Fahiş fiyat maksatlı kullanılan yanlış bir tanım, bir aldatmaca, dikkatleri asıl sorundan uzaklaştırıp işi etiket kontrolüne indirgemecedir.
Pahalılığın sorumlusu enflasyon mu, döviz kuru mu, akaryakıt mı, doğalgaz mı, elektrik mi, iktidarın yanlış uygulamaları mı, esnafın ve zincir marketlerin fiyatları fahiş oranda artırması mı, yoksa bunların hepsi mi? Bence hepsi. Ancak, bunlardan sadece, küçük esnafın suçlanmasını doğru bulmuyor, ayırıyorum.
Tarım ve hayvancılıktaki girdilerin (tohum, yem, ilaç, sulama, elektrik ve benzeri masraflar) yüksek maliyeti, tabii afetler, aracı şahıs ve kuruluşlara para kazandıran çarpık dağıtım ağı, üretici ile tüketici arasında doğrudan köprü görevi yapacak üretim ve tüketim kooperatiflerinin yaygınlaşmasının teşvik edilmemesi, aksine önünün kesilmesi, anayasal ve yasal hakları olduğu halde üreticiye yeteri kadar devlet desteğinin verilmemesidir fiyat artışının sebebi bence.
Gerçeğin üstünü ‘fahiş fiyat artışı’ söylemiyle örtmek, esnafa dini telkinde bulunmak fiyatların aşağı indirilmesine çare değildir.
ABARTMALAR VE GERÇEKLER
‘Geçmişte şu hizmet şu kadarcıktı, biz şu düzeye yükselttik’ aldatmacasını da kimse inanmıyor.
"Milli Gelirin TL bazında 11 kat, Asgari Ücretin 16 kata yakın arttığını" söylerseniz, ekonomistler ve sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri de bunun cevabını, resmi verilere dayanarak hemen verir. .
Örneğin, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, "2001 asgari ücreti çeyrek altının 5,2 katıyken 2021’de 3,6 katı’ olduğunu hatırlatır, bununla da yetinmez, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın verilerine dayanarak şu karşılaştırmaları yapar:
“2002’de net asgari ücret 184 TL idi. Dolar karşılığı ise 126 dolardı. Bugün 2 bin 825 lira 90 kuruştur. Dolar cinsinden ise 332 dolar. Asgari ücret son 19 yılda görece artmış görünse de, 2001'deki asgari ücret, çeyrek altın fiyatının 5,2 katıyken 2021'de sadece 3,6 katı.
2009’da 200 lira ile 134 dolar alınabilirken, 15 Eylül 2021 itibariyle sadece 24 dolar alınabiliyor.
2002’de göreve yeni başlayan bir öğretmen 18 çeyrek altın alabilirken, bu sayı 2021 yılında 7 çeyreğin altına kadar düştü.
19 yıl önce sadece 6.3 milyar TL olan hane halkının toplam kredi borcu, 2021 Haziran sonu itibarıyla 874 milyar TL'ye yükseldi.
Gıda fiyatlarındaki yıllık artış (halkın enflasyonu) ise, bizim hesaplamalarımıza göre yüzde 40’a ulaştı.’
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BURSLARI
“Biz göreve geldik, üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı. Elinize, dilinize dursun. Şu anda bunlar 650 liraya çıktı” söylemi de cevabını hemen bulur.
Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) bursunun yıllara göre karşısındaki dolar değeri şöyle sıralanır:
2016: 400 TL = 135 DOLAR
2017: 425 TL = 120 DOLAR
2018: 470 TL = 125 DOLAR
2019: 500 TL = 95 DOLAR
2020: 550 TL = 93 DOLAR
2021: 650 TL = 78 DOLAR
Ayrıca, Merkez Bankasının sayfasından yapılan hesaplamaya göre, dönemin 45 Türk Lirası şu anki 614 Türk lirasına bedel. Yani 19 yılda değişen dünyadaki ihtiyaçları düşünerek sadece aylık 36 Türk lirası artış yapılmış. Bu da 1 kilogram peynir ya da iki bira eder.
ANA YURTTA YURT SORUNU
Üniversiteler açılırken yüksek ev kiraları ve yüksek fiyatlı özel yurtlar ile karşı karşıya kalan öğrencilerin barınma sorunu giderek büyüyor ve yurt çapında yaygınlaşıyor.
Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne (KYGM) bağlı 1 milyon 882 bin 630 öğrencinin ve 190 yurdun bulunduğu 2002’de, bir yurda 9 bin 908 öğrenci düşüyordu.
Öğrenci sayısı 2020’de 8 milyon 240 bin 997’ye, yurt sayısı ise 773’e yükseldi. Yurtlar, öğrenci sayısı ile orantılı artmayınca 2020’de yurt başına düşen öğrenci sayısı 10 bin 661 oldu. 2020’de devlet yurtları, öğrencilerin yalnızca 8.2’sinin barınma ihtiyacını karşılayabildi. Bu oran 2002’de 9.7’ydi.
FETÖCÜLERİN ÖĞRENCİ YURTLARI NE OLDU?
OdaTV’in 2019 yılında yayınladığı habere göre, aralarında TÜGVA ve Ensar’ın da yer aldığı 6 vakfa bağlı yükseköğretim öğrenci yurdu sayısının toplamı, devlet yurtlarının sayısının yarısına yaklaşmış.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı yükseköğretim öğrenci yurtlarının sayısı 2017 yılından 2018 yılına kadar sadece 42 artarken dini vakıflara ve cemaatlere bağlı yurtların sayısı katlanarak büyüdü. Üniversite öğrencilerine hizmet veren 777 devlet yurduna karşın, aralarında TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti ve Ensar Vakfı’nın da olduğu altı kuruluşa bağlı öğrenci yurtlarının sayısı 374’e ulaştı.
Bu nasıl gerçekleşti ? Tabii ki, FETÖ Darbe Girişiminden sonra el konulan, Fetullahçılara ait öğrenci yurtlarının dini vakıflara ve cemaatlere verilmesiyle.
Yurt sayısında İlim Yayma Cemiyeti öne çıkıyor. İmam hatip okullarının açılmasını destekleyen ve burada okuyan öğrencilere burs veren cemiyetin 177 öğrenci yurdu bulunuyor. Esra Albayrak’ın Yönetim Kurulu Üyesi olduğu TÜRGEV’in toplam yurt sayısının 60 olduğu biliniyor. Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu TÜGVA’nın Türkiye genelinde 58 yükseköğretim öğrenci yurdu bulunuyor. Ensar Vakfı’nın elinde ise 34 yükseköğretim yurdu var. İhlas Vakfı’nın 28, Önder İmam Hatipliler Derneği’nin de 17 öğrenci yurdu olduğu belirtiliyor. Böylece toplam sayı 374’ü buluyor.
Sonuç: Söylemde bolca yalan, palavra yani forta, eylemde Rabbena hep bana..
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com