Libya’nın Ziliten şehrinde şantiyeden muhasebe müdürü Mahmut Kaplan ile Tripoliye dönerken, beni yol üzerindeki Khoms şehrinde bulunan Leptis Magna antik şehrini gezmeye götürdü. Şehir, burada doğmuş Afrikalı tek Roma imparatoru Septimius Severus (193-211) tarafından ticaret merkezi olarak genişletilmiş. Liman ile kent arasında mermerden bir kızak yol yapılmış, gemiler surların içine çekilerek boşaltılmış ve yüklenmiş. Kalıntılar görkemini kaybetmeden duran bir güc sembolü. Libya’da böyle beş tane antik kent varmış.

Helen imparatoru İskender, ele geçirdiği topraklar üzerinde 18 tane şehir kurmuş. Buralarda aynı yasa ve kuralları geçerli kılarak malların serbest dolaşım ve ticaretini sağlamış. Yönetime de yerli kralları getirerek uluslararası bir uzlaşı sağlamış. İskender’in ölümünden sonra Roma Cumhuriyeti aynı taktikle Helen yapılanmasını sürdürmüş. Osmanlı, Roma topraklarını ele geçirdikten sonra yönetici olarak krallarını vergiye bağlayarak atamış. Bundan dolayı Osmanlı kendisini Roma olarak da nitelemiştir. Bu büyük üç imparatorluk globalleşmeyi sağlamışlardır.

650 yılından sonra Emevilerin kurduğu İslam Devleti batıda Kuzey Afrika’yı ele geçirdikten sonra 711 yılında İspanya’yı da işgal etmiştir. Doğuda da Orta Asya içlerine kadar ele geçirmiştir. Emeviler, Orta Asya’da ve Kuzey Afrika’da ele geçirdikleri büyük serveti Endülüs bölgesine harcamışlardır. 1030’lu yıllarda İspanya Krallığı bu devleti yıkmıştır. İtalya’daki prenslikler Akdeniz’de ticareti sürdürmüşlerdir.

Gemilerdeki forsa ihtiyacını Cenevizlilerin ele geçirdiği KEFE şehrinden, Kuzey Karadeniz ve Kafkaslardan temin ediyorlardı. Hindistan yolu ve Amerika kıtası keşfedildikten sonra ihtiyaç duyulan iş gücü, Afrika kıtasından daha ucuza temin edilmeye başlanmıştır. Kabile reislerinden, altın yerine kolye ve bilezik karşılığında genç erkekleri avrupalılara satarak, genç kızların kendilerine kalmasını sağlayanlar bile varmış. Afrika’da bir köle müzesinde büyük bir deniz kabuğu sergilendiğini bir belgeselde izlemiştim.

Dünya’da değişim birimi olarak belirlenen para altın, gümüş ve değerli madenler idi. 1700 yılından sonra altın karşılığı kâğıt paralar yani banknotlar devreye girdi. Afrikalılar ise aralarında KAURİ deniz kabuklusunu kullanıyorlardı. Avrupalılar başta Portekizliler bunu köle ticaretinde kullandılar. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ticarette ABD’nin karşılığını altın olarak taahhüt ettiği “Dolar” ülkeler arasında yerini aldı. ABD ve İngiltere dünyadaki bankacılık sistemini kontrol altına aldıktan sonra 1971 yılında ABD, Dolar’ın altın karşılığını kaldırdı. Dolar ile deniz kabuğu arasında bir fark kaldı mı? Ama alışkanlıklar devam ediyor.

Yeni bir değişim ve dolaşım sistemi kurulmadıkça Dolar her yeri ele geçirecek. Panama kanalı, Grönland, Kanada ve Gazze, büyük ihtimalle ‘Yeşil’in karşısında boyun eğecek. Elinde çok bulunduranlar da sistemin devamı için gayret etmekteler. Dünya’da üretilen tüm mal ve hizmetin hemen hemen dörtte birini tüketen ABD, son yıllarda bu oranı yarı yarıya azaltarak sekizde bire kadar düşürmüştür. Bu da Yeşil’in gücünü göstermektedir.

Bu sistem nasıl değişir? Yeni bir ölçü birimi ve yönetimi bulunduğunda değişebilir.

Görünürde Çin teknolojide ABD’nin önüne geçerek yeni bir yapı kurma peşinde. ABD, Elon Musk aracılığı ile bu sistemi yenileme gayretinde. Dünya’da en fazla uydu ABD kontrolünde. Artık digital değişim birimine geçme ihtimali uzak değil diye zannediyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner5

banner1