Sahi bu gidiş nereye?
Muhasebe yok!
Vicdan kalmamış.
Haram nerede kaldı?
Helal nerede kaldı?
Bu gidiş nereye?
Bu böyle gitmez!
Herşeyin çivisi çıktı
İşler şirazesinden çıktı
Para pul oldu
Denge bozuldu
Siyasetçiye güven kalmadı
Adalete güven kalmadı
İnsanın insana güveni kalmadı
Dostluklar bir paraya kurban verilir oldu!
Sahi bu gidiş nereye?
Boşanmalar artmış!
Nüfus artışı bir yana nüfus geri gitmekte.
Genç kadınlar adeta yarı çıplak sokağa çıkabilmekteler. Bu durumum modernlikle, aydınlıkla bir ilgisi olabilir mi?
LGBT alenileşti!
Domuz kasaplık oldu!
Gençlik Deizm ve Ateizmin pençesinde!
Uyuşturucu kol geziyor!
Bu gidiş nereye?
Algı operasyonları ve kavram kargaşasının pençesine düştük!
Yar, manita oldu; ilişki, naz, trip oldu; zina, aldatmak oldu; ahlak, etik oldu.
Allah’ın selamının yerini “merhaba” aldı! “Selamı yayınız” emri gözardı edildi. Oysa merhaba ile selamın uzaktan yakından ilgisi yok!
“Cihat, Hicret” gibi İslamın önemli kavramları kebapçı, berber, oto yıkama markası oldu! Öyle ya müslümanız! Hem de öyle böyle değil! Nerede ise bütün değer ifade eden kavramlar bilinçli olarak veya cehaletin sonucunda, dilimizin ve kavramlarımızın içi boşaltılarak değersizleştirildi, anlamını yitirdi.
Öte yandan,
Esnaf verdiği hizmetin bedelini hakkaniyet aramadan kafasına göre belirleyebiliyor!
Bir bardak çay için utanmadan sıkılmadan 100 TL diyebiliyor!
Bir kahvaltıya biçtiği 600 TL bedeli ucuz olarak reklam yapmaya utanmıyor!
Ev sahibi kira artışı isterken ağzını doldurabildiği kadar doldurup söylerken, kiracı makul artıştan kaçmak için bütün yolları deniyor! Ev sahibi kendisine sormuyor. Ben kiracı olsam ne kadar kira vermek isterdim, kiracı kendisine sormuyor ben ev sahibi olsaydım ne kadar kiraya razı olurdum.
Siyasetçilerin çoğu ülke sorunlarını bırakmış kendi işi ile meşgul!
Üniversitede kimi hoca dersleri boşlayabiliyor,
Öğrenci dersi kaynatmak, derse katılmamak için fırsat kolluyor!
İş veren işçinin hakkını verirken “ben işçinin yerinde olsaydım” demiyor. İşçi, patron olsaydım bu kadar sıkıntının altından kalkmaya, işlerini devam ettirmeye çalışırken işçilerin maaşlarını vermek için adeta savaş verirken ben olsam işçilere ne maaş verirdim demiyor.
Kimse kendisini karşısındakinin konumu ile kıyaslamıyor!
Hemen herkes fırsat kollar hale gelmiş.
Sonra işçi bulamıyorum,
İş bulamıyorum,
Geçinemiyorum!
Say say bitmez!
Küçük büyükleri saymaz, saygı göstermez oldu.
Büyük küçüğü sevmez oldu.
Eşim dostum komşum akrabam gibi kavramlar bir paralık oldu!
Böyle gitmez!
Mutlu huzurlu olmak mümkün olur mu?
Komşundan emin değilsen,
Arabanı tamir ettirdiğin usta değiştirmediği parçanın parasını alabiliyor hale geldiyse,
Bugün aldığın bir malı yarın aynı fiyata alamıyorsan!
Kocanın hanımına, hanımın kocasına saygısı kalmamış, sanki evlilik ortaklık olmuşsa! Sen ben başlamışsa! Huzur nasıl olacak?
İnsan kendi hayatını zindan etmekle meşgul!
Her şeyimiz dengesini yitirdi!
Bazı tarikatlara, cemaatlere bakar mısınız! Birbirlerini nerede ise küfürle suçluyorlar.
Elbette yazımızın konusu değiller. Ancak her şey, her alan böyle oldu ona işaret için konu ettim.
Peki soru şu!
Kiraya fahiş zam yapan mutlu mu?
Kirayı ödememek için takla atan kiracı mutlu mu?
Önceliği kendi işi olan milletin işini ikinci plana atan siyasetçi mutlu mu?
Çayı 100 liraya satmaya utanmayan esnaf mutlu mu?
İnsan mutlu mu?
İnsan yarınından emin mi?
Bırakın yarını, komşusundan yakınından emin mi?
Genel olarak emin değil!
Peki mutluluk, huzur nasıl olacak?
İnsan mutsuz, tatminsiz, saygısız yarınından endişeli!
Fe Eyne Tezhebun? (Tekvir 26)
Where is this going?
Vesselam..