5 Ekim 2024 Cumartesi günü İstanbul Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği Ahilik Etkinliğinde “2024 Yılının Bektaşisi” seçilmem vesilesiyle yaptığım kürsü konuşmamı okuyucularımla da paylaşıyorum;
Bektaşi geleneğinin en önemli merkezi, Güneşin yükseldiği yer olan Horasan’dır. O zamanın en önemli lideri ise, zamanında herkes tarafından takdir edilen, efsane kahraman ' Ebu Müslim Horasani'dir.
Hacı Bektaşi Veli'ye bağlı olanlara 'Bektaşi' denir. Bektaşilik, tasavvufa dayanan bir Türk tarikatıdır ve sufiliğe benzemez. İki kola ayrılır: Çelebilere “Bel Oğlu”, Babalara “Yol Oğlu” denir. Bektaşilikte Makam sırası, Dedebaba, Halife, Evlenmemiş Derviş, Baba dergah yöneticisidir. Derviş Liyakatli Mürittir, Muhip Bektaşi üyesidir ve Bektaşiliğe sempati duyan aşıktır.
Hacı Bektaşi Veli Ahmet Yesevi'nin halifesi Lokman Perende'nin talebesidir.
Anadolu'nun Türkleştirilmesi ve İslamlaştırılması için Türkistan illerinden vazifeli olarak gönderilmiştir. Asıl adı Muhammed Bektaş'tır. Bektaş’ın kelime anlamı, eş, benzer, muadil demektir. Her isteyen kişi, kökten bitme, daldan yetme şeklinde açıklanarak bir Baba’dan nasip alarak Bektaşi olabilir. “Hakk- Muhammed- Ali” Üçler olarak adlandırılır. Üçler, aynı zamanda "Eline, Diline, Beline Sahip Ol" ve "Allah- Evren-İnsan" algısıdır. “Eline sahip çık” derken, İline, Devletine sahip çık diyen Hacı Bektaş Veli, “Beline sahip çık” derken, kutsal olan vatan toprağına sahip çıkmamızı, toprağı işlememizi, işimizi, toprağımızı boş bırakmamamızı, tarım yaparak üretime katkı vermemizi, "Dilimize sahip çık" demekle de, konuştuğumuz dil Türkçe dilimize sahip çıkmamız gerektiğine işaret etmiştir.
Amasya, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde vatanımızın düşman işgalinden kurtarılması için çalışmalar başlatan Mustafa Kemal Atatürk, 22-23 Aralık 1919 tarihinde Hacı Bektaş İlçesinde Hacı Bektaş Dergâhı’nı ziyaret ederek, "Vatanına, Devletine, Milletine, Türk Diline Sahip Çıkmak" için, Türk Milleti'ni uyandırma hareketini unutmamalıyız. Ahi Evran’ın da, Karamanoğlu Mehmet Bey’in de mücadelesini devam ettirmeliyiz..
Bektaşilikte Turna Kuşu, Güvercin, Aslan, Geyik ve Arının önemli yeri vardır. Şekil değiştirme, don değiştirme, donuna girme ifadeleri ile açıklanır. Bektaşilikte ölüm, Hakk’a yürümektir, gerçeğe kavuşmaktır, ölen tendir, can değildir. Pir Dede, Keyifli Baba, Horoz Dede, Abdal Musa, Avşar Dede, Akyazılı Baba, Kudümlü Baba Sultan, Sarı Saltuk köylü halkı etkileyerek Anadolu'nun Türkleşmesini sağlamışlardır. İçlerinden "Bu alem dedikleri el ayakla baş değil, Adem manaya derler, suret ile kaş değil." diyen, Türk Dilini yıllardır yaşatan üstad Türk Şairi Yunus Emre yetişmiştir.
