Suriye ile Türkiye arasında neler oldu,daha doğrusu Esad ile Erdoğan arasında neler oldu ki bir anda Emevi camisi ön plana çıktı. Hafızamızı şöyle bir tazeleyip dikkat çeken başlıklara bir göz atalım ;
Tarih 2008, Beşar Esad ve eşi Esma Esad tatil için Bodrum'a gelmiş, Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte karşılama yapmıştı.
Tarih 15 ağustos 2010 “Biz geldik Esad kardeşimle oturduk”
Tarih 2011, Haziran seçimlerinden iki gün önce, Erdoğan "Görüntüler ortada iken Esad bana farklı şeyler söyledi. Biz Suriye'deki gelişmelere daha fazla sessiz kalamayız. İyi ilişkiler ilelebet süremez" diyerek 'Zalim Eset' dönemine geçişin işaretini vermişti.
Tarih 2012 Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'in "Ona kalbimi açmıştım" başlığıyla yayımlanan (12 Ağustos 2012) Emine Erdoğan söyleşisinde, kızları Sümeyye Erdoğan'ın da "Senede en az 3 defa ailece görüşürdük. Hatta ben arkadaşlarımla Şam’a gittim, bizi Esma Hanım ağırladı" ifadeleri yer almıştı.
Bu tarihte Emevi camisine ilk dikkat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından çekildi. O gün attığı twit;
“İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız..”
Tarih 5 Mayıs 2013, Erdoğan’ın Twitter hesabından yaptığı paylaşım: "Ey Beşar Esad, vallahi bunun hesabını vereceksin. Allah izin verirse bu katilin dünyada hesap vereceğini göreceğiz.."
2015: “Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur.”
Tarih 2017 Tunus'tan konuşan Erdoğan, "Esed, kesinlikle açık ve net söylüyorum, devlet terörü estirmiş aslında bir teröristtir. Suriye'de Esad'la yürümek kesinlikle mümkün değildir.
2022: “Bizim Esed'i yenmek gibi bir derdimiz yok.”
5 Ocak 2023 “ Kardeşim Esad “
Tarih 12 Aralık 2024, “Suriye, Beşar Esad'ın ‘kanlı’ rejiminin düşüşünün ardından barışa doğru ilerliyor.”
Aynı gün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, beraberindeki heyetle Perşembe günü Suriye'nin başkenti Şam'a giderek Emevi Camii'nde namaz kılıyor.
Kıldığı namazın resimlerini de sosyal medyaya servis ediyor.
Olaylar Med ve Cezir gibi gidip gidip gelmiş.
Şimdi ortaya sergilenenlerle, geçmişte var olanları bir araya getirelim.
Emevi camisi neydi?
Önce bu sorunun içerdiği cevaba bakalım.
Kilise iken çamiye çevrilen bir mabed.
70 yıl süreyle hem cami hem kilise olarak kullanıldı.
Cuma günü Müslümanlar Cuma namazı kılıyordu,
Pazar günleri de Hristiyanlar ayin yapıyordu.
Daha sonra 635 yılında tümüyle camiye çevrilip “Emevi Camisi” adını aldı.
Bundan sonra “Emevilerin ve İslam Düşmanlarının Karargahı ve tebligat merkezi” oluyor.
Bu camide;
Muaviye’nin satılmış hatipleri Muaviye’yi İslam olarak tanıttılar.
80 küsür yıl Hz. Ali’ye lanet okuttular.
Bu cami;
İmam Hüseyin’in kesik başının seyir için getirilip ortaya konulduğu ve Yezid tarafından mübarek dudaklarına sopayla vurulduğu yerdir.
Peygamber kızı Zeyneb’in esaret zinciriyle sürükleyerek getirildiği yer.
İmam Zeynel Abidin’in isyancı diyerek zincire vurulup getirildiği yer,
Emevilerin zafer simgesi ve zafer partilerinin verildiği yer.
Yani İslami değerlerin aşağılandığı bir yer olmuş Emevi Camisi.
