Bir konuyu araştırmanın ve öğrenmenin önemi ve değeri, bunları yaşamınızda aldığınız ve alacağınız kararlarda kullanmanıza bağlıdır. Yaşamımda verdiğim hatalı kararların çoğu, bilgileri yeterince kullanmamaktan kaynaklanmıştır. Bunu ancak bedellerini ödedikten sonra anladım.
1985 yilında Bursa Uludağ Üniversitesi İİBF Ekonometri Bölümünde doktora yeterlik sınavını geçtikten sonra sıra tez yazımına gelmişti. Benim tez hocam Prof. Dr. Baki Işıkara “Zaman serileri” üzerine çalışmamı söyledi. O tarihlerde bu konu Türkiye için yeni olduğundan yeterli bir çalışma ve yayın yoktu. Ben de çalışmaya başladım. O çalışmalardan aklımda kalanları yazdım. Özetle konunun en güzel örneği kola ve meşrubat satışları idi.
Zaman serilerinin 4 bileşeni vardı:
1) Zaman,
2) Trend / Eğilim (kırmızı),
3) Cycle / Döngüsel Konjonktür (yeşil),
4) Seasonal / Sezonsal-Mevsimsel dalgalanma (gri)
Basit grafik gösterimi;
Ocak ayında 300 kasa, Nisan'da 800 kasa, Haziran'da 1000 kasa, Ağustos'ta 1200 kasa, Ekimde 500 kasa meşrubat satılmış. Haziran başında 1500 kasa, ortasında 1800 kasa, sonunda da 1500 kasa satıldığı görülüyor. Grafiktede görüldüğü gibi Trend birinci dereceden bir doğru, Conjonktür ikinci dereceden eğri, mevsimsel dalgalanmada 3 veya daha yukarı dereceden eğri olarak belirtilmiştir. Derece arttıkça mevsimsel dalgalar artar. Yani aylık, haftalık, günlük ve gün içindeki saatlerdeki satışları gösterir. Konunun kısaca anlaşılması için açıklanmaya çalışıldı. Şimdi değişik ve daha gelişmiş anlatımlar vardır. Benim hatırımda kalan bunlar.. Mevsimsel dalgalnmalar arttıkça aralıklar daralır yani periyodlar küçülür.
Sosyal olaylarda bir konu anlatılırken mesleklere göre zaman serilerine benzer. Bu durum kısa dönem, orta ve uzun vade olarak ta ifade edilir. İfadeleri dinlerken, okurken veya seyrederken anlatılanın dönemsel veya mevsimsel olduğuna dikkat etmekte yarar var. Gazeteciler ve televizyon yorumcuları mevsimsel dalgalanmadaki aralığı çok kısa tutarlar. Öncesi ve sonrası yokmuş gibi tartişırlar. Münazaraya dönüştürürler.
Öncesi yokmuş gibi o anı tartışırlar. Örneğin Temmuz ayının onbeşinci gününde meşrubat satışları 1000 kasaya düşmüş. Bir kısmı satış elemanını suçlar. Müşteriye iyi davranmadı. Bir tanıdık mesaj attı. Meşrubatlar yeterince soğuk değildi. Satış elemanını savunanlar da oynayan filim iyi değildi. Seyirci azdı. Havada sıcaktı. Adam ne yapsın der. Bu satıcının bir hafta evvel 1200 kasa sattığının önemi yoktur. Eleştirenler satıcının önceden yaptığı bir hatayı sanki aynı gün yapmış gibi araya sıkıştırarak safsata yapmayı da ihmal etmezler. Futbol maçı gibi kısıtlı zamanda yapılanı tartışır dururlar.
Bunları izleyenlerin düşünme ve değerlendirme haklarını ellerinden alırlar. "Ya bendensin ya ondan.." Siyasiler de aynı yöntemle davranış gösterdiklerinde toplumsal değelendirme ve ölçme ortadan kalkar. Çatışmacı bir yapıya dönüşür. Bunun Anadolu'daki tanımı: “Tut kelin perçeminden” dir.
Asıl tartışılması gereken mevsimsel dalgalanmaların döngüsel dalgalanmaya ve trende yani geleceğe etkisinin ne olacağıdır. Meşrubat satışlarındaki düşmenin stoklara ve dağıtıma etkileri ve bunların doğuracağı sonuçlar tartışılmalı. Satışların düşme nedenleri ve buna karşılık alınacak önlemler değerlendilerek gelecekte davranış biçimlerinin belirlenmesi tartışılmalıdır.
Haberlerde "adam 25 yıllık eşini öldürdü" diyorlar. O adam sadece o anı değerlendiği için eşinin 25 yıllık birlikteliğini unutmuştur. Onun verdiği mutluluk ve çocuklar aklından çıkmıştır. Sadece o an yapılana karşı tepkisi buna sebebiyet vermektedir. İş hayatında da durum aynıdır. Bir anlık kızgınlıkla ortaklarını ve çalışanlarını silebilirsin. O ana kadar birlikte yaptıklarınızın değeri kalmamıştır.
Konuşmayı bilmeyen ve eleştiriye tahammül edemeyen toplumların bireyleri ve siyasetçileri, karşıt gördükleri kişileri kırarak bağları koparırlar. Bunun bedelini toplum olarak öderiz.
Medya okur yazarlığından önce medyanın münazara yerine bilgiye dayalı değerlendirme yapmasını öğrenmesi lazım. Aksi halde başta "trafik magandaları" olmak üzere ülke "magandaların" ve "mafya gruplarının" elinde oyuncak haline gelir. Yaranmak için hamaset konuşmalar ön plana çıkar. Kim çok yandaşlık gösterisinde bulunursa kendini başarılı zanneder. Değerlendirme yargılamaya dönüşür. Bu topluma kültür olarak aktarılırsa tehlikeli ve zararlı sonuçlarını haberlerde dinleriz. Sürekli dinliyoruz da..
Sosyal olaylarda bazen de eğriler / interrupt (aşırı çökme veya yükselme) yapabilir. Deprem gibi, salgın hastalık gibi, savaş gibi, ekonomik kriz gibi.. Gidişatı yarıda keser. Bunlar trendin düşmesine neden olabilir. Toplumda umursamazlık oluşur. Bunun için moral değerler yüksek tutulmalıdır.
1985 yılında Bursa Komet Bilgisayar Basic Dili Programlama kursundaki öğrenciniz olarak yukarıdaki yazınıza katılıyorum.