Kevser, halk arasında kullanılan anlamıyla, cennette bulunduğuna, sütten ak, kaymaktan yumuşak, baldan tatlı, kardan soğuk olduğuna ve içenin bir daha susamadığına inanılan kutsal su anlamında kullanılan kavramdır. Kevser’in kendi anlamı ise, kesret yani çokluk olarak kullanılan bir kalıptır. Hem kelime olarak çok manasına gelen “Kesûra”dan gelmesiyle alabildiğine çok demektir. Kevser kavramı,
-
Cennette bir ırmak
-
Bir havuz
-
Peygamber Efendimizin âli, Ehl-i beyti
-
Peygamber Efendimizin ümmetinin âlimleri
-
Peygamber Efendimizin nübüvveti
-
Kur’an’ı Kerîm
-
İslâm
-
İman edenler
-
Peygamber Efendimizin şanının yüceliği
-
İlim
anlamları da içermektedir. Alabildiğine çok ve içenin bir daha susamadığı anlamı, zikredilen on anlamıyla da örtüşmektedir. Tüm anlamlar, Tevhit gerçekliğinin içinde bulunduğundan Kevser, Tevhit demektir. Tevhidin içinde ne yok ki tevhit nimetini içenler bir daha susasınlar. Cenab-ı Allah Kevser suresinde,
İnnâ a'taynâkel kevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel'ebter
Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu sana buğuz eden, soyu kesik olanın ta kendisidir.
diyerek bizlere Kevser’in ne olduğunu işaret etmektedir. Verilen Kevser için namaz kılmak ve kurban kesmek gerekliliği ve verilmeyenin soyunun kesik olduğu vurgusu Kevser’in, namaz kılınacak ve kurban kesilecek özellikler, soyun ise beşerî değil imanî soy oluşu bizlere tevhit olduğunu göstermektedir. Kevser olmadan namaz kılmanın ve kurban kesmenin Hak katında değeri olmayışı gerçeğinin vurgusunu anlamalıyız. “Biz sana Kevser’i verdik. Verdiğimiz için işte şimdi namaz kıl ve kurban kes! Senin soyun daimî olacaktır. Kendisine Kevser verilmeyenin kıldığı namaz ve kestiği kurban Katımızda geçersizdir ve onun soyu kesilecektir” beyanı bizlere “Soy” olarak yapılan vurgunun belden gelen soy olmayıp Tevhidî bilincin yaşandığı zihniyet soyu olduğunu anlatır. Soy, kendisine Kevser verilenler olarak işaret edilmektedir. İşte bu hakikatle baktığımızda, Ehlibeyt Efendilerimiz hem beşerî hem de tevhidi olarak Peygamberimizin soyudurlar. Bugün, kendine Kevser yani Tevhit verilenler de bu soya girmiş olanlardır. Buradaki evlat olmaklık, aynı tevhit içinde kulluğa ulaşmış olarak iman üzerine yaşamaklıktır.
Peygamberimizin Tevhit olan İslam’a davet ettiği insanların, Allah’a inanıyor, Cennet ve Cehenneme inanıyor ve Cehennemden uzak durup Cennete girmek için kulluk adına namaz kılıyor, oruç tutuyor, tavaf ediyor, kurban kesiyor oluşları gerçeğini anladığımızda, Kevser’in Tevhit olduğunu da anlayacağız. Peygamber, namaz kılanı, oruç tutanı, tavaf edeni, kurban kesini İslam olmaya davet etti.
O zaman, bu insanların namazı, orucu, haccı, kurbanı ve Allah inancı varken neleri yoktu ki Cenab-ı Allah, Peygamber Efendimizi gönderip İslam’a davet etti?
