BURSA ARENA / Haber Merkezi
Sebze ve meyvenin merkezi Antalya'da domates 25 liradan satılıyor. Urfa'da, İstanbul ile aynı fiyattan kebap yeniliyor. Tarla tezgahında pazar fiyatına meyve satışa sunuluyor. Anadolu’daki esnaf ile büyükşehirlerin esnafı pahalılıkta yarışıyor.
Türkiye'deki yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı artık herkesin üzerinde mutabık kaldığı konuların başında.
Geçmişte de özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde pahalılık daha fazlayken, kimi şehirlerde ve Anadolu'nun birçok noktasında daha az hissedilirdi.
Şimdilerde kiralar ve ev fiyatları dışında geçmişten farklı olarak birçok ürünün İstanbul'daki fiyatlarıyla Anadolu'daki fiyatlarının neredeyse aynı.
Bu durum şehirlerarası yollarda tarla kenarlarındaki satılan sebze ve meyve tezgahlarında açık şekilde görülüyor.
Şehirlere ulaşıncaya kadar fiyatların artmasına gerekçe gösterilen ulaşım giderleri - komisyoncu parası olmamasına karşın buralarda bile şehir pazarlarındaki rakamlara yakın fiyatlarla satılıyor.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy / Fotoğraf: Evrensel
"Türkiye'de şehirler fiyatlar açısından yakınlaştı"
Peki uzmanlar bu duruma ne diyor?
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Türkiye İstatistik Kurumu'nun da (TÜİK) şehirlerin enflasyon oranlarını hatta pahalılık endekslerini verdiğini hatırlatarak, "Türkiye'de fiyatlar açısından şehirler birbirine çok yakınlaştı" dedi.
Pahalılık vatandaşları zor durumda bırakıyor / Fotoğraf: AA
"İnternet kullanımının artması, online satışlar fiyatlara olduğu gibi yansıyor"
Ulusoy'a göre bunun birçok nedeni var. Ama en önemli nedeni internet ve online satışlar. "İnternet insanların elinin altında. Online satışlar inanılmaz derecede her yere yansıdı" diyen Prof. Ulusoy, "Dolayısıyla bilgi dağılımı inanılmaz şekilde hızlı. Bu fiyatlara olduğu gibi yansıtılıyor. Örneğin bir kasap, 'Niye eti 120 liradan değil de hala 76 liradan veriyorum' düşüncesiyle hareket ederek fiyatları takip ediyor ve olduğu gibi ürünlerine zam olarak yansıtıyor" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de ucuz bir yer kalmadı"
"Türkiye'de ucuz bir yer kalmadı" diyen Ulusoy, tarlasının kenarındaki tezgahta satış yapan köylünün bile pazar, market fiyatı uygulamasına dair şunu söyledi:
Çünkü o birim fiyata bakıyor. Kiraya, maliyete bakmıyor. Yani mandalina fiyatına baktığınızda Adana ve Mersin'de de normal market fiyatıdır. Yüksek enflasyon oranlarında maliyetin yüklenilemediği durumlarda fiyatlar daha hızlı bir şekilde eşitlenir. Bir de bilgi birikimiyle ve dediğim gibi internet kanalıyla.
Bülent Deniz / Fotoğraf: Twitter
"Herkes birbirine bakıp fiyat belirliyor"
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Avukat Bülent Deniz de Ulusoy gibi internet kullanımının dolayısıyla elektronik ticaretin yaygınlaşmasına dikkati çekti.
Satıcıların fiyatlarını belirlerken kendi maliyet girdilerine göre satış fiyatı belirlemelerinin ekonominin doğası gereği olduğunu hatırlatan Deniz, "Fakat elektro ticaretin genel ticaret içerisindeki payının artması nedeniyle herkes kendi ürününe fiyat biçerken pazar yerindeki genel fiyat ortalamalarına göre bir fiyat belirliyor. Bu tüketicinin aleyhine bir durum. Herkes birbirine bakıp fiyat koyuyor. Bu ortamda rekabet diye bir şey kalmaz. 2 lira maliyeti olan da 5 lira maliyeti olan da aynı fiyatı koyarsa bir dengesizlik çıkar ortaya" değerlendirmesinde bulundu.
Deniz, herkesin birbirine bakarak fiyat belirlemesinin tüketicinin aleyhine olduğunu kaydetti / Fotoğraf: Getty İmages
"Büyükşehirlerdeki fiyatların baz alınmasından dolayı Türkiye'de fiyatlar eşitlendi"
Herkesin büyükşehirlerdeki fiyatları baz almasından dolayı neredeyse temel ihtiyaç ürünlerinde bütün Türkiye'nin eşitlendiğini kaydeden Deniz, şöyle bir örnek verdi:
Adanalı bir arkadaşım yakın geçmişe kadar memleketine gittiğinde bütün ihtiyaçlarını çok rahatlıkla toptan alıp, yine gayet düşük bir rakamla İstanbul'a kargoladığını söyledi. Ancak yakın zamanda Adana'ya gittiğinde oradaki fiyatlarla İstanbul'daki fiyatların neredeyse aynı olduğunu gördüğünden yıllardır gelenekselleştirdiği alışverişini yapamadan döndüğünü anlattı.
Orhan Karadağ / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Türkiye'nin meyve ve sebze merkezi Antalya'da domatesi kilosu 25 liradan aldım"
Türkiye'nin farklı şehirlerinde yaşayan insanlara da aynı soruları sorduğumuzda hepsi benzer iddiaları tekrarlıyor.
Orhan Karadağ, Antalya'da kendisine ait bir oto galerisi olan, zaman zaman araç alım satımı için farklı illere giden bir iş insanı.
Karadağ, Antalya'daki durumu şöyle anlattı:
Antalya, hesapta Türkiye'nin meyve ve sebze üretim merkezi. Türkiye'nin pek çok yerine buradan gider. Geçen pazartesi günü domatesin kilosