22 senede kim kimin gölgesinde ve sayesinde gidiyor bir bakalım.

AKP kurulduğunda, “Milli görüş gömleğini çıkarttım” açıklamasıyla bir partiyi bölen parti konumunda değil miydi. % 34 ile Doğu ve Güneydoğu’daki seçim barajı nedeniyle tek başına iktidara geldi. Çözüm süreci nedeniyle Güneydoğu’dan aldığı milletvekili sayısı ile bir daha seçimi kazandı. Ve dini siyasete alet ederek de bir süre daha iktidarını korudu. Piyasada, basın ve medyada kim sivrildiyse onları da yanına aldı.

Sırayla örneklersek D.P.'den Süleyman Soylu, Has Parti'den Numan Kurtulmuş, BBP.'nden Yalcın Topçu akabinde Mustafa Destici, DSP, Hüdapar ve esas büyük desteğiyle Devlet Bahçeli ittifak halinde iktidarın desteğindeler.

Şimdi şu anda cemaatlerin neredeyse tamamı da AKP’nin içerisinde.

Demokratik hukuk devleti’nde siyasi partiler, cumhuriyetin ve demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Son günlerde, seçim arifesinde yıldızı parlayan Yeniden Refah Partisi’nin ve kendisini yalnızlığa mahkum eden İYİ Parti'nin ise asıl güçlerini görmek / gösterebilmek için, seçimlere kendi amblemleri ile katılmalarından başka normal bir şey düşünülemez.

Dünyaya bakıyorum, koca ABD’de ülkenin kaderi 80 yaşlarını aşmış, vücut melekeleri zil çalıyor gibi iki pin pon ihtiyara kalmış. 22 senede yorgunluk ve bıkkınlık emareleri tavan yapmış. Ekonomileri S.O.S veriyor.

Bizde de siyasete hâkimlerin yaşları orta yaş bile değil, ülke siyaseti genelinde ihtiyarların elinde.

Bunları da nazara alarak, (partilisi veya taraftarı dahi olmayışıma rağmen) "şu Yeniden Refah Partisi gibi partilerin ve Fatih Bey gibi genç liderlerin önü açılmalı; genç bir siyasi neslin saygıya da dayalı rekabetlerinde daha güzel günler hedeflenmelidir" diye düşünüyorum.

Ben yoksam tufan” mantığıyla yaklaşmak bencillik, hatta egoistliktir. Hele ki vatanını sevmemek bu aldığımız havaya, yediğimiz ekmeğe nankörlüktür. Vatanına ve Milletine en büyük haksızlıktır.

Siz de bir düşünün, sivrilen sürgün yenilirse, o ağaç büyümez ve keçilere sadece bir günlük lokma olur.

Barajı aşardı aşamazdı” ya da “oyum boşa gider” düşünceleri ile inandığınız yere oy vermeyip sığındığınız yere oy verirseniz, seçimde özgür oyunuzu değil, iki inanmadığınız partiye tercihinizi kullanmış olursunuz. Hatta ve aslında siz "kullanılmış" olursunuz.

Bakın ki siyasi mezarlığa, “dürüst ve namuslu” bilinip de “oyum boşa gider” diyerek oy verilmeyen niceleri var; Osman Bölükbaşı, Ferruh Bozbeyli ve Muhsin Yazıcıoğlu gibileri bir düşünün.

Sağlıkla kalın ve Türkiye kazansın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.