Beşiktaş’taki hain terör saldırısının kimin tarafından yapıldığını daha önceki yazımda anlatmaya çalıştım. Hiçbir bilgi sahibi olmadan hedef seçilen kitleye bakarak bile terör saldırısını kimin yaptığını anlamak mümkündür.
Benim yazımdaki tahminime uygun olarak bu terör eylemini TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı PKK güdümlü ve içindeki bir oluşum gerçekleştirmiş. Bu hain terör eylemini yapanlar ve onların çevresindekiler bunu “Ankara’da, İstanbul’da AKP’nin militarist güçlerini hedefleyen eylemler” olarak niteliyor. Bu ifadeden onlara verilen görevi de anlıyorsunuz. PKK’nın görevi güvenlik güçlerine saldırarak Kürt halkını koruyor algısı yaratmak.
Ülkemizdeki iç ve dış tehditten oluşan “Karma Tehdit” bir merkezden yönetilmektedir ve bu merkezin herkese verdiği bir görev vardır.
Bu tehdidi anlayan ve buna karşı duran her kesim hemen hedef haline gelir.
Hatırlarsanız AKP Diyarbakır Eski Milletvekili Abdurrahman Kurt, AKP’nin askeri vesayeti bitirmek için Cemaat ve ABD ile işbirliği yaptığını 2014 yılında CNN Türk’teki “Tarafsız Bölge” programında açıkça itiraf etmişti. TSK’ya karşı olan ABD’nin, AKP yanında yer alma sebebi olarak da; Kuzey Irak’taki ABD çıkarlarına TSK’nın ters düşmesi ve Rusya’ya yaklaşması olarak anlayabileceğimiz açıklamalar yapmıştı.
Sonra Ergenekon, Balyoz ve diğer kumpas davalarıyla Türk milletinin içinden gelen milliyetçi subaylar tutuklanarak her birinin yerine bizzat iktidarın yardımıyla FETÖ elemanı olanlar getirildi. Onlarda 15 Temmuz’da kimin askeri olduklarını bizzat iktidara karşı darbe yaparak gösterdiler.
Kısaca ABD’nin verdiği görevler şunlardır:
Cemaat; Devlet içindeki kadrolaşmadan ve devleti ele geçirmekten sorumlu güç,
PKK; Bölücülük yaratarak ABD çıkarlarına hizmet edecek bir bölge yaratılmasından sorumlu güç ve;
IŞID ise, Bölgede Sünni Şii ayrımı yaratarak bölgede mezheplere ve etnik temellere dayalı devletçikler yaratılmasından sorumlu güç olacak şekilde dizayn edilmiştir.
Bu amaçları destekleyecek şekilde ekonomiye yapılacak saldırılar ise tamamen dışarıdan ama içeriye yönelik olarak yapılmaktadır. Bu amaçlara erişmek için de bu tehdit unsurlarının saldırdığı kitlelerde farklıdır. Bu ayrımı anladığınızda terör eylemlerinin de amacını ve kimin tarafından yapıldığını anlayabilirsiniz.
Şimdi iktidar bu tehdidi gördü ve ABD karşı olmasına rağmen "Fırat Kalkanı Harekatı" na başladı. Yanlıştan döndü ve ABD’nin Suriye'yi bölmesine yardım etmeyi kabul etmedi. İçeride FETÖ ve PKK'ya karşı mücadele ederken aynı anda Suriye’de PYD ve IŞID ile mücadele edilmeye başlanıldı.. IŞID ise sadece Suriye’de değil güdümlü eylemlerini Türkiye içinde ve Türk halkına karşı da yapmaktadır.
Bu arada Türkiye’nin suni olarak yaratılan uçak krizini aşarak Rusya’ya yaklaşması ve ŞİÖ (Şangay İşbirliği Örgütü)’ne katılmaya sıcak bakması da terör eylemlerinin artmasına neden olan bir diğer etkendir.
Türk askeri ve polisi görev alanları farklı gözükse de aslında iç ve dış cephede tek bir savaş vermektedir. Ekonomik alandaki mücadeleyi de iktidarın verdiğini düşünürsek Cumhurbaşkanının seferberlik çağrısından anlaşılması gereken ortadadır. Demek ki bunların yaşanması ve bir ders alınması gerekiyormuş.
Sorunlar kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla Türk devlet felsefesine uygun olarak çözülmeliydi.. Eğer ABD ile birleşir kendi ordunu arkadan vurursan başına FETÖ darbesi de gelir, her gün bir yerlerde patlayan bombaları da engelleyemezsin.. TSK hatasıyla ve sevabıyla Türk milletinin ordusudur.
Türkiye’nin tek kurtuluş yolu Atatürk’ün yoludur.
Yurtta sulh cihanda sulh mantığıyla öncelikle içerideki ve komşularımızdaki sorunların çözümü için gayret göstermeliyiz. Seçilmiş iktidarları ABD’nin su yoluna giderek "demokrasi getireceğiz" diye indirirseniz, Suriye krizini de yaratmış olursunuz.
