Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivindeki defterlerden birisi olan Maliyeden Müdevver tasnifinde kayıtlı bulunan Kanuni dönemine ait Eskişehir Vakıfları Tahrir Defterinde (Maliyeden Müdevver 27 Nolu Defterin Transkripsiyon Ve Tahlili) şu bilgiler verilmektedir:
“Karye-i İtburnu tâbi‘-i m.
Karye-i mezbûrede Şeyh Süleyman Zâviyesi’ne bir çiftlik yer kadîmden vakfıyyet üzre selâtîn-i mâziye ahkâmlarıyla Elvan Şeyh mutasarrıf iken mensûh olub timara verilmiş sonra merhûm Sultan Bayezîd Hân vakfıyyeti mukarrer edüb Elvan Şeyh'e hüküm verilmiş deyü kaydolunmuş der-defter-i köhne el-hâletü hâzihi pâdişâhımız mukarrer nâmesiyle Beytemür mutasarrıf deyü kaydolunmuş der-defter-i köhne hâliyâ pâdişâhımız azze nasruhu hazretleri berât-ı hümâyûnuyla yine Beytemür mutasarrıfdır”[17]..
Salih veled-i Beytemür |
Hâsıl 250 |
Görüldüğü üzere Şeyh Süleyman Zaviyesi de bu bölgede Osmanlı Beyliği başlangıcı ve devlet olma aşamasından itibaren bulunmaktadır. “Ahi Ede Zaviyesi ise günümüze Şeyh Edebali’nin türbesi olarak bilinen bina ile ulaşmıştır. Buradaki türbe Eskişehir (Odunpazarı) semtindeki mezarlığın içinde bulunmaktadır. Halk arasında Ahi Ede Osman Bey’in kayınpederi Şeyh Edebali ile bütünleştirilmiştir. Vakıf kayıtlarında ise zaviyenin adı “Ahi Ede” olarak geçmektedir”[18].. “Aşıkpaşazade, Osman Gazi'nin Mudurnu Göynük seferini kaydederken, Osman Bey'in Beştaş Tekkesi'nden aldığı yardımı zikrettikten sonra, Samsa Çavuş kılavuzluğunda Sakarya Nehrini geçtiklerini anlatır. Osman Gazi Sakarya nehrini geçtikten sonra Sorkun’a çıkar, buradan Mudurnu vilayetini, Göynük ve Taraklı’yı vurduktan sonra tekrar Sorkun üzerinden Karacahisar’a çıkar.[19].
“...Bir gün Osman Gazi Mihal’e ey’idür: Darakçı Yenicesi'ne sergirdelüm derüz, sen ne dersin? Mihal eydür: Hanum! Sorkun üzerine Sarıkaya'dan, Beş Daş’tan geçelüm ki Sakarya suyunı geçebilerüz. Ve hem gaziler ol taraftan gelürler, dedi. Mudurnu vilayetinin dahi ırmağa kolaydur, dedi. Ve hem ol vilayet mamurdur der. Ve Samsa Çavuş dahi ol vilayete yakın yerde olur. Ve ona dahi habar edelüm ki bir fırsat oldugı dönemde bize bildire. Ve hem anun gibi ettiler. Vardılar. Beş Daş'un tekkesine kondular. Şeyhine sordular- Su geçüt verür mi? Şeyh: eyüdir, gazilere geçüttir. Allah fazlıyle, der. Atların yemin kesüb bindiler Su kenarına vardılar. Samsa çavuşı su kenarında buldular, hazır ve müheyya buldular Aldı bu gazileri, doğru Sorkun üzerine iletti”[20].
Metinde sözü edilen Beştaş tekkesi bugün Eskişehir Tepebaşı ilçesinde bulunan Uludere Köyündedir, köyün eski kaynaklardaki adı İtburnu'- dur. İtburnu Köyü'nün içinde bir bahçe içinde bulunan tekke kalıntısı “Büyük Şeyhin tekkesi” olarak zikredilmekledir. “Büyük Şeyh” ise Şeyh Edebali olarak kabul edilmekte; buna bağlı olarak da köyün içindeki Tekke Şeyh Edebali'nin ilk tekkesi sayılmaktadır. Kaynaklardan Mal Hatun ile ilgili kayıtlarda İtburnu adının zikredilmesi bu rivayeti güçlendiren diğer bir unsur olmaktadır. Bugün köyün içindeki tekkenin bahçesinde tekkenin daha sonraki postnişlerinden Şeyh Süleyman'ın türbesi bulunmaktadır”[21].
.
Burada Şeyh Süleyman'ın Şeyh Edebali'den sonra postnişin (halifesi-öğrencisi) olduğu ifade ediliyor olsa da bu tasavvuf ve ahîlik geleneğine uygun görülmemektedir. Köyde Edebali’ye ait bir ev ve Bala (Mal) Hatunun ayaklarını yıkayıp gelin edildiği pınar (Güllü Pınar), Yunan işgalinde korumak için çamaşırhaneye dönüştürüldüğü köylüler tarafından ifade edilmektedir. Edebali İtburnu köyünde 13 yıl ikamet etmiştir. Şeyh Edebali’nin İtburnundaki evi de günümüzde bilinmektedir. Daha sonra Edebali Eskişehir-Bilecik yolculuğunu yapmıştır.
Çünkü Ahmet Yesevî Hazretlerinden itibaren yetişen her öğrenci başka bir beldeye gönderilmiştir. Şeyh Süleyman gibi aslen Türkistanlı (Türkmenistanlı) olan Şeyh Edebali Karaman dolaylarından gelmiş ve daha sonra bu köyde Şeyh Süleyman yanında da eğitim aldıktan sonra Eskişehir ve Bilecik bölgelerinde görevlendirilmiştir. Onun son zaviyesi ve türbesi Bilecik’tedir. Adına kayıtlı başka zaviyeler de tespit edilmiştir. Bu durum Şeyh Edebali’nin Osmanlı Beyliği ile akrabalık ilişkilerinin gücünden de kaynaklanmaktadır.