Yani bu camiye önem verenler,
İslam’ın değerlerine önem vermeyenlerin savunduğu yer.
Buradan çıkarılması gereken sonuçları Ramazan Can’ın “İslam’ın Adalet Savaşçıları” adlı kitabından aktaralım. Sahife 211;
“Hz. Hüseyin’in tavrı, Müslümanların hiçbir zaman ilahi hukuku hiçe sayan ve yaratılıştan gelen insanın hürriyeti pahasına, egemenliğini zorla sürdüren ve keyfi kararlarını halkın üzerinde uygulamaya kalkan despot yönetimlere teslim olunmaması gerektiğini, Hz. Hüseyin gelecek nesillere bir örnek olarak göstermiştir.”
Bu karar şunu ortaya koymaktadır.
Kim Yezidi düşüncenin yanında yer alacak,
Kim Hz. Hüseyin’in düşüncesinin yanında yer alacak.
Ortada Ortadoğu ülkelerine uygulanan BOP projesi varken,
Onları uygulamaya çalışan “Eş Başkanlar” var iken,
Görünen o ki, İslam ülkeleri kan revan içinde olmaya devam edecektir.
Zira sureti Hak’tan görünüp Müslümanları kandırmak bu kadar kolay.
Müslüman’ın Allah’ın ilk emri olan “Oku” yu uygulamak gibi bir derdi yok.
Ardından “Kalem” suresinin emri olan yazmayı yerine getirmek gibi bir derdi yok.
Kim ortaya bir laf atarsa Müslüman onun peşine düşüyor.
Bu söz ne kadar gerçek,
Bu ifadeler ne kadar doğru,
Ortaya atılan bu söylemlerin kime faydası var,
İslam’a ve inanca ne zararı var gibi olayları araştırmak gibi bir derdi yok.
Müslüman’ın Müslüman gibi yaşamayı sürdürecek bir derdi de yok.
Dalmış dünya nimetlerine,
Kim rant sağlarsa,
Kim kendisine imkân verirse,
Kim bir makam mevki verirse,
Hemen onun yanında yer alıp onun peşine düşüyor.
Allah Müslümanlardan neyi yapmasını istiyor; “Aklınızı kullanın” diyor.
Yunus suresi ayet:100’de “Aklını kullanmayanların başına bela yağdırırım” diyor.
Ve Müslümanlar hala bir ders almış değil.
Siz hala neyi bekliyorsunuz.
Kıyametin kopmasını mı?
Haksızlık yapılıyor susuyorsunuz,
Hukuksuzluk yapılıyor boyun eğiyorsunuz,
Ekmeğiniz elinizden alınıyor ses çıkarmıyorsunuz.
Ülke talan ediliyor görmemezlikten geliyorsunuz.
Milli ve manevi değerler hiç ediliyor ama siz hala hamaset yapıyorsunuz..
Nereye gittiğinizi,
Kimlerin peşinden gittiğinizi,
Hangi amaca hizmet ettiğinizi hala anlayamadınız mı?
Öyleyse şu Sümer Atasözüne kulak verin;
“Çobanın kaval sesine kanıp yaylaya gittiğini zanneden koyunlar, mezbahaya gittiklerini hiçbir zaman öğrenemediler.”
Hala anlamadıysanız yapacak bir şey yok..
Bu ülke yoksa dışarıdan mı idare ediliyor?
Esad 2016 yılında şöyle demişti;
“Türkiye, ABD izin verdiği için Cerablus’a girdi”
“(…) Suudi Arabistan ve Türkiye Amerika’ya hizmet eden devletler. Emri o (Amerika) veriyor ve onlar bunu gerçekleştiriyor.”
Gerçekten biz dışarı mı bağımlıyız?
Ülkece BOP projesinin masaya yatırılması gerekiyor.
Yoksa gelecek bizim için de çok karanlık olacak.
Libya, Irak, Suriye ile sırada kim var sorusu hala akılları meşgul ediyor..