Bir yanda gezici hale gelen deprem, diğer yanda sınırlarımıza dayanan korona virüsü, beri yanda ise giderek tırmanan savaş.
İran’da yaşanan 5.9 büyüklüğündeki son 2 depremde ölen yok. Yaralanan insan sayısı 109..
Söz konusu depremin ülkemizde, yani Van’ın sınır bölgesinde 13 köydeki etkisinin bilançosu ise: 9 ölü, 64 yaralı, 254 konut ve 297 ahır yıkık, 694 yapı ağır hasarlı.
Ne olur, bu mukayese nedeniyle karamsarlığa kapılmayalım.
Baksanıza Türkiye, Dünyanın Güney Yarım Küresi’nin ucunda, Antartika’da Bilim Üssü kuruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, ‘Ülkemiz bu Bilim Üssü sayesinde Antarktika üzerinde söz sahibi 30 ülkeden biri olacak. Vakit Küresel Vizyon Vakti’ diye övünüyor.
Erdoğan, 11.5 milyar lira bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplantı ve seminerler için 5 yıldızlı otellere para akıtmasına ses çıkarmazken, yapılması zorunlu olan 13 bin yeni okul için varlıklı kesime 'pamuk eller cebe’ diyor. Bu amaçla, Beştepe’de akşam yemeğinde ağırladığı konuklarına ‘Okullardan Yarınlara’ Projesini tanıtarak bağış kampanyası başlatması da dikkat çekiyor.
***
Depremle ilgili gerçeklere dikkat çekmeye devam edelim… Türkiye topraklarının yüzde 66'sı, nüfusun da yüzde 71'i deprem bölgelerinde yer alıyor. Son 100 yılda meydana gelen depremlerden 56'sının büyüklüğü 6’nın üzerinde. Depremlerde 80 bini aşkın canımızı kaybetmişiz. Deprem bölgelerinde yenilenmesi gereken milyonu aşkın bina var.
Olsun, dert değil. 8 yıldır Suriye’deyiz, şimdi de Libya’da...
İdlip’te gerginlik tırmanıyor malesef. Art arda telefon görüşmeleri yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile 5 Mart’ta bir araya geleceklerini açıkladı.
Rejim güçlerinin gözlem noktalarından çekilmemesi halinde harekete geçmek için önce Şubat ayı sonunu işaret eden, sonra da ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ diyen Erdoğan askere ‘yürü’ dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait 60’ın üzerinde araçtan oluşan askeri konvoy İdlib'e girdi. ‘Siviller için güvenli bir bölge oluşturma amacı taşıdığı’ belirtilen bu yolculukta, yeni adı Suriye Milli Ordusu (SMO) olan ÖSO güçleri de Türk askerine eşlik ettiği gözlendi.
Böyle olunca Rusya durur mu? Rus savaş uçakları ise, İdlib'in güneyindeki 18 sivil yerleşi yerini (Kefrenbil, Ken Safra, Ihsem beldeleri, Sufuhun, Hazarin, Kefer Nübbül, Kefer Uveyd, İnnib, Bsenkul, Cuzef, Has, Bara, Marhurme, Deyr Sümbül, Binin köyleri ile Halep'in batı kırsalındaki Daret İzze ilçesine ait Kefer Nuran ve Cine köylerini) vurdu.
İdlib'de bu gelişmeler yaşanırken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ile İdlib konusunda yeni bir dizi görüşme hazırlığında olduklarını açıklıyordu. Lavrov, “Hazırlandığımız yeni görüşmelerde, söz konusu bölgenin gerçekten gerilimi azaltma bölgesi olmasını ve bu bölgede teröristlerin hüküm sürmemesini nasıl sağlayacağımız konusunda anlaşmaya varmayı umuyoruz” diyordu.
İdlib'de yaşananları bizzat Erdoğan’ın ‘savaş’ olarak tanımlamasına rağmen, ‘Savaşa karar verme’ yetkisine sahip tek kurum olan TBMM’nin devre dışında tutulması, Suriye hava sahasının uçuşa kapalı olması nedeniyle bölgedeki askeri varlığımızın hava korumasından mahrum bırakılması, iktidar-muhalefet demeden hepimizi endişelendiriyor.
***
Libya’ya gelince...
"Hafter'e karşı kahraman askerlerimiz ve Suriye Milli Ordusu'ndan ekiplerimizle beraber oradayız. Mücadeleyi orada sürdürüyorlar. Tabii birkaç tane şehidimiz var. Birkaç tane şehidimizin karşılığında yüze yakın orada lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak."
Erdoğan’ın İzmir’de yaptığı konuşmadaki bu sözleri muhalefetin yanı sıra sosyal medyada da yaygın şekilde eleştiriliyor. Sosyal medyadaki tepki ve eleştirilerden bazıları şöyle:
Meclisi emir kulu, milletvekili oy yamyamı, savcısı iktidar sopası, yargıcı niyet falcısı, profesörü fetvacı, darbesi örtülü, ordusu kumpaslı, polisi saraylı olan baskıcı düzende duyarlıklar dile getirilemese de, sorulamasa da öfke olarak utanç olarak biriktirilir.
Suriye’de ve Libya’da ne için kimin için savaştığı bilinmeyen ölü canlara “birkaç şehit” demesi hiç hoş değil. Dahası “şehitler tepesinin boş kalmayacağının” müjdelenmesi çok ayıp.
"ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ" DİYEN MHP, NE OLDU?
SUS BAKALIM..
Libya'da ‘tane’ ile sayılan şehitlerimiz Albay Orhan Altınay ile ‘case officer’ Sinan Caferler'dir. Albay Altınay Aydın'da, Sinan Caferler Manisa'da sessizce, yani askeri tören yapılmadan toprağa verildiler.
Albay Altınay ile Caferler, Libya'da gemimize yapılan saldırıda şehit oldular.
***
Dışarıda ‘beka!’ için savaş, içerde: ‘aşısının son testlerinin yapıldığı’ Çin’in Moskova Büyükelçisi tarafından açıklanan korona virüsünün ülkemize girmemesi için savaş, yoksullukla savaş, hukuksuzlukla savaş…
Görünen o ki, önümüzdeki günler birçok olay ve gelişmeye gebe…
Yönetenlerin ‘hırslarının akıllarının önüne geçmemesini’, yönetilenlerin ise bütün bu ‘olup bitenlere duyarsız kalmamasını’ temenni ediyorum.
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com