Benim yazımdaki tahminime uygun olarak bu terör eylemini TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı PKK güdümlü ve içindeki bir oluşum gerçekleştirmiş. Bu hain terör eylemini yapanlar ve onların çevresindekiler bunu “Ankara’da, İstanbul’da AKP’nin militarist güçlerini hedefleyen eylemler” olarak niteliyor. Bu ifadeden onlara verilen görevi de anlıyorsunuz. PKK’nın görevi güvenlik güçlerine saldırarak Kürt halkını koruyor algısı yaratmak.
Ülkemizdeki iç ve dış tehditten oluşan “Karma Tehdit” bir merkezden yönetilmektedir ve bu merkezin herkese verdiği bir görev vardır.
Bu tehdidi anlayan ve buna karşı duran her kesim hemen hedef haline gelir.
Hatırlarsanız AKP Diyarbakır Eski Milletvekili Abdurrahman Kurt, AKP’nin askeri vesayeti bitirmek için Cemaat ve ABD ile işbirliği yaptığını 2014 yılında CNN Türk’teki “Tarafsız Bölge” programında açıkça itiraf etmişti. TSK’ya karşı olan ABD’nin, AKP yanında yer alma sebebi olarak da; Kuzey Irak’taki ABD çıkarlarına TSK’nın ters düşmesi ve Rusya’ya yaklaşması olarak anlayabileceğimiz açıklamalar yapmıştı.
Sonra Ergenekon, Balyoz ve diğer kumpas davalarıyla Türk milletinin içinden gelen milliyetçi subaylar tutuklanarak her birinin yerine bizzat iktidarın yardımıyla FETÖ elemanı olanlar getirildi. Onlarda 15 Temmuz’da kimin askeri olduklarını bizzat iktidara karşı darbe yaparak gösterdiler.
Kısaca ABD’nin verdiği görevler şunlardır:
Cemaat; Devlet içindeki kadrolaşmadan ve devleti ele geçirmekten sorumlu güç,
PKK; Bölücülük yaratarak ABD çıkarlarına hizmet edecek bir bölge yaratılmasından sorumlu güç ve;
IŞID ise, Bölgede Sünni Şii ayrımı yaratarak bölgede mezheplere ve etnik temellere dayalı devletçikler yaratılmasından sorumlu güç olacak şekilde dizayn edilmiştir.
Bu amaçları destekleyecek şekilde ekonomiye yapılacak saldırılar ise tamamen dışarıdan ama içeriye yönelik olarak yapılmaktadır. Bu amaçlara erişmek için de bu tehdit unsurlarının saldırdığı kitlelerde farklıdır. Bu ayrımı anladığınızda terör eylemlerinin de amacını ve kimin tarafından yapıldığını anlayabilirsiniz.
Şimdi iktidar bu tehdidi gördü ve ABD karşı olmasına rağmen "Fırat Kalkanı Harekatı" na başladı. Yanlıştan döndü ve ABD’nin Suriye'yi bölmesine yardım etmeyi kabul etmedi. İçeride FETÖ ve PKK'ya karşı mücadele ederken aynı anda Suriye’de PYD ve IŞID ile mücadele edilmeye başlanıldı.. IŞID ise sadece Suriye’de değil güdümlü eylemlerini Türkiye içinde ve Türk halkına karşı da yapmaktadır.
Bu arada Türkiye’nin suni olarak yaratılan uçak krizini aşarak Rusya’ya yaklaşması ve ŞİÖ (Şangay İşbirliği Örgütü)’ne katılmaya sıcak bakması da terör eylemlerinin artmasına neden olan bir diğer etkendir.
Türk askeri ve polisi görev alanları farklı gözükse de aslında iç ve dış cephede tek bir savaş vermektedir. Ekonomik alandaki mücadeleyi de iktidarın verdiğini düşünürsek Cumhurbaşkanının seferberlik çağrısından anlaşılması gereken ortadadır. Demek ki bunların yaşanması ve bir ders alınması gerekiyormuş.
Sorunlar kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla Türk devlet felsefesine uygun olarak çözülmeliydi.. Eğer ABD ile birleşir kendi ordunu arkadan vurursan başına FETÖ darbesi de gelir, her gün bir yerlerde patlayan bombaları da engelleyemezsin.. TSK hatasıyla ve sevabıyla Türk milletinin ordusudur.
Türkiye’nin tek kurtuluş yolu Atatürk’ün yoludur.
Yurtta sulh cihanda sulh mantığıyla öncelikle içerideki ve komşularımızdaki sorunların çözümü için gayret göstermeliyiz. Seçilmiş iktidarları ABD’nin su yoluna giderek "demokrasi getireceğiz" diye indirirseniz, Suriye krizini de yaratmış olursunuz.