1919'da Samsun'a çıkmıştı Mustafa Kemal.. Bu cümleyi belki 1 milyon defa duymuşuzdur. O kadar da kanıksamışız ki; her duyduğumuzda adeta ruhumuz okşanıyor, 'Cumhuriyet'in ilk tohumlarını bir bahar yeliyle birlikte bu coğrafyaya serpiştiriyormuşuz' gibi hissediyoruz kendimizi.. İçimizi samimi bir bahar sıcaklığı kaplıyor, yine sanki bir bahar güneşi ile aydınlanıyoruz...
1 milyon defa duymuşuzdur "Mustafa Kemal 1919'da Samsun'a çıkmıştı.."
Ama Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasından sonra Samsun Kavak Yolunda 12 Rum tarafından Mustafa Kemal 'in konvoyuna pusu kurulduğunu, çıkan çatışmada konvoydan 3 kişinin öldüğünü, Mustafa Kemal'in önlem alarak konvoyu 2 kilometre geriden takip ediyor olması ile hayatının kurtulmuş olduğunu duymamışızdır.
Bu suikast sonrasında 1919-1921 yılları arasında Çardaklı Boğazı 'nda Dersim'li bir Kürt grubun Koçgiri Ayaklanması adını alacak olan suikast planının önceden haber alınması ve etkisiz hale getirilmesi ile birlikte Mustafa Kemal 'in hayatının ikinci kez kurtulmuş olduğunu duymamışızdır.
Mustafa Kemal'in başkanı olduğu Temsil Heyeti olarak, Ankara'ya gelmeden önce İstanbul'dan gelen yabancı uyruklu bir kadının Ankara Garı'ndaki şüpheli davranışları sonucu yakalanarak sorgulanması ile birlikte bir suikast planının ortaya çıkarılmış olduğunu duymamışızdır.
İngiliz ve dönemin İstanbul'lu işbirlikçilerinin Temsil Heyetinin Ankara'ya gelmeden öncesinde birlikte hazırladıkları, Temsil Heyetinin Başkanı Mustafa Kemal'i hedef alan suikastı Ankara Merkez Komutanı Aldülkadir Bey'in önlediğini duymamışızdır.
Yine Temsil Heyeti Ankara 'da iken İngilizlerce gönderilen 3 Rum'un tren istasyonunda hareketlerinden şüphelenilerek, yakalanıp sorgulanmalarında Mustafa Kemal'i öldürmeye geldiklerini itiraf ettiklerini, sorgulama sırasında Komutan Nuri Bey'in 'Mustafa Kemal'i öldürmeye geldik' diyen Rum'u bir yumrukta öldürmesini duymamışızdır.
İngilizlerin tasmalısı olan ve en iyi casuslarından olana Hintli Mustafa Sagir'in Afgan Temsilcisi ünvanıyla ülkemize gelip, Mustafa Kemal'in huzuruna kadar çıkmasını ki Teşkilatı Mahsusa'nın, Sagir'in gizli yazışmalarının hepsini çözmesiyle yine bir suikast planının ortaya çıkarılmasını, bununla birlikte de Mustafa Sagir'in tutuklanarak idam edildiğini duymamışızdır.
Çerkez Ethem'in düzenli orduya katılmak istememesi ile birlikte ortaya çıkan gerginliğin sonrasında Çerkez Ethem'in Mustafa Kemal'i öldürmeye gitmesini, alınmış olan sıkı güvenlik önlemlerinden dolayı bu düşüncesinden vazgeçmiş olduğunu duymamışızdır.
Yine Çerkez Ethem'in adamlarının Ankara 'da Türkiye Büyük Millet Meclisi yolunda Mustafa Kemal'i öldürmek için pusu kurmuş olmalarına rağmen şükür ki beceremediklerini duymamışızdır.
1926 yılında gerçekleşen ve İttihatçıların karıştığı İzmir Suikastı girişiminin yine şükür ki sonuçsuz kaldığını duymamışızdır.
Teşkilatı Mahsusa Fedaisi Hacı Sami'nin Atina 'daki Çerkez Komitası tarafındın Mustafa Kemal'i öldürmesi için tutulduğunu, amacını gerçekleştirmek için Kuşadası'na çıkan Hacı Sami'nin Yörüklere sataşması ile birlikte jandarma ile girdiği çatışmada öldürüldüğünü duymamışızdır.
Esnaf Odası Başkanı ve Kayıkçı Ali Osman'ın, Osmanlıyı yeniden kurmak için Mustafa Kemal'i öldürmeye planladıklarını, durumun ortaya çıkması ile birlikte tutuklandıklarını duymamışızdır.
Mustafa Kemal'in korumalarından Topal Osman'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Mustafa Kemal'e karşı çıkan 2. grup lideri olan Ali Şükrü'yü öldürmesinden sonra bu olayla suçlanması ile birlikte de 10 adamıyla Mustafa Kemal'in köşküne saldırmasını ve Mustafa Kemal'in önceden haberi olduğu bu saldırı sonrası çıkan çatışmada da 10 adamı ile birlikte öldürüldüklerini duymamışızdır.
Bir Giritlinin İzmir'de iken köşke çıkıp Mustafa Kemal ile görüşmek istediğini, görüşme başlamadan da elindeki el bombasını kullandığını, bu saldırıda Latife Hanım'ın yaralandığını, Mustafa Kemal'e herhangi bir şey olmadığını duymamışızdır.
