Samsun'daki Atatürk heykeline olan menfur saldırı, birden ülke gündemine oturdu. Olay iktidar tarafından samimiyetle (biraz da "suçlanmayalım" telaşıyla) protestoyla karşılandı ve hızlı bir şekilde olay failleri de tutuklandılar. Muhalefetteki Atatürkçüler tarafından da hem protesto edildi, hem de olay vesilesiyle özellikle CHP tabanı Atatürkçülük öz temasına yönelerek, "yeni-CHP ataleti ve rehaveti"nden kısmen de olsa sıyrıldı.. Her halükarda bu olayı yapan iki kişiyi de düşününce, hem kızıyor hem de "Aman ha, yine hassas bir konuda kaşıma var" diye de kuşkuyla bakıyorum.
Meseleye kolay bir yanından baktığımızda;
Herkes tam da enflasyon, akaryakıt, elektrik, doğalgaz fiyatları, zamlar, tüketici fiyatlarındaki pervasız yükselişler gibi hayatını doğrudan ilgilendiren kendi konuları içerisinde canhıraş feryad ederken, birden böyle bir saldırı olayı tüm dikkatleri Samsun’a ve Atatürk'e yöneltti.
Şimdi, toplumsal hafıza ve iradeyi, böyle bir viraj alma evresine sokanların kimler olabileceği tabii ki tartışılabilir bir konu.
Suç failleri de bilmem kaç olaydan sabıkalı, siyasetle falan ilgisiz iki sabıkalı serseri.. Birileri tarafından azmettirilmiş olabilirler mi? Tabii ki olabilirler.. Bu noktada hafiyeliğe de gerek yok. Olay somut ve sonuçları ortada. Gerçeğe ulaşamıyorsanız, sonuçları kimin işine yarar ona bakarsınız.
Meseleye başka bir yanından baktığımızda;
Türkiye 2023 arifesinde bir “toplumsal nabız yoklama” sürecine girdi gibi. Yok Amerikan büyükelçisi, yok İngiliz büyükelçisi zevatı muhteremler yine sahneye çıktılar. Asli işlerini bırakıp, popüler siyasetçilerle adeta bir mekik diplomasisi başlattılar..
Nedir mesele? Bu ülkeyi ve geleceğini birkaç büyükelçi mi dizayn ediyor?
Ya da o büyükelçiler, bu ülkenin siyasetçileri üzerinden, kendi ülkelerindeki bakanlarına şirin pozlar verme telaşındalar mı?
Ya bizim insanlarımız? Her şeyi hallettiler de sıra emperyalist ülkelerin büyükelçilerinden medet ummaya mı geldi? “Vatanı işbirlikçilerden temizleyeceğiz” diyenler onlar değiller miydi? Bırakın bu diyaloglara tenezzül etmeyi, o onurlu duruşlar ve omurgalar çatırdamaya mı başladı?.. Neyse..
Dedikten sonra dönelim Samsun’a;
İşte tam da bahsettiğim gibi 2023 seçim yılının arifesinde, toplumsal yapı ve tepkilerin nerelerde olduğu, böyle Samsun’daki gibi bir provokasyonla da ölçümleniyor sanki. Arkası gerçekten aydınlansa, bir servis senaryosu da olası mümkündür.
Türkiye seçimler öncesi bir "nabız yoklama" sürecindedir.
Toplum olarak sakin davranmak, tezgâha gelmemek ve o ölçümcü zevatı muhteremlerin “veri malzemesi” olmamak da gerekir diye düşünüyorum. Hem devletimiz, hem siyasetçilerimiz hem de vatandaş olarak bizler..
Sağlıcakla Kalın..
Siyasetçiler vatandaşa yoklama çekiyor ama vatandaşlar da onlara yoklama çekiyor. Onların cam kırığı olduğunu çoktaaaaan anladı da şimdi karar verme aşamasında. Selamlarımla