Şair denince aklınıza ne gelir! 

Y. Kadri Karaosmanoğlu; 
Şair tabiat gibidir. Kendisinde gizlenmiş güzellik hazinesini ancak onu keşfetmesini bilenler verir" diyerek etki alanını tarif ediyor. Tabi bunlar da evre evredir.

Şairlik bize göre 3 devredir;
Gördüklerini yazarsın,
Yazdıklarını yaşarsın,
Yaşadıklarını yazarsın.

İlk etapta sözlerinin çok güçlü olduğunu düşünerek hoyratça yazarsın.
Sözlerin nereye vardığını,
Sözlerin ne anlam ifade ettiğini bilmeden yazarsın.
Ta ki olaylar seni etkisi altına alana kadar.
Goethe de buna benzer bir ironi yapıyor; 
Yeni şairler; mürekkeplerine çok su karıştırıyorlar.” 

Bu devrede yazdıkların 5-10 yıl sonra bir ara gözüne takılır.
Neler yazdığın gözlerinin önüne gelir.
Adeta seni dehşette bırakacak ifadelere rastlarsın.
Mesela ayrılığı ne kadar çok kullandığını görürsün.
Hem de ne kullanış.
Anlıyorsun ki bir ayrılığın gelmesi seni korkutmaya başlar.
Tabi korkunun ecele faydası yoktur.

Ayrılık gelip kapına dayanır.
3 yıl 5 yıl artık ne kadar sürerse.
Ve bu devrede yaşadıklarını en acı ifadelerle kaleme dökersin.
Ya da sürekli evlilik hayalleri içinde yüzersin.
Gün gelir seni kolundan tutar doğruca bir nikâh masasının başına götürür.

Peki, şairlerin söyledikleri doğru mudur? 
Pliny  “Şairlerin yalan söylemek için ehliyetleri vardır” diyor.
Şairliğin sevabı ve günahı var mıdır?
Şairliğin kime ne faydası var ki diye soracak olsak M. Emin Yurdakul taaa öte yandan sesleniyor;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet; sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”

Peki, şiirin etkisi, şairlerin hatası sevabı ne olacak!
Gelin en iyisi bunu Kur’an ve hadislere bakıp karar verelim.

Şuara suresi 224 ila 226. Ayette; 
Şairler ise; gerçekten onlara azgın-sapıklar uyar. Görmez misin şairler, her vadide, sözcüklerin ve hayallerin peşinde şaşkın şaşkın dolaşırlar. Hem de yapmadıkları ve yapmayacakları şeyleri söylerler.” 

Doğru mu El hak tabi ki doğru.
Hem de 1. devrenin izlerini üzerimizde taşıyarak yazıyoruz.
Hani demiştik ya Hoyrat, hoyrat.
Bu ayete göre de şair olunmaz işin doğrusu.
Ardımızda bir sürü azgın ve sapık olarak terennüm etmek doğru olmasa gerek.
Hatta bu ayet nazil olduktan sonra bazı şair sahabiler ağlayarak Hz. Peygamber’e gelmişler. Bir daha şiir okumayacaklarını ifade etmişlerdi. 

Ancak;
iman edip salih ameller işleyenler, Allah'ı çok çok zikredenler ve herhangi bir zulme maruz kaldıklarında şiirleriyle haklarını savunanlar bu hükmün dışındadır. Zulmedenler ise, nasıl her şeyi değiştirecek bir inkılap ile sarsılıp devrileceklerini yakında bileceklerdir.” Ayeti inince rahatlamışlardır. (Şuara 227 )

Aslında bu ayet sahabenin şiir ile bundan sonra yapacakları cihatlarını onaylayan bir anlam içeriyordu. 

Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) yine bir hadisinde buyurdular ki:
"Şiirde hikmet vardır"

Bu kadar dökündükten sonra bazı arkadaşlar hangi devrede olduğumu da soruyorlar.

Onlara cevabım;
Ben 3. devreyi yaşıyorum..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.