Bektaşilik, Türkçeyi ibadet dili olarak kullanmış, Türkçe şiir geleneğini günümüze kadar sürdürmüştür. Hacı Bektaşi felsefesinde Allah korkusu, din korkusu, cennet cehennem korkusu yerine, “Allah Sevgisi” ve “İnsan Sevgisi” vardır. Kalplerin temiz olması, her şeyin insan için olması, insancıllık ve hoşgörü önemlidir. Toplumsal eşitlik, paylaşım ve dayanışma, toplumsal uzlaşma, kin zulüm ve nefretten, şiddetten uzaklaşma esastır. " Gelin Canlar Bir Olalım İri Olalım, Diri Olalım" çağrısı günümüz sorunlarında çözümün temelini teşkil eder. Büyük hata ve kusur işleyenler tümüyle dışlanır, hatta toplumdan izole edilirler. İbadetlerde cinsiyet, yani kadın erkek ayrımı yoktur. Tüm katılanlar eşittir. Sadece Can, Canlar, Eren ve Erenler vardır. "Adalet her işte, Hakk'ı bilmektir." Evren Allah’ın bir görüntüsü, Allah ise, Evrenin özü, gerçeğidir. Hak’tan alıp, halka vermek, paylaşmayı bilmek önemlidir.
İnsan, Tanrı'nın güzelliğini yansıtan bir aynadır. Arayan kişi, O’nu her aradığını kendinde, gönlünde bulur.
Üç dost vardır: Evde kalan mal, yolda kalan akraba ve tanıdıklar, Benimle, Bizimle gelen: İYİLİKLERİMİZDİR. Savaş yerine barışı, düşmanlık yerine dostluğu, kin yerine sevgiyi ve hoşgörüyü benimseyen hümanist bir anlayıştır, Bektaşilik. Bektaşi, gönül ve dünya insanıdır, her şeyi geniş açıdan görmek ister, yaşamayı sever, dünya nimetleri yasak meyve değildir, mutluluğu ölümde aramaz, kendinde varsa dağıtır, yoksa şükreder. Bektaşilik, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur. İyi, kâmil insan isen, hakkı hukuku biliyorsan, Tanrı da seni sevgili kulu olarak görüyor ise, hiç bir şartı getirmesen de yerin Tanrı'nın yanıdır.
O, insanın alnı açık ve cesur olarak dolaşması için, her şeyden önce adaletli olması gerektiğini savunan büyük bir düşünce adamıdır. İnsanlara eşit davranmanın önemli olduğunu dile getirir, eşitlikçi, paylaşımcı, çalışkan, zamanını iyi değerlendirmesi gereken bir toplum modeli ortaya koyar. Adaletin olmadığı bir toplumda, birlik ve beraberliğin olamayacağını, adaletin toplumda denge unsuru olduğunu, Ahmet Yesevi gibi "Devletin Dininin Adalet olduğunun" farkındadır. O, her ortamda "İyiliği emredip, kötülüklerden sakınmanın" şart olduğuna inanan bir toplum önderidir.
"İslamın temelinin güzel ahlak, ahlakın özü bilgi, bilginin özü akıldır." diyen Hacı Bektaş Veli, barışa, dostluğa, kardeşliğe çağrı yaparak, Anadolu'yu barış ve huzur içinde yaşayan bir coğrafya haline getirmiştir. Onda tüm insanlığa karşı bir sevgi ve müsamaha, hoşgörü vardır. Hiç kimseyi kendinden küçük görmemeyi, güzel ahlaklı, hoşgörülü olmayı, bütün dünya insanlarını evrensel dostluk ve kardeşlik potasında birleştirmeyi, hiç bir din ve milleti ayıplamayıp, hor görmemeyi öğütler.
Onun ilkelerinden biri de: "Herkesle dost olmak ve kimseye karşı kin tutmamak”tır.
Allah, insanoğluna dört göz verdi. Bunlardan ikisi başta, baş gözü, ikisi de gönülde gönül gözüdür. İnsanoğlu, baş gözüyle yaratılmış halkı, gönül gözüyle de yaratanı, Hakk'ı görür. O, "Hararet nar' dadır, saçta değildir. Dervişlik hırka da, taç da değildir, Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs de, Mekke'de, Hac' ta değildir." görüşünü toplumla paylaşır.
Devam edecek..