Türkiye yoğun bir haftaya girdi. Bir yanda TBMM Genel Kurulu’nda başlayan bütçe görüşmeleri ve komisyonda ele alınan yılın son Torba Tasa Teklifi, diğer yanda üç Büyükşehirdeki adaylık düğümünün çözülmeye başlayacağı yerel seçim gelişmeleri.
.
Genel Kuruldaki görüşmelerde tansiyonun zaman zaman tavan yapacağını söylemek için kâhin olmak gerekmez. Zira, muhalefetin eleştirilerinin içeriği de üslubu da çok sert. Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerde bunu gördük. Bakın neler söylüyor muhalefete mensup milletvekilleri 2019 bütçe tasarısıyla ilgili olarak:
‘Bu bütçe halkın değil sarayın bütçesi. Milyonlarca çalışan 1603 lira asgari ücrete mahkûmken sarayda oturanların maaşı yüzde 26 arttı. Sarayın bütçesi 2,8 milyar liraya kadar yükseldi.
.
Ülkemizde ekonomik durgunluk var. Uluslararası ekonomi kuruluşları bırakın ekonominin büyümesini, bundan sonra üretimin olmayacağını öngörüyor.
.
Gelirlerimiz 2013'ten bu yana düşüyor. 2013'te Türkiye'de ortalama milli gelir 12 bin doların üzerindeyken bugün 10 bin doların altına gerileyen bir gelirimiz var. Üretim yapısı ithalata bağımlı. Krediler hızla daralıyor. Bankalar kredi veremez durumdayken şirketler konkordatoya başvuruyor. İşsizlik ciddi oranda arttı. Bu ekonomi kadını, genci, halkı kapsamayan bir düzeni kuruyor. Enflasyon rakamları ise ağır bir tabloyu ortaya koyuyor. 2019 bütçesi içindeki çelişkiler derindir. İktidar bir yandan faiz lobisi diye bağırıyor, öte yendan ağır faiz yükü çıkartıyor.
.
Bu bütçe sadece içeriğiyle değil, tüm süreçleri ve sonuçlarıyla da milli egemenliği, halkı yok sayıyor. Saray tarafından hazırlanıp TBMM’ye sunulan bu bütçeye milletin vekillerinin müdahale imkanı da bulunmuyor. Son Anayasa değişikliğine göre bu bütçe Mecliste reddedilse bile Saray, bir önceki yılın (2018 yılı) bütçesini Yeniden Değerleme Oranı ölçüsünde artırıp 2019 yılı bütçesi olarak yürürlüğe koyabilecek yetkiye sahip.’
***
Meclis Genel Kurulu’nda 12 gün sürecek bütçe görüşmelerinin arasına, halen komisyonda bulunan yılın son Torba Yasa Teklifi de sıkıştırılacak. Bu teklifin, ‘Ekonomide Olağanüstü Hal getirdiği ve ekonomik krize yönelik tedbir alma yetkisini tümüyle Cumhurbaşkanına verdiği’ muhalefet tarafından öne sürülüyor. Teklif, mega projelerden KİT’lere, İller Bankası’ndan belediyelere kadar birçok başlıkta önemli düzenlemeler de içeriyor.
***
Yerel Seçim hazırlıklarında da bu hafta önemli aşama kaydedilmesi bekleniyor. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu-Mansur Yavaş ve Kılıçdaroğlu-Meral Akşener görüşmeleri sonucunda Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı konusu büyük olasılıkla netleşecek. Bu gelişme diğer bazı il ve ilçelerde CHP-İyi Parti işbirliğini daha somut hale getirecek.
.
CHP bir yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayını belirleme çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan kendi adıyının ismini kamuoyuyla paylaşmak için Binali Yıldırım’ın AKP adayı olarak açıklanmasını bekliyor. Ancak bu açıklama Meclisteki Bütçe görüşmelerinin bitmesine bağlı. Zira, Binali Yıldırım, bütçe görüşmelerinin ilk gününde olduğu gibi, 21 Aralık’taki son gününde de Meclis Başkanlık Kürsüsü’ne çıkarak birleşimi yönetecek. Görüşmeler tamamlanıp Meclis yılbaşı tatiline girdiğinde ise Başkanlıktan istifa edecek ve ismi İstanbul adayı olarak açıklanacak.
