Ülkemde öyle hızlı bir akış var ki,
İnsan hangisini kaleme alacağını şaşırıyor.
Olayları dinlenmeye bıraktık. Ancak bugüne fırsat bulabildik.
Otel yangınıyla birlikte kusurlu hadiselerin üstüne bir yenisi daha eklenerek yürekler tutuştu.
Tren raydan çıkmış diyemiyoruz.
Artık raylar bozulmuş güzel ülkemde.
Hangi alana bakarsanız bakın,
Bir olumsuzluk, bir umutsuzluk fışkırıyor.
Ekonomisiyle, hukukuyla, eğitimiyle, tarımıyla bir batakhaneye dönüşmüş adeta.
…
Devir bu devir.
Biz yapınca her şey olur diyorlar.
Kurt suyun başına oturmuş
Aşağıda yer alan kuzuya sesleniyor.
Suyumu bulandırıyorsun kuzu kardeş,
Ama ben aşağıdayım,
Olsun fark etmez ben seni yemeyi kafama koymuşum bir kez.
Geçmişler beyaz camın arkasına, İktidar da kafasına koyduğu şeyleri bir bir yapıyor.
Yaradan bunların hatalarını eksikliklerini bir bir yüzlerine vuruyor ama bunlar bir şey anlamıyor. Kendilerine bir ders çıkarmıyorlar.
…
Bolu otel yangınında yürekler yandı.
Ancak ateşin düştüğü yeri yaktığını,
Vicdansızların ise içinin sızlamadığını bir kez daha ortaya koydu.
Önlerinde viran olmuş hayatlar var iken hala kayak yapan insanları da görmüş olduk.
Yangında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, yaralılara şifa ve yakınlarına da sabrı celiller diliyoruz.
…
Otelin yapılışı bir defa baştan hatalı. Orman arazisi işgal edilerek yapılmış bir otel.
Mimari projesine uygunluğu yok, alan büyütme de mevcut.
Turizm Bakanlığı’nın denetimi alanında ve kapısında da OBERJ yazılı. (Oberj: Belediye sınırları dışında olup kırsal yörelere yapılan gezilerde konaklanan işletmedir)
…
Burada yetkili merci de tabi ki Turizm Bakanlığı oluyor. Yetki onlarda. Karar onlarda.
Belediyelere ait Yangın Yönetmeliği 2012 yılında değişikliğe uğramış.
Yönetmeliğin 6. Maddesinin 4. Fıkrası:
“Projeler; ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra, ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır” maddesi,
“Projeler; ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır.” Şeklinde değiştiriliyor.
Turizm Bakanı, bu değişiklikten haberi yokmuş gibi tecahül-i arif yapıyor.
“Yangında belediyenin onayı ve denetimi var” cümlesini sarf ederek, olayı belediyenin üzerine yıkmaya çalışıyor. Üstüne üstlük Belediye Başkan yardımcısı ve İtfaiye Müdürü tutuklanıyor.
Olayları dillendiren haber spikerleri gözaltına alınıyor.
Kısacası kendi gözündeki merceği görmek istemeyenler,
Başkalarının gözündeki merteği görmeye çalışıyor.
Belge göster diyorsun, gösteremiyor.
Ortada telef olan 78 can var.
Ama kendi kusurunu görüp de istifa eden bir tane adam yok.
Vicdan yok,
İnsaf yok,
Akıl ve izan yok..
Gerçi bunlarda istifa müessesesi de yok.
Görevden azledilme işlemi yürürlükte.
Şu anda sanki hukukun iflası sergileniyor.
Bu milleti ve canlarını hiçe sayan bir düşünceyi bürünüp gidiyorlar.
Hakikatlerin bir gün suyun yüzüne çıkma gibi bir özelliğini de göz ardı ediyorlar.
Yangın çıkan otel de hatalar zinciri arka arkaya dizilmiş.
Tahliye çıkışları yeterli değil,
Işıklı yönlendirme levhaları yok,
Binadaki acil aydınlatma yok,
Elektrik tesisatları uygun değil,
Söndürme gereçleri talimatlara uygun değil,
Algılama sistemleri ve yangın algılama dedektörleri yok,
Duman kontrolü ve yağmurlama sistemi yok,
Yangın merdiveni yok,
Yangın alarm sistemi yok.
Binanın etrafında yangına müdahale ekipmanı yok.
Yok oğlu yok…
Bu yokluklara onay veren de Turizm Bakanlığının yetki verdiği bir şirket.
Eskilerin de şöyle bir sözü var;
“İnkâr yiğidin kalesidir”
Şimdi sözüm ona bu yiğitler de her şeyi inkâra yelteniyorlar.
Şimdi burada olacakları da söyleyelim.
Olayın üzerinden on günü aşkın zaman geçmiş kimseden çıt yok.
Olay zamana yayılacak ve belki de ortada hiçbir suçlu kalmayacak.
Geçmişteki örnekler maalesef kamuoyunu bu şekilde düşünmeye yöneltiyor.
Yıllar öncesine gidilerek, insanların eski konuşmalarını ve twetlerini alarak onları yargılama yoluna mı gidiyoruz?.. İkinci olarak da delilleri yok ederek başkalarını suçlama yollarını mı tercih ediyoruz?
Örnek mi dersiniz;
Ayşe Barım, menajerlik şikâyetiyle gözaltına alınıyor,
Bundan 12 yıl önceki mesajları yüzünden tutuklanıyor. Dedik ya kurt misali.
Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret davasıyla gözaltına alınıyor,
Bundan 5 yıl önce attığı twetler nedeniyle tutuklanıyor.
Ankara’nın göbeğinde göz göre göre katledilen Sinan Ateş davasında 22 suçlu hakkında
takipsizlik kararı çıkıyor. Deliller karartılıyor diye feryad ediyor ailesi..
Doğu Anadolu depreminde binaların yapılışında kusurlu olanların hepsi de berat ediyor.
Akabinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz“ diyen teğmenler ordudan ihraç ediliyor.
Acaba bu ihracı yapanlar kimin askeri! diye insanlar sormaktan kendini alamıyor.
Burada şunu hatırlatmak istiyoruz.
“Ne ekerseniz onu biçersiniz”
Saddam yakalanıp mahkemeye çıkartıldığında hakimlerin verdiği karara itiraz ederek;
“Ben Adil yargı istiyorum, sizin bu kararınızı tanımıyorum” demiş,
Hakim de Saddam’a;
“Sayın Saddam bunlar sizin yaptığınız kanunlar” diye cevap vermişti..
Bilmem anlatabildik mi?