Evet, İslam’a davet edilen insanların, namazı, orucu, haccı, kurbanı ve Allah inançları vardı ama tevhitleri yoktu. Onlar, ikilik anlayışıyla şirk içinde, benlik ve egonun esaretinde cahilcesine inanç ve kulluk içindeydiler. Allah’ı gayba öteleyen, kendilerine müstakillik anlamında varlık vererek Allah’tan başka ilah olmadığı halde ilah olarak kendilerini gören ve kendilerine Allah’tan başka ilahlar edinenlerdiler. Onların, tevhidi yoktu! İşte Peygamberimiz onları, tevhide davet etti yani kendilerine Kevser vermeye çağırdı. Bu gerçeği anlamak için yaratılmanın ne olduğuna bakmak gerekir. Yaratılma, Allah’ın yaratması olup Allah Kendisinden başka ikinci bir varlık yaratarak tek olan varlığını ikincilleştirmemiştir. Allah, Zatında mevcut bulunan sıfatlarını şehadet âleminde şehadet edilir hale getirmiştir. Bu sebeple, kesretin içinde var olup kesret denilen bütünlüğü var eden her yaratılmışlık hem bir kesret hem de kesretin bütünlüğü içinde kesret olmasıyla birer sıfattır ve şehadethanedirler. Bizler, Bakara suresi 138. Ayeti kerimede,
Biz, Allah’ın boyasıyla boyanırız. Onun boyasından daha güzel boya mı olur? Biz yalnızca O’na ibadet edenleriz.
denilerek ifade edilen ve Kevser olan Allah’ın boyasıyla yani tevhit gerçeğiyle gönlümüzü ziynetleyerek yaratılmışlığa baktığımızda, her birisinden ve bütününden Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet edebiliriz. Kevser, iki görüşümüzü tevhit, iki işitişimizi tevhit, iki fikredişimizi tevhit ederek bizi tevhit görüşle, tevhit işitişiyle, tevhit fikredişiyle güzelleştirip Allah’ın “Kulum” diyerek razı olduklarından eyler. Kevser’in kesret ve kesir kökünden gelişi bu yüzdendir. Kevser’in tevhitle, tevhidin tüm yaratılmışlıkla alakasının sebebi de budur. İşte Kevser’in on anlamı da bu tevhidin içindedir. Peygambere ümmet olmadan, Tevhit ilmi olmadan, Ehlibeytine tâbî olmadan, Kur’an’a uymadan, Peygamberi Peygambere benzeyerek yüceltmeden, İslam olmadan tevhit eri yani Kevser verilen olmak mümkün değildir. Peygamberin yolunu terk etmiş, eski cahiliye inancına geri dönmüş, Ehlibeyti katletmiş, Kur’an’ı hayatın dışına itmiş, ilmi reddetmiş olan, Allah’ın, İsra suresi 60. Ayeti kerimede,
Hani sana, “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’an’da lânetlenen o soyu, sadece insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkutan uyarılarda bulunuruz, fakat bu onların taşkınlıklarını iyice arttırmaktan başka bir şey sağlamaz.
diyerek işaret ettiği lanetlenmiş soya mensup, kendilerine Kevser verilmeyenlerin, Kevser’i sadece Cennette bir su olarak tanımlamaları kendilerini ve etraflarını yanıltmalarıdır. Peygamber Efendimiz aramıza geldi mi, Kur’an elimizde mi, Ehlibeyti iman üzerine tevhit için aramızda katledildi mi, ilim tahsil edene dünyada mevcut mu, Peygambere benzeyen yaşam sürmek elimizde mi? O zaman Kevser de aramızda ve verilenlerden olmak elimizde. Ya Kevser içip Allah’ın razı olduğu Tevhit soyu kullardan olacağız ya da reddedip lanetlediği soydan. Önce, zulmaniyete ait vasıfları terk edeceğiz, sonra benlik ve egomuzu reddedeceğiz sonra Allah’ın boyası olan tevhit üzerine bulunacağız ki Kevser içebilelim. Kevser bu dünyada, aramızda, yaşanmayı bekleyen tevhittir. Allah tarafından, Allah’tan başka ilah olmadığı gerçeğine dünyada yaşarken şehadet etmemiz isteniyor mu? Evet! Kevser olmadan bunu yapmak mümkün mü? Hayır! O zaman Cenab-ı Allah, Yapılması mümkün olmayan bir şeyi istemeyeceği için Kevser dünyada, talip olup arayana!
Kevser o dur ki, içenler kendilerinde ve bu âlemde Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederler. Şehadeti olmayan, Kevser’den uzak durandır, reddedendir ve tevhit üzerine, Ehlibeyt yolunda yürüyerek Peygambere ümmet olmak yerine dünyanın sahteliğini seçip lanetlenen soydan olmayı seçenlerdir.