***
Bu arada, Yeniçağ’dan Ahmet Takan, Cumhur İttifakı’nda olagelen bir konuya parmak basıyor.
“AKP ve MHP tabanlarında mahalli seçimler için devam eden Cumhur İttifakı'na tepki çok büyük. Ankara'da sarayın ve AKP genel merkezinin önünde itirazlarını anlatabilmek için sabahlayan teşkilatlar var. 24 Haziran seçimleri öncesini hatırlayın. Tepede alınan ittifak kararına rağmen, birçok yerde, AKP ve MHP'liler, afiş, bayrak asma ve propaganda yapma yüzünden kapışmışlardı. Kanlı bıçaklı kavgalar etmişlerdi. Mahalli seçimlerin iklimi ve çıkarları milletvekili, seçimlerinden daha da farklı. Erdoğan, bunun sokağa yansımalarının ne olabileceğini de iyi kestiriyor. Tepedeki görüntüyü bozmamak içinde elinden geleni yapıyor. O kararı (AKP aday ve yöneticilerinin MHP adayları hakkında konuşmamaları) bu yüzden aldı. Sokak kapışmalarının önüne geçmek, fiyakayı bozdurmamak için!.."
***
CHP’nin Kasım ayında yaptırdığı anket çalışması ise dikkat çekiyor. Ankette CHP seçmenin yüzde 64’ü parti kimliğini öncelerken, yüzde 28’i ise adaya göre oy verme tercihinde bulunacağını belirtiliyor. Başka bir deyişle CHP tabanı başka bir partinin adayını destekleme eğiliminin en az olduğu taban olarak dikkat çekiyor. Ankete göre, MHP seçmenin yüzde 40’ı oy tercihinde adayın etkili olduğunu söylerken, İYİ Parti seçmenin ise yüzde 46’sı oy verirken adayın belirleyici olduğunu düşünüyor.
***
Haftanın ilk gününe rastlayan ‘Dünya İnsan Hakları Günü’ 1948’den beri birçok ülkede ve Türkiye’de de kutlanıyor.
PEN Yazarlar Derneği “10 Aralık” için bir alfabe hazırlamış. Söz konusu ‘İnsan Hakları Alfabesi’ ni siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim:
‘..Adalet. Barış. Can Güvenliği. Çocukluğunu Yaşama. Demokrasi. Eşitlik. Fırsat Eşitliği. Güvenli Yaşam. Haklarını Bilmek. Irkçılığı Reddetmek. İnsanlık Onuru. Kadın-Erkek Eşitliği. Laiklik. Maddi Manevi Gelişme. Nitelikli Eğitim. Okuma-Yazma Hakkı. Özgürlük. Paylaşım Hakkı. Ruh ve Beden Sağlığı. Sevmek Sevilmek. Şenlik Coşkusu. Temiz Bir Çevre. Umut. Üretim Hakkı. Vicdan ve Vefa Duygusu. Yurttaşlık. Zulme Direnme Hakkı...’
***
Ve son olarak, WhatsApp’tan bana gönderilen bir alıntıyı, virgülüne dokunmadan naklediyorum:
Bu Resmini Defalarca Gördüm
Ama Görmediğim Bir Şey Varmış,
Göremediğim...
Okuduğumda Farkettiğim..
Sakarya Meydan Muharebesi,
Kan Gölüne Dönmüş
Memleketim.
Elde Yok Avuçta Yok.
Ve Gördüm Utandım,
Sen Altı Delinmiş Bir Ayakkabıyla Ayağa Kalkıp
Vatan Toprağını Ayakkabının İçinde Hissedip,
Vatan Derken,
Vatan Halkındır Derken..
Ah Birde Şimdi Bilsen...
Atamın Ayakkabısı Delik
Meydandan, Meydana,
Savaştan, Savaşa Koşarken...
Gel de Bir Kere Daha
Aşık Olma..
Gel de Bir Kere Daha Kıymet
Bilmezlere Kızma...
---
İyi Haftalar
remzidilan_48@hotmail.com