Bu ülkede yumuşama ve normalleşme hiçbir zaman olmayacaktır.
Zira iktidarı içinde bulunduğu günahlar rahat bırakmayacaktır.
Onların haksız yere edindiği mallar,
Bu ülkeye verdiği zararlar,
Bilerek işlediği günahlar onlara huzur vermeyecektir.
Hele TÜİK vasıtasıyla milyonlarca emeklinin ücretlerini hiç etmeleri affedilir gibi değil.
Muhalefet de dahil herkesin kendilerine uymalarını isteyecektir.
Bu nedenle de iktidar, bunları işaret eden ne varsa onları ortadan kaldırmak isteyecektir.
Delil olabilecek ne varsa hepsini yok etmek isteyecektir.
Tıpkı Firavun’un Hz. Musa’nın gelişini engellemek için doğan bütün çocukları öldürttüğü gibi.
Ama Firavun’un ve günahkarların unuttuğu bir şey var.
Bu hesabı soracak olan Allah, onlara kendi elleriyle Musa’larını yetiştirtecektir. 

...

İktidar bu haliyle Osmanlı sultanları gibi davranıyor. Bunların en önde geleni de IV. Murat.
Hani IV. Murat bir yandan içki içiyor, diğer yandan da içkinin içilmesini yasaklıyor ya! 
Bu günlere atfedilen  “Osmanlı’nın yasağı üç gün sürer" gibi bir deyim peydahlanmış.
Bu deyime nazire olarak Ak partinin de aldığı tasarruf tedbirleri üç günden fazla sürmedi. Herkes halkın uyacağı tedbirler çıkarıyor ama kabinenin içinden bu tedbirleri ıslayıp kazıyan bir bakan yok.
Bırakın bakanlığı bir kuruluş yok. TFF bile Avrupa şampiyonasına 613 kişi götürüyor. En kabadayı ülkenin götürdüğü en fazla 5 kişi. Bir Allah’ın kulu da çıkıp bu neyin nesidir diye sormuyor. 

İçki konusunda diğer bir isim II. Selim’di. Lakabı “Sarhoş" olarak geçiyordu. (İlber Oltaylı)
Kanunî Sultan Süleyman zamanında Müslümanların ekseriyette bulundukları mahallelerde gayrimüslimlerin meyhane açması yasaklanmış; Sultan II. Selim zamanında buna tekrar izin verilmişti. Nitekim gayrimüslimlerin meyhanelerinden ve içki satışlarından vergi alındığı da gizli bir bilgi değildir. İşin aslından habersiz bazıları, bunu padişahlardan ilkinin dindarlığına, diğerinin de şaraba düşkünlüğüne bağlamışlar; hatta kendisine "Sarhoş Selim" demişlerdir. 

Eskiler şöyle der;  “Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur.” 
İktidar da hep aynı şeyleri söyleyip duruyor. 
Ama icraata geçirdikleri bir şey yok.
Tasarruf tedbirleri hep lafta kaldı.
Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tasarruf tedbirleri kapsamında Bakanların arabalarının kapsam dışı tutulduğunu söylüyor.
Ayrıca 3-4 yerden maaş alanlara da bir kılıf hazırlamış.
İki-üç maaş iki üç ayrı görevin karşılığıdır.
Vay be, ne kadar marifetli insanlarmış.
Adamlar uyku uyumadan 3, 4 yerde görev alıp görev aşkıyla yanıyorlar.
Ekonomiyi iflas ettiren bu çalışkan insanlara bizim söyleyecek bir sözümüz yok. 
Lakin, Halk dilinde kendi verdiği sözü tutmayanlara “Kaypak" denir.
Kendi gözlerindeki merceği görmeyenler halkın gözündeki merteği görüveriyor.
Bunların uygulamalarına da “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" denir.
Bütün uygulamalar halkın üzerinde oynanıyor.

Bütün piyasada her şeye zam var ama emekli aylıklarına yok.
Emekliler ve halka her şeyden yoksun kalacak ama ekabirlerin ruhu sıkıntıyı duymayacak.
"İtibardan tasarruf olmaz" deyip işi zıvanadan çıkardılar. Halkı yoksulluğun pençesine attılar.
Siz kimsiniz ki itibardan tasarruf etmiyorsunuz.
Hz. Peygamber bile sizinkinin zerresi kadar israf etmedi.
Allah’a ibadet için alacağın abdest için, derenin kenarında bile olsan suyu tasarruflu kullan diyen bir peygambere bayrak açmışlar. Kendilerine de "Müslüman" diyorlar.
Müslümanlık laf ile olmuyor, inandığın dini yaşamakla oluyor.
...

Bunların gözleri gerçekleri görmüyor,
Kulakları da duymuyor.
İbni Haldun,
"Bir devlette tek adam iktidarının nimet ve refah araçlarını tükettiğini ve bunun ihtiyarlık çağının alameti olduğunu ifade eder.
Böyle zamanlarda israf artar, maaşlar yetmez, devlet hazinesi giderleri karşılamaz ve açık verir.
Bir devletin yıkılmaya başladığının en önemli alameti ise vergilerin, devlet harcamalarını karşılayamamasıdır. Devlet açığı kapatmak için çeşitli isimlerde yeni vergiler koyar veya vergi oranlarını artırır. Fakat lüks ve israf azaltılamaz. Ve masraflar artmaya devam eder.
Zulüm, angarya, israf ve lüksün yaygınlaşması medeniyetlerin çöküşüne sebep olur
." 

Şimdi bu iktidar İbni Haldun’un dediği hakikatleri bu insanlara yaşatıyor mu yaşatmıyor mu?
Eğer bunları yaşıyorsanız şunu da iyi bilin ki bu iktidar hiçbir şeyi düzeltemez.
Yani anlayacağınız, mevcut iktidar gitmeden bu halinizden kurtulamazsınız. 
Olağan yapılan iyi şeyleri kendine mal edip,
Bütün olumsuzlukları muhalefetin üstüne yıkmaya çalışan bir iktidar ile,
Bütün bu kandırmacalara inanıp inandığı dini yaşamayan bir toplam ile karşı karşıyayız.
Herkes aklını başına devşirip ona göre düşünsün biraz.. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.