“Rahatını düşünenler yüzünden, rahatsız dünya”

Bu cümleyi okuduğumda, dünyayı ve yaşananları bu kadar güzel özetleyen bir şeye şahit olmanın verdiği hayreti sonuna kadar yaşamıştım.

“Rahatını düşünenler yüzünden…”

Uluslararası ilişkilerden askeri yapılanmalara, siyasetten ekonomiye, insan ilişkisinden kurumsal ilişkilere kadar dört bir yanımız rahatını düşünenler ile dolu değil mi?

Bu normal aslında. Her insanın hedefi; daha rahat etmek ve rahatını sağlayacak imkânlara, fırsatlara kavuşmak. Burada bir sorun ya da sıkıntı yok.

Herkes huzur içinde yaşayabileceği bir ekonomik gelire, yaşam alanına ve imkânına sahip olmak ister.

Kimse kimseyi bu daha iyisini istiyor diye kınayamaz ve ya ayıplayamaz.

Rahatını düşünmek insanın fıtratında var. İyi bir yatakta uyumakta, iyi bir otomobile sahip olmakta, iyi bir yerde tatil yapmakta,  iyi bir eş, iyi çocuklar bunların hepsini ister. Çünkü insanın aradığı özünde “huzur”dur. 

Yaşamın bizi sürekli “iyi” için rahatını temin etme arzusunu kamçılaması, aslında sahip olduğumuz “iyi”leri de görmemize engel oluyor. Sahip olduklarımıza kör oluyoruz. 

Bir hocam demişti ki “iyinin düşmanı kötü değil, ‘daha iyi’dir” 

Yaşadıklarımız bize bunu öğretiyor.

Bizi her yere götüren ve bütün ihtiyaçlarımızı karşılayan bir otomobilimiz varken, üst modeline veya gösterişlisine sahip olmak için sırtımıza yüklediğimiz yükün adıdır, “daha iyi”si.

Veya

Yıllar yılı hayalini kurduğumuz bir şeye kavuştuğumuz vakit, aslında bunun yetmediğini fark ettiğimiz de bir ötekinin düşüne sarılmanın adıdır “daha iyi”si.

Ya da

Daha, daha diye çırpındığımız şeylerin, aslında sürekli “daha”ları ürettiğini fark etmeden yaşamanın ve sorumsuzluğunun kestirme yanıtıdır “daha iyi”si..

Rahatını düşünenlerin hedefleri her zaman “daha iyi”dir.

Bu yüzden bu düşünce doyumsuz, tatminsiz ve sürekli kendini eksik hisseden insanlar üretir.

Çayın demini eksik hissetmekten fenadır bu.

Yemeğin tadına bakmadan tuz ekletecek kadar önyargılara sürükler insanı.

Sonra,

Bu hisler birbirine geçmiş zincirler gibi, ötekini tetikler. Komşunun ve ya iş arkadaşının yeni aldığı bir şeyi mutlaka sizin de almanız gerektiği inancı ile yer bitirir. Maddi ve manevi zorluklarla, komşunuzun sahip olduğundan daha iyisine sahip olursunuz.

Ancak sahip olmanın gücü, sizi bir türlü huzura erdirmez.

Bu yüzden “… rahatsız dünya”..

Çevremizdeki insanların yüzünde ki o buğulu duruşların sebebi bu rahatsızlık. 

Birbiriyle yarışmayı körükleyen, didişmeyi önceleyen, ötekini geçmeye zorlayan anlayışın yaşamın her yerine baca isi gibi sinmiş olmasının tek sebebi bu halimizdir.

Oysa yıllar yılı öğretilen bir şey vardı; insan başkasıyla değil kendisiyle yarışmalı.

Hz. Peygamberimizin “iki günü eşit olan ziyandadır” uyarısını tümüyle unutturanların hedefi de belki “daha iyi” duygusunu içinde oluşturdukları akılsız ancak tüketen bireyler üretmektir.

Rahatını düşünenlerin kendi rahatlığı için çiğnedikleri, yiyip içtikleri haklar konusu ise buralara sığmayacak kadar büyük.

Bu acımasız rekabetin körüklediği insan, bir başkasının ne hale geldiğini umursamadan üstüne basarak, bazen itip düşürerek, bazen de onun olanı çalarak yol alıyor.

Başkalarını düşünmeyen bencil bir dünyanın içinde süreklenmemizin nedeni budur.

Ey rahatını düşünenler rahat edin; ancak rahatınız için başkalarını rahatsız etmeyin lütfen..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.