Yaşanan son virüs salgını insan hayatını, geleceğimizi ve sağlıklı beslenmenin önemini bir kez daha açığa çıkardı. Virüsle mücadele edildiği günlerde bu konu pek önemsenmedi ama bugünlerde en çok konuşulan ve tartışılan konulardan biri haline geldi.
Bazı ülkeler gıda maddelerini artık ihraç etmeyeceklerini, bazıları ise sınırlı ihracata yönelik çalışma yapacaklarını açıkladı. Görebildiğimiz kadarı ile gıda maddeleri artık eskisi gibi bol ve ucuz olmayacak. Kalitesi konusunda ise şu anda pek fazla bir şey söyleyemeyiz.
Korona virüs salgını birçok sektörü durma noktasına getirirken, gıda, hijyen ve e-ticaret alanlarında ise patlamaya yol açtığını gördük. Salgın nedeniyle talebin yüksek oranda arttığı sektörlerden biri de doğal yumurta tavuğu ve benzer gıda maddeleri oldu.
Sektör temsilcileri, salgın sebebiyle insanların bağışıklığını güçlendirmek için doğal ürünlere olan ilgisinin daha da arttığını söylüyor. Aynı şekilde bilim adamları da “Bağışıklık sistemi güçlü olanlar virüsle savaşı kazanıyor. Bu nedenle beslenme çok önemli” açıklamasında bulundu.
Salgın sürecinde pozitif etkilenen sektörlerden bir tanesinin de tavukçuluk sektörü olduğunu belirten yetkililerin ortak görüşü şöyle:
"İnsanların köy yumurtası ve köy tavuğu tercih etmeleri çok etkili oldu. Pandemi sürecinde tamamen insanlar doğal ürünlere yöneldiği için geçen yıla göre yüzde 50-60 oranında bir talep artışı gerçekleşti. Pandemi öncesinde ayda 3-4 kümes kurarken, şimdi aylık 8-9 seviyesine çıktı. Canlı yumurta tavuğu siparişi ise aylık 30-35 binden 60-65 bine kadar bir yükselme mevcut. Satışlardaki artışta insanların doğal ürünlere olan ilgisi, kendi ürettiğini tüketme çabası etkili oldu. Aynı zamanda birçok sektörün daralması ve gıdanın da önünün açılması nedeniyle kanatlı sektörü pozitif yönde etkilendi.”
Ancak şunu da söylemliyiz:
Salgın sürecince marketle bir akın oldu. Aç kalmamak ve gıda maddesi bulamamanın telaşı ile hemen her türlü gıda maddesini almak, gerektiğinde de stoklamak durumunda kaldık.
Bu telaş ve kargaşada alınan gıda maddelerinin iyisine kötüsüne, fiyatına da pek fazla bakmadık.
Bulduğumuza sevindik.
Yapılan analizlerde piyasada satılan ürünlerin çoğunun hileli, zararlı maddelerden oluştuğunu da gördük.
Doğrusunu söylememiz gerekirse, bu süre içinde piyasaların pek iyi denetlendiğini de söyleyemeyiz.
Bazı ürünlere talep artında fiyat artışlarını da gözlemledik.
Hatta marketten bir fiyata aldığımız ürünü ikinci kez aynı fiyata alamadığımız günler de oldu. Herkes kafasına göre fiyat ayarlamasına gitti.
Yukarıda belirttiğimiz köy tavuğu ve gezen tavuk yumurtasına olan talebin, bu ürünlerin fiyatını neredeyse iki katına çıkardığını da söylemliyiz.
Bu arada üretmenin de önemini anladık ve gördük.
Demek ki, üretmekten önce beslenme konusunda "dışa olan bağımlılığımızı artık sona erdirmek" durumundayız.
Bir noktaya daha değinmekte yarar var:
Eğer, gıda maddelerini dışarıya ihraç etmeye başlarsak, aldığımız bu ürünleri de bugünkü fiyatta bulamayabiliriz. Çünkü ihracat, ürün fiyatlarının pahalanmasına da neden oluyor. Bu konuya ise bugüne kadar ne yazık ki bir çözüm getirilemedi. Gerektiği zaman ürünü ihraç da edebilmeliyiz. Ama, iç piyasalardaki dengeler değişmemelidir.
Gelelim et ve et fiyatlarına:
Bugüne kadar bir türlü et fiyatları normal düzeye getirilemedi. Halen et ithal ediyoruz. İthal etin ise sağlığa yarardan çok zarar verdiği söyleniyor. Yerli besiciler ise bundan hem şikâyetçi hem de dertliler.
Eğer konumuz sağlıklı beslenme ise bu konuya da çözüm getirilmelidir.
Yıllardır yazıyoruz:
Her zaman üretmekten yanayız. Üretimi artırabilmek için de besicilerin ana sorunlarının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bu satırlar yazılırken kıymanın fiyatının 70TL.’ye kadar çıktığını söyleyelim. Eğer önlem alınmazsa kısa zaman sonra bu fiyata bile et bulmayız.
.