Bir insanın üzerine “Ulu” yazmakla ulu olmuyor.
Bir maddenin, bir eşyanın üzerine “Altın” yazmakla da altın olmuyor.
Duvarlara bir baştan bir başa  “Adalet mülkün temelidir ” yazmakla adaletli olmuyor.
Bu yetmezmiş gibi adaleti bir de koca koca saraylara koyduk.
Yaftacılık dediğimiz bu olayı vicdan sahipleri yaşayarak uygulamadıkları sürece güdüktür.
Adaletten bahsedecek kişi öncelikle geçmişini unutmayacak. Gelecekten beklentileri de günün icraatlarıyla paralel olarak kendini bilecektir.
 
Yunus öyle demiyor mu ?
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Bu nasıl okumaktır.

 
Adaleti sağlayacak kişi Yaradan’ı bilecek.
Dünyanın bir nizamı, bir düzeni olduğunu bilecek.
Bu nizam ve düzen içinde her şeyin bir kurala bağlı olduğunu bilecek.
Bu bildikleriyle de yanlışlığa mahal koymayacak.
Adalet, cins, din, ırk ayırımı yapmaz.
Kişi Hristiyan ise İncil hükümlerine göre muamele görmek ister.
Kişi Musevi ise Tevrat’ta yazan hükümlere göre muamele ister.
Kişi Müslüman ise bak bakalım Kur’an ne diyor.
Kur’an da bulamamışsan bak bakalım Peygamberin ne diyor.
Orada da bulamadıysan bak bakalım Ulema ne diyor.
Orada da bulamadıysan vicdanın önderliğinde aklın ne diyor.
 
Adaletin olduğu yerde hüküm esastır. Hükmü yerli yerince uygulayasın ki Adil olasın.
Laf ile peynir gemisi yürümüyor.
Kanunlar, yönetmelikler, tebliğler, iç tüzükler, genelgeler çıkıyor yığınla. Ne işe yarıyor bunlar. Nerde kullanıyorsunuz bunları. Nasıl kullanıyorsunuz bunları.  Birçok yönetmelikte uygulayıcılar okka altına itiliyorsa adaletten dem vurmak mümkün mü ?

Sık sık Şeyh Edebali’den dem vuranlar var.
“Öfke size uysallık bize" ,
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”


Şeyh Edebali hazretleri bunları söylerken çil çil altınları kapının ağzına bir kap içine koymuş,Dünya malına ihtiyacı olan oradan alsın gitsin, içeri girmesin" demiş. 
Siz dünya malını cebinize koymayı bırakın. Kişi dünya malının içine girmişse “Adaleti” uygulamada başarı sağlayabilir mi ?   
Haram helal demeden cukka peşinde koşanların, gözü aç olan insanların, dünya malına tamah eden insanların,  hakkaniyetli bir kararı vermeleri mümkün mü ?
 
Fatih’in yerine göz dikenler var. Koskoca Fatih kendi eliyle getirdiği mülkün temeli uygulayıcıların karşısına çıktığı zaman Zinhar Padişahtır deyu sakın ha iltimas geçmeyin" ikazını onun yerine göz dikenler,  tırıs geçerek kendisine öncelikli davranılmasını istiyor.
 
Sık sık Hz. Ömer’in adaletinden bahsedenler var. Bahis sahiplerinde koca kulak, tele kulak, kepçe kulak, yerin kulağı almış gidiyor.  Hiç mi dinlemediler sütçü ile karısının konuşmasına şahit olan Hz. Ömer’in Yaradan’dan nasıl mağfiret dilediğini.
 
Resulün adını diline dolamış olanlar.
Onun emirlerine uymayanların aykırılıkları  ayyuka çıkmış.
Asaleti, mevkiyi, gücü, kuvveti ortadan kaldıran Resul-ü Kibriya “Hırsızlığı yapan kızım Fatıma dahi olsa onun elini keserim” derken acaba bu günün uygulayıcıları Resul-ü Ekrem’den haşa daha üst bir seviyede mi ?
Sahip oldukları dairelerde, kurumlarda, mevkilerde zırla gidiyor bu işler.
Ya susmasını bileceksiniz. Ya da uygulamasını.
Vicdanlar sızlamıyorsa, insanları yaralıyorsanız, vahşi bir kurt gibi parçalıyorsanız “Adalet” ten bahsetme hakkına sahip misiniz ? Hele hele bu yırtıcılıkla  “Adil” olmak ne mümkün.
 
Gücü elinde bulundurmakla kendi gücü olduğunu zanneden gaflet sahibi !
Bak bakalım tayin ettiğin kadılar nasıl hüküm veriyor.
Makama getirdiğin kişiler hangi dünya malına tamah ediyor.
Cehenneme çevrilen dünya kapısına “Cennet” yazmakla insanlara huzur getirilmiyor.
Bulunduğun makam ile önce kendini aldatmaktan,
Sonra da çevreni avutmaktan vazgeç.
Zira Yaradan “Biz kalplerde olanı biliriz" diyor.
Öyleyse siz kimi kandırmaya çalışıyorsunuz.
 
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar ;
-  Hocam dünyanın merkezi neresi ?
-  Karakaçan’ın arka ayaklarının olduğu yer.
-  Aman hocam nasıl olur
-  İnanmayanlar ölçsün baksın.

 
Yukarıdaki soruya cevap verirsek “Adalet ; uygulayıcıların kursağında”
İnanmıyorsanız uygulamalarını tartın ve bakın.
Ve Hatem-ül Enbiya’nın şu sözünü kulaklara küpe yapın.  
 
Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır. “
 
İliklere işlemişken ihanet
Bir bedelle ödenmeden kefalet
Haklı olan almaz ise hakkını
Boş kelamla bulunmuyor adalet
(Dermanî)  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
fazlı macit 8 yıl önce

ali hoca isabetli noktaları vurgulamışsın.tebrikler