Adına ne derseniz deyin.

İster İslam deyin,

İster Hristiyan deyin,

İster Demokrasi deyin.

İster Laiklik deyin.

İster Liberalizm deyin,

İsterseniz Kominizm deyin.

Eğer uyguladığınız yönetimin içinde adalet yoksa bir hiçtir.

İslam’ın doğuş yıllarında Müslümanların ilk hicreti Habeşiştan gibi Hristiyan bir ülkeye yapılmıştır.

Neden?

Çünkü burada adalet vardı.

Kral Hristiyan’dı ama adaletliydi.

Dün 30 milyonluk Osmanlı’nın 3 kıta üzerinde at oynatıp hükmetmesinin sebebi de adalettir.

İnsanların ülkelerinden önce gönüllerini fethetmesidir.

Bu gün “Adaletin timsali" olarak gördüğümüz Hz. Ömer adaleti bir ateşperest olan Nuşî Revandan öğrenmiştir. Nuşî Revan kendi öz oğlunu asacak kadar adil bir hükümdardı.

Bütün bunlar bizim geçmişimizde ve inancımızda var iken,

Bu gün bu hakimlere ne oluyor,

İnsanların vicdanlarını kanatacak kararlar veriyorlar.

Bunların hiç mi vicdanı yok,

Yoksa vicdanları taşlaşmış mı?

Ya da bilmediğimiz neler var.

Hunharca öldürülen bir kadının katiline "Haksız Tahrik" indirimi adı altında kollama yapılıyor.

Osmanlı’yı savunurken Fatihin adaleti verdiği önemi neden göz ardı edersiniz.

"Aklı öldürürsen ahlak da ölür, akıl ve ahlak ölürse millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür." Diyorsa o zaman sayın hakimler sizin gerçek niyetiniz ne!

Yoksa karar merciindeki bu insanlar ehil değil mi?

Öyle ise neden Kur’an'ın emrine kulak verilmiyor.

“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa suresi ayet 58 )

O zaman Allah’ın bu emrini çiğneyenlerin Müslümanlıktan da uzak olduğunu diyebiliriz.

Bu gün Avrupa’nın mesafe kat etmesinin tek sebebin uyguladıkları adil çözüm yollarıdır.

İslam ülkelerinin kan revan haline dönmesinin tek sebebi de Adaletsiz olan uygulamalarıdır.

Allah’ın emrettiği hükümlerin dışına taşarak zulüm ülkeleri haline gelmişlerdir.

Bu nedenle de bu dünyada cehennemi yaşar hale gelmişiz.

Buhari’de geçen bir hadis-i şerifte de: “İnsanları idare etmeyi üzerine alan bir kimse, kendini ve ailesini düşündüğü gibi yönettiği kimseleri düşünmedikçe kıyamet gününde cennetin kokusunu bile alamaz. buyurulmaktadır. (Buharî, Ahkâm 8) demek ki adaleti katleden insanlara cennet haram.

Adalet ve hakkaniyet ölçülerine uymak Peygamberimizin en önemli prensiplerinden biridir. Peygamberimiz (SAV.); hırsızlık yapan ama soylu bir aileden olduğu için affedilmesi isteği ile kendisine getirilen bir kadınla ilgi olarak: “Vallahi Muhammed’in kızı Fatıma da aynı işi yapsa elini keserdim.” (Müslim, Hudud 11) buyurarak adalet duygusundaki hassasiyetini belirtirken, siz kim oluyorsunuz ki adaleti katlediyorsunuz.

100 yılını geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti'nde refah ve huzurun sağlanması için ;

Bilim ve teknoloji ile,

İnsan kaynaklarının verimli kullanılmasının yanında,

Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde yoluna devam etmesi için,

Hukukun üstünlüğüne ihtiyaç vardır.

İslam’ın iyi anlaşılmasına,

Anlaşılan İslam’ın yaşanmasına ve uygulanmasına ihtiyaç vardır.

Kurumlarımız sağlıklı işlememekte,

Kuvvetler ayrılığı herkesin işine geldiği gibi uygulanmakta, ,

Akıl ve bilgiyle bağdaşan sürdürülebilir, üretime dayalı ekonomi politikaları uygulanmıyor.

Burada yöneticilerin ve idarecilerin pür dikkat kesilmesi lazım.

Ve Kur’an'ın şu emrine kulak kabartsınlar.

“Davud! Biz seni ülkede hükümdar yaptık, sen de insanlar arasında adaletle hükmet, keyfine / nefsinin hevesine uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın.” (Sad suresi ayet 26)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.