8.352.496
Oy vermeyen seçmen sayısı!
Ekonomi yerlerde sürünüp dar gelirliyi süründürürken, 5510 sayılı kanun sonrası emekli olanlar -o da seçim hatırına- 7500 Liraya mahkûm edilmişken, 2002’de “bu ülkede yaşanmaz!” diyerek güç elde edenlerin iktidarı, aradan geçen 21 yılda ülkeyi gerçekten “yaşanmaz” hale getirmişken, devleti yönetenler ve yeni-eski paydaşları beka sorunu haline gelmişken, birtakım vakıflarda çocuklara musallat olunmuşken, domuz bağları, kadını sahiplendirme(!) hezeyanları ayyuka çıkmışken, açılımlar, saçılımlar, Habur’da davul zurna ile karşılanan teröristler için kurulan çadır mahkemeleri, kırmızı bültenle aranan teröristin TRT’de boy göstermesi, aynı TRT’de okutulan terörist başı mektubu, Oslo süreci gibi gerçekler ortadayken, 20 Türk Adası ve 2 Türk Kayalığı Yunan’a teslim edilip Anayasa'nın 3. maddesi fiilen yok sayılmışken, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ‘toprak kaybeden tek lider’ olarak tarihe geçilmişken (Süleyman Şah türbesi ve teröristlere bırakılan toprağını hiç saymıyorum), Pensilvanya ile birlikte olup bu ucube başkanlık sistemini doğuranlar, Türk ordusuna kumpas kuranlar, kozmik odasını düşmana açanlar belliyken, Atatürk ve kurduğu cumhuriyet ayaklar altına alınmışken, ülkeden gönderilmedikleri takdirde yakın bir gelecekte Suriyeliler başta olmak üzere sığınmacılardan sebep apaçık bir “Demografi Sorunu” bizi bekliyorken, tapuyla vatandaşlık satılan türlü milletten yığınların zaman içinde ne kadar çoğalacakları meçhulken, toprak satmanın nelere mal olduğu başka tecrübelerle sabitken…
İki soru öne çıkıyor.
- Bütün bunlara rağmen mevcut siyasi güç, milliyetçi oylarla nasıl ikinci tura kalabildi?
- Bu 8.35496 seçmen neden sandığa gitmedi?
İlk soruyu kendilerini Türk milliyetçisi, Atatürkçü, hatta Ülkücü diye tanımlayıp konumlandıranların vicdanlarına bırakıyorum.
Ben 50 sene öncesi “soğuk savaş” döneminin korku, kaygı ve nefretlerinde sağdan soldan takılı kalmışlara, yandaş medyanın kusmuktan propagandaları ile zehirlenen, enfekte olan, ona buna saldıran, gönüllü trol olmuş saflara, ideoloji ve bilhassa din yoluyla asimile edilmişlere, 7/24 TRT ve yandaş medya seyredip mankurtlaşmış, hâlâ ülkeye hâkim bir hukuk devletinin var olduğunu zanneden, yalan da olsa güçlü bir Türk Devleti’nin varlığı sanrısı ile huzur içinde uyuyanlara bir şey demiyorum.
Bu saydıklarım 15 gün değil, 300 yıl da geçse uyanmayacaklar, değişmeyecekler.
Benim derdim sandığa gitmeyen 8.352.496 seçmendir.
Aslında mevcut iktidara “sevinç çığlıkları” attırmayan da bu kesimdir. Bütün ümitleri “Nasılsa çok az oy gerekiyor, oy versem ne olur?” deyip insanların sandığa gitmemesidir. Bu sebeple fazla agresif olmayarak “toz kaldırmamaya” çalışmaktadırlar. Bu açıdan kendileri için zor zamanlar… En fazla montaj yaptıklarını itiraf edebildiler şu an. Kazandıkları takdirde lağımdan beter dilleri ile yine ruhumuzu, gönlümüzü kirletmeye devam edeceklerdir. Hiç kuşkunuz olmasın!
Bu noktada sandığa gitmeyen 8.352.496 seçmene ve önceki seçimde oy verse de bu seçimde sandığa gitmeyeceğim diyenlere seslenmek istiyorum.
Sevgili Evladım, Kardeşim, Ağabeyim, Ablam, Amcam, Teyzem;
Biliyorum yılgınsın. Biliyorum son 21 yıl sana çaresizliği öğretti. Biliyorum muhalefet, yaptığı yanlışlarla, sözde milliyetçiler ve lafta Atatürkçüler zamanı okumaktan aciz tutum, davranış ve hareketleriyle hiç istemediğin, sevmediğin, yaptıklarına, işlediği suçlara onay vermediğin iktidarın ekmeğine yağ sürdüler. Belki gittin oy verdin ama oy verdiğin kişi, “cehennemin kapılarını kapatacağız” vadiyle ve daha acısı inandığın değerleri kullanarak seni kandırıp “cehenneme ortak oldu.”
Ama artık bıçak kemiktedir! Olan olmuş, geçen geçmiştir! Sana düşen, oy vermeye koşarak, sandıkları patlatmaktır!
Atatürk’ün sadece gençliğe değil, aslında hepimize seslendiği hitabesinde dediği gibi:
“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”
Bütün iş sende bitiyor evladım, kardeşim, ağabeyim, ablam, amcam, teyzem!
Sadece şunu bil yeter!
19 Mayıs çoktan geçti ve Samsun’a çıkacak bir Atatürk daha yok!