Kapı aynı kapı giren başkası                                                                                                                                     

Bina çağırır beni

Ta uzaktan tanıdı çocukluk yaşantımı.

Saçları önüne düşmüş öksüz bir çocuk

Şimdi bastonlu bir garip ihtiyar

Bunca yıl sonra...

Gözlerime oturmuş keder halkalarından bir halka

Aşinayız birbirimize, göz yaşlarımız da caba.

Şurası oturma odamızdı

“Ahmet Ustanın “ evinde

Annem, babam, ablam;

Önlerinde bir gün öncesinin gazete haberleri

Ellerinde sütlü kahveleri sabah keyfinde!

Şurası yatak odalarımız

Annemlerin, Ablamla benim.

Yedi elli treni gelir birazdan

Getirir yine gazetemizi İstanbul’dan!

Burası ULUKIŞLA yine “Ahmet Ustanın” evi;

Ahmet Usta, Hanımı çoktan sizlere ömür olmuş,

Çocukları belik pörçük dağılmış bir yerlere.

Tarih:16 Eylül 2005

Her şey yerli yerinde dün gibi

Tavandaki cerekler, aşı boyaları, doğramalar

Sadece değişen merdivenler

Birde; kısa pantolondu üzerimde o zaman

Şimdi, ağarmış saçlarım, gözlüklerim ve bastonum!

Yıl 1951 şimdi 2005, varın siz hesap edin

İnsan denilen çilekeşin daha neler çekeceğini...

Arkadaşlarımı aradım;

Birçoğu mezar taşlarıyla konuştu benimle;

“Ruhlarına el-Fatiha!”

Kavuşmak ve Kaybetmek,

İkisi bir arada, yaşanabilirmiş meğer

İki damla gözyaşında zaman!

O zaman ki İnkılâp Okulu, şimdi öğretmen evi olmuş

Okuduğumuz sınıf, öğretmenimiz “Abdullah Özdamar.”

Yakılan sobalar, tüten borusu...

Gözlerime ta o zamandan kaçmış bu duman

Ağlıyor zannediyorlar bak,

Bu damlalar hala onun anısı!

Ulukışla beni özlemiş ben onu.

Bir fırtına, bir sağanak, bir boran!

Gökyüzü sanki gece yarısı

Bizimle sarmaş dolaş!

Mekânımız “Öküz Mehmet Paşa” kışlası.

Cami avlusuna sığınıyoruz.

Daha gideceğimiz, göreceğimiz dostlarımız var

Rüzgâr kucaklamış, gözlerimizi sağanak

Cami avlusunda musalla taşı sırılsıklam

Eski anılar depreşmiş, ikimizi de bırakmıyor!

Yıl 2005 nede olsa;

Cep telefonlarımız var ya

Çeviriyorum bizi tanıyanları, dostlarımızı

Hiç biri kalmamış Ulukışla da!

Elini öpelim hiç olmazsa “Terzi Hüseyin Ağanın”

Bizi tanıyanların,

Dünya gözüyle diyorum.

Ama bırakmıyor ki ellerimizi

Fırtına- Sağanak…

Kim bilir belki yine geliriz bir gün aniden

Dostlar, dostluklar, sağanaklar

Sırılsıklam !..

16/09/2005 Cuma/ Ulukışla

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.