki basamakta bile değilken…
İçinde bulunduğu durumun farkında olamayacak kadar dinle uyuşturulmuş ve hatta asimile edilmiş bu halkın ne yüceltilerek ne de aşağılanarak gerçeği fark etmesi mümkün olmadığı gibi, bu iki yolun siyaseten de -en azından değişim isteyenler için- akılcı olmadığı ortadadır!
Hele ki güç kazanmış siyaset, liyakat karşısında kayırmacılığın, seviye karşısında vasatlığın hatta düşüklüğün, yetişmişlik karşında diplomasızlığın, anayasa karşısında hukuksuzluğun, kendini bilme karşısında hadsizliğin, hakikat ve dürüstlük karşısında yalan, dolan ve talanın bayrak taşıyanı olmuşken…
Son 21 yılın ayazında ciğerleri hasar görmüş insana maraton koşturamazsınız!
Önce tedavi şart! Ne kadar olabilirse…
Nasıl olacak? Akıl, bilim, liyakat ve sabırdan başka yolu en azından ben bilmiyorum.
Son bir söz de “o insana” edelim. Aslında “beşer” desek daha iyi ya, konuyu dağıtmayayım.
Maç kazanmış ergen taraftar çizgisinde sosyal medyada yaptığın paylaşımları gördük, sarf ettiğin sözleri işittik. Ne diyeyim? Sana da kızamıyorum pek. Çünkü “imam yellenirse…” cemaatin ne yaptığı malûmken imamın ortalığı pislettiği bir ortamda cemaatin yapabileceği en zararsız şeydir yaptığın…
Şimdilik…
Hayatından feragat etmenin, emeğinin altında kazanca şükretmenin, yukarıda anlattığım piramidin en altında eziliyor olmanın “vatanseverlik” hatta “erdem”, siyasi lidere, tarikat şeyhine tapınmanın, kaderciliğin “Müslümanlık” olduğunu bellettiler sana ama…
Bundan böyle herhangi bir şeyden şikâyet etme olur mu?
Çünkü şarkıda dendiği gibi:
“Kader diyemezsin, sen kendin ettin!”