Ankara’da hava sıcak, gündem de sıcak.
 
Bakanlar Kurulu’ndaki değişikliğin bir sonucu olarak değerlendirilen, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in emekliye ayrılması, Yüksek Askeri Şura toplantısında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetiminin yeniden yapılandırılması, Akıncı Üssü davasının başlamasıyla birlikte ayrıntıların ortaya çıkması, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesinin perdesini aralayan açıklamalar, birbiriyle çelişen bilgiler ile çeşitli iddialar ve yorumlar.
 
Madde başlıklarını mercek altına almaya gelince;   
 
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kaydırılması, daha önce ona bağlı olarak çalışan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in görevden ayrılmasını getirdi. Görmez’in, veda konuşmasındaki sitemler, öğütler ve uyarılar çeşitli şekillerde yorumlanırken, emekliye ayrılma nedenine ilişkin iddialar da birbirini izledi.

Yüksek Askeri Şura, Orgeneral Hulusi Akar’ı yerinde tutup üç kuvvet komutanını emekliye sevk etti. Bunların yerlerine yapılan atamada, 2 kuvvet komutanlığında  kıdem esasına uygun davranılırken, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ise deyim yerindeyse balyoz indirildi. Aralarında Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele’nin de olduğu kıdemli 4 komutan beklerken, daha az kıdemi olan beşinci sıradaki Koramiral Adnan Özbal, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi. FETÖ yapılanmasına en çok direnen kuvvet komutanlığı olarak gösterilen Deniz Kuvvetleri’ne ilişkin uygulama herkesi şaşırttı.
***
Hoş ‘Deniz’ konusunda sayın Erdoğan’ın icraatlarına alışığız biz bilenler. Deniz Baykal’ın ikna ettiği CHP’nin desteğiyle yasağı kaldırılıp milletvekili seçilen Erdoğan’ın, karşılığında Baykal’a vaat edilen ‘uluslararası’ sözü tutmadığından söz edilir hep.. Ancak, iki taraf da bu iddialarla ilgili açıklama yapmaz nedense. Söz Deniz’den açılmışken, Deniz Baykal’ın “Adalet Yürüyüşü”nden bu yana sesinin duyulmamasını merak ettiğimi belirterek bu konuyu kapatıyorum.        
***
Akıncı üssü davası ve 15 Temmuz darbe girişimi gecesinin perde arkasına ilişkin o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki, onları anlatmaya ciltler yetmez. O nedenle bu konuya girmeyeceğim. 
***
Geçen haftayı özetlerken, Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi'nde, soyadının Malbora olduğuna inanmadığım, sarıklı seyyar satıcı Mehmet isimli kişinin Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Heykeli’ne tahra ile saldırmasını atlayamazdım elbet. Öncelikle, bu cahil eylemciye güvenlik güçlerinin nazik davranışı dikkatimizi çekti. Bir de, her  defasında bu tiplerin ’meczup’ denilerek suçlarının hafifletilmeye çalışılması..

Atatürk evlerine, büstlerine, heykellerine, ilkelerine saldırı hep olageldi. Karşılığında tepki de korkmadan, çekinmeden verildi.
1966 yılında İzmir’de bir gericinin Atatürk heykeline saldırması devrimcilerin tepkisine neden olmuş; İzmir, Ankara, İstanbul’da bulunan Atatürk heykelleri önünde  “Atatürk’e bağlılık nöbeti” başlamıştı. Ankara’daki ilk nöbeti, Mahir Çayan’ın başkanlığındaki "SBF Fikir Kulübü" tutmuş, heykel önünde yapılan basın açıklamasında ise şu görüşlere yer verilmişti;
“Büyük kurta­rıcı Atatürk’ün büstüne saldıran, yeşil bayrak isteyen gerici, korkunç zihniyet AP döneminde tekrar hortladı. (…) Çirkin politikacı, yurtsevmez politikacı yıllardır Atatürk ilkelerine dil uzatmış, karşı çıkmıştır. Ve yıllardır bu yurt­sevmezlere dur diyen çıkmamıştır. Ve nihayet bu korkunç düşünce, ilerici güçlerin potansiyeli olan yüce Ata’nın büstüne saldırmıştır. Biz, bu çirkin saldırılara araç olan uyutulmuş zaval­lı kişilere değil, bu anlayışın bilinçli, çıkarcı sözcülerine sesleniyoruz. Kuv­vetini Atatürk devrimlerinden alan bir gençlik örgütü olarak biz, SBF Fikir Kulübü, tüm bu yurtsevmez hareketin karşısında sonuna dek direneceğiz ve Ata’nın büstüne kadar uzanmaya cü­ret eden ellerinizi kıracağız..”

Aralarında Deniz Gezmiş, Hüseyin Cevahir, Cihan Alptekin’in de bulunduğu 24 devrimci genç, 30 Ekim 1968’de Samsun’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. Yürüyüşün ismi, “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” idi.. Başlangıcından itibaren pek çok engelle, saldırıyla karşılaşan yürüyüş 10 Kasım’da Ankara’da Anıtkabir’de sona erdi.
Kamuoyuna, yürüyüşün amacı şu satırlarla açıklandı;
1919’da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış,cumhuriyetin bütün kurumları yozlaştırılmıştır. Bugün Türkiye’miz dünyada ilk antiempe   ryalist ve antikapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemal’e rağmen yabancıların desteklediği karşıdevrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur.”
 
Yürüyüşle ilgili kendisi­ne soru sorulan zamanın başbakanı Süleyman Demirel, tarihe geçecek şu ünlü sözü söylemişti: Yollar yürümekle aşınmaz..” 
***
Yazımı bir başka Süleyman’ın, şair Süleyman Apaydın’ın “Yıkın Heykellerimi” şiiriyle bitirmek istiyorum.
 
Ey milletim
Ben Mustafa Kemal'im
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim
Hala en hakiki mürşit değilse ilim
Kurusun damağım dilim
Özür dilerim


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Özgürlük hala
En yüce değer
Değilse eğer
Prangalı kalsın diyorsanız köleler


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı
Baş tacı edebiliyorsanız 
Sanatın içine tüküren adamı


Unutun tüm dediklerimi 
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Yetmediyse acısı şiddetin savaşın
Anlamı kalmadıysa 
Yurtta sulh dünyada barışın
Eğer varsa ödülü silahlanmayla yarışın


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Özlediyseniz fesi peçeyi
Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi
Hala medet umuyorsanız
Şıhtan şeyhten dervişten
Şifa buluyorsanız
Muskadan üfürükçüden


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Eşit olmasın diyorsanız kadınla erkek
Karaçarşafa girsin diyorsanız
Yobazin gazabından ürkerek
Diyorsanız ki okumasın 
Kadınımız kızımız
Budur bizim alın yazımız


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Fazla geldiyse size
Hürriyet cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız 
Saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız 
Millet olmanın
Kul olun
Ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
RAHAT BIRAKIN BENİ


İyi haftalar.

remzidilan_48@ Hotmail. com
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.