Sovyet Hükümeti destekli Komünist bir Ermeni Çetesinin Beyoğlu'nda bir oteli ziyaret edeceğini öğrendikleri Mustafa Kemal'i öldürmek için O'na bir suikast hazırladıklarını, suikast planının polis tarafından öğrenildiğini ve çıkan çatışmada da 3 Ermeni'nin öldürüldüğünü duymamışızdır.
Yunanistan'daki Ermeni Komitacıların 2 suikastçıyı Ankara'ya gönderildiklerini, suikastçılardan Mercan Manukyan'ın trende giderken Musa adındaki bir Türk'le sohbet ederken boşboğaz davranıp üstü kapalı plandan bahsetmesi sonucu tutuklandığını duymamışızdır.
Osmanlı Şehzadelerinden Abdülaziz'in yeğeni Prens Sami'nin Osmanlıyı yeniden kurmak için İngiliz ve Fransızlarla ortak hazırladıkları planı yine şükür ki uygulayamadıklarını duymamışızdır.
Avusturya İstihbaratının kayıtlarında yer aldığı şekli ile 1933 yılında 2 Türk ve 2 Ermeni 'nin öncelikle Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ı, ardından da O'nun cenazesinde Mustafa Kemal'i öldürmeyi planladıklarını duymamışızdır.
Duyduk duymadık demeyin... Ben yazdım duydunuz... Duyanlar duymayanları bilgilendirsinler... Bilgilendirsinler ki; kargaları kovalayan çocuğun, büyüyünce kargalar tarafından çok kovalandığını herkes bilsin...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çok zor şartlar altında, büyük fedakarlıklarla ve yine çok zorlu mücadelelerin sonunda kurulmuştur, bunu da bilsinler. Bu kuruluş hikayesinin en önemli aktörü de tabi ki; Mustafa Kemal Atatürk’tür, bunu da bilsinler.
Geçmişte, dış düşmanlar ile birlikte her zaman olduğu gibi işbirlikçiler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunu engellemek için ellerinden geleni artlarına bırakmamışlardır. Bu hasta düşüncelerini gerçekleştirmek için en önemli yöntemlerinden biri de Mustafa kemal’e suikastlar düzenlemek olmuştur.
'Mustafa Kemal'i öldürmek' gibi bir düşün peşine düşenler dün vardılar, ne yazık ki bugün de varlar. Geçmişte kurmuş oldukları bu düş her zaman onların kabusuna dönüşmüştür. Dünü bilsinler ki bugün hakkında da bir düşünceleri oluşsun; unutmasınlar ki Mustafa Kemal'i öldürmek düşleri bugün de onların kabusu olacaktır.
İzmir Suikastı'ndan sonra 18 Haziran 1926'da Mustafa Kemal Paşa suikast girişimi hakkında Anadolu Ajansı’na verdiği demeci şu cümleyle bitiriyor: 'Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır..'
Ben kendi adıma ölmüş bir adamı, ona körü körüne bağlı olarak değil de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş hikayesini alnının akıyla, beyninin ve gönlünün büyüklüğü ile yazmış olan Mustafa Kemal Atatürk'e davasına inanmış olmakla birlikte içimden gelen sese kulak vermemle birlikte kan bağım olduğunu hissettiğim için yaşatmaya ant içiyorum...
Mustafa Kemal'i bugün de öldürme derdinde olanların yazıyı okuduklarında kimlerin geçmişte Mustafa Kemal'i öldürmek istediklerini iyice hafızalarına kazımalarını rica ediyorum. 'Bana düşünceni söyle sana kim olduğunu söyleyeyim' gibi bir kıssayı literatüre kattırmayın bana beyler!..
Şunu bilin ki; ateş olsanız düştüğünüz yeri yakarsınız ve de vız gelir tırıs gidersiniz...
Unutmayın; nasıl bir düş görürseniz görün, nasıl bir suikast gerçekleştirirseniz gerçekleştirin, Mustafa Kemal'i öldürmek dün olduğu gibi bugün de kabusunuza dönüşecektir...
Çünkü; Mustafa Kemal de Mustafa Kemaller de ölmez...
Mustafa Kemal ete kemiğe bürünmüş bir bedenden ziyade bir duygudur, bir düşüncedir, bir idealdir...
Duyguya, düşünceye, ideale kurşun işlemez gülüm...
Ne mutlu ki; duyguyu, düşünceyi, ideali öldürecek bir silah da icat edilmedi henüz...
Sizler, 'Mustafa Kemal'i öldürmek' düşünüzün peşinde, kendi kin ve nefret denizinizde ve de korkunç bir kabusun içinde boğulacaksınız...
Mustafa Kemal sevdalılarının sizlerle uğraşacak zamanları yok. Her zaman olduğu gibi onlar; bu ülkeyi sevmekle ve Mustafa Kemal'in çağdaşlaşma idealini gerçekleştirmekle meşguller...
Özgürlükleri kısıtlamaktan ziyade yeni özgürlükler yaratmakla meşguller...
Öldürmekten ziyade yaşatmayı düşünmekle meşguller...
Onların tek derdi; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve kurucusu Mustafa Kemal'i yaşatmak...
Onlar ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve kurucusu Mustafa Kemal'i yaşatmakla meşguller...
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti...
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk...