9 Eylül Cuma günü, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılındaki etkinliklere iki milyonu aşkın kişinin katılması üzerine, işbirlikçilerin moralinin bozulduğu anlaşılıyor. Üstelik İzmir Anakent Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sözlerini anlamadıkları gibi, tarih bilmedikleri de ortaya çıktı. Sayın Tunç Soyer 100 yıl önce bu toprakları yönetenlerin gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olduklarını ve sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün milleti ateşe attıklarını söyledi. Üstelik yaşananlar sonucunda bunların doğruluğunu kanıtlanmıştır. Ayrıca konuşmasındaki ‘saray’ vurgusunun, günümüzdeki saraylıları rahatsız ettiği anlaşılmaktadır.

Kendi tahtının ve saltanatının sürmesi karşılığında işgalcilerle işbirliği yaparak Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başarısız olması için elinden geleni ardına koymayan padişah Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa için idam fermanı çıkartmıştı. Halkı, Kuvayi Milliyecilere karşı kışkırtan ve İngilizlerin himayesine girmek için İngiliz komutanları bile hayrete düşüren padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922 tarihinde, İngiltere’ye sığınarak, İstanbul’dan kaçmıştı. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün Nutuk’ta da yazdığı gibi bütün bunlar hainlik değil midir?

14 Eylül Çarşamba günü AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanlığı yurt binası açılışında Sayın Tunç Soyer’e öfkesini şu sözlerle dile getirdi: “İzmir'de belediye başkanı çıkıyor, Osmanlı'ya hakaret ediyor. Be haddini bilmez, be ahlaksız! İzmir'i sen sel afetlerinden kurtaramıyorsun. İzmir'i pislikten, lağım sularından kurtaramıyorsun. İzmir'i, Körfez'i o pis kokulardan kurtaramıyorsun. Acaba diktiğin ne var? Dikili taşın ne, onu söyle. Sen Osmanlı'ya hakaret edebilecek hadde ne zaman ulaştın, hadsiz. Bunun babası da aynıydı, kendisi de aynı. Ama bu millet, bu gençlik, inanıyorum ki ilk seçimlerde bunlara haddini bildirecektir.”

Tunç Soyer’in sözlerinde kızacak, alınacak bir şey yok, zaten Osmanlı’ya hakaret de etmedi; 100 yıl önceki durumu açıkladı. Şimdi ecdadımıza hakaret edildi diye bağıranlar; ecdatlarının kim olduklarını bilmedikleri gibi, Osmanlının Türklükle ilgisi olmadığının da farkında değillerdir. Osmanlı zamanında Türklük hep itilmiştir. Osmanlılar için Türk'ün sözlük anlamı idrak-ı bilhak (anlayış yoksunu, cahil) idi. Osmanlı bir hanedanlıktır; Türklük ise özellikle Anadolu topraklarında binlerce yıldır var olan bir milletin adıdır. Osmanlı’da Abdülhamit, Vahdettin gibi padişahların hain oldukları bilinirken, bazı padişahlar ise övgüyle anılmaktadır. Büyük Millet Meclisi’nin 25 Eylül 1920 tarihindeki gizli oturumunda Mustafa Kemal Paşa’nın sözleri şöyledir: “Bugün padişahlık makamını işgal eden zat, bu millet ve memleket için hain bir adamdır.” Bugün, hainden, kahraman yaratmaya kalkışmak, boşuna bir çabadır. Hain, her zaman haindir; günü geldiğinde ya kaçıp gider, ya da yargılanıp cezasını çeker.

Tayyip Erdoğan sözleriyle, Tunç Soyer’i aşağılamaya çalışırken birçok ayrıntı gün yüzüne çıkmaktadır. Öncelikle zaten olmayan devlet adamı ciddiyeti yerlerde sürünmektedir. Üstelik diploma olmadığı için bilgi, kültür, görgü ve hatta terbiyenin de olmadığı açıktır. İzmir’in iyi yönetilmediğinden söz ederken, kendi iktidarının Türkiye’yi her konuda dibe çökerttiğinin farkında mıdır? Ülkemiz bugün ekonomik sorunlarla, terör sorunları ile boğuşmaktadır. Yolsuzluk, rüşvet ve sahtekârlık yaygınlaştırılmıştır. AKP iktidarının sivil darbesiyle korku ve baskı içinde yaşayan bir toplum yaratılmıştır. Nefret söylemi ile insanlar ayrıştırılmaktadır. Laik eğitimin yerine dini eğitim getirilmiştir. Ege adalarımızı Yunanistan’ın işgal etmesine ses çıkaramayanlar, şimdi “bir gece ansızın gelebiliriz” diye efelik yapmaktadır. İzmir’in sorunları vardır ama Türkiye’nin sorunları yanında devede kulak bile değildir.

Tunç Soyer’in babası Hava Hakim Albay Nurettin Soyer’e kızgınlıkları da Fethullah Gülen’i 12 Mart 1971 döneminde ilk kez yargılayıp, ceza almasını sağlamasıdır. Aynı şekilde 12 Eylül 1980 sonrasında Alpaslan Türkeş ile MHP ve ülkücü kuruluşları işledikleri suçlar için yargılamasıdır. Görevini yapan bir savcıya saldırmak hem gerçeklere uymaz, hem de vicdana sığmaz. Konuşmasındaki tek doğru ise “ama bu millet, bu gençlik inanıyorum ki ilk seçimlerde bunlara haddini bildirecektir” sözleridir. Ancak bu haddini bildirme durumunun şimdilik kendisi için olacağı görünmektedir. Türk milletinin seçimlerde kendisine haddini bildireceği korkusuyla sağa-sola saldırmakta, söylemleri çirkinleşmekte ve ne dediğini bilmez durumdadır. Bunca yıldır yapılanların hesabının öncelikle sandıkta, sonra da yargıda verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Vatanımızı kurtaran, yeni bir devlet kurarak çağdaş bir toplum yaratan Atatürk’e hakaret edilirken sessiz kalacaksınız ama işgalcilere sığınıp kaçan vatan haini Vahdettin’i ecdadımız diye savunacaksınız. Hain Vahdettin’den kahraman yaratma çabası, açıkça Atatürk’ü yok saymaktır. Türk Milleti, her koşulda Atasına sahip çıktığı gibi sevgi ve saygı duymaktadır. Bunu en son 9 Eylül günü İzmir’in kurtuluşunda göstermiştir.

19 Eylül 2022.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.