Sarayında durmadan yemek verirdi padişah
Yer içerdi beleşçiler, neşe daim, pür iştah!
Namaz vakti geldiğinde hepsi geçtiler camiye,
Padişah imam oldu başladı ilk tekbire.
Farzın tam ortasında yaklaştı mı bir hırsız
Padişahın cebinden çekip aşırdı arsız
Padişah yüksek sesle ayete devam etti;
“Kul ya eyyühel kâfurun…;
Arka cebimdeki kalp değil halis altındır,
Yerine koy hemen onu, başın gövdenden ayrılır!”
Hırsız hemen yapıştırır cevabı;
“Padişahım senden çalmak şereftir hem de çoktur sevabı.
Saraylar, sırça köşkler, yatlar, katlar hep senin
Bana sakın hırsız deme, inan bu laf çok çirkin!”
Padişah yüksek sesle okur; “Kulfuvallahi ehat!”
Hırsız der “ Bir keseden ne çıkar sinirlenme ol rahat!”
Kıraat eder padişah; ”Allahussamet lem yelut velem yulet!”
Hırsız cevap verir; ”Kesenin sahibi sen değil millet;
Hisseme düşenden bu az, bana deme yavuz hırsız
Sen aldıklarını geri ver, biz cezaya razıyız.
Hem, namazda konuşulmaz rekâtlar fâsık olur
Men Dakka işte budur, senden çalmak çok hoştur!..”
Padişah bağlar; “Velemyekunle HÛ Kuvuffen Ehad!”
Hırsız; “Helaldir çaldığım, sen durmadan ye saç, yat!”…
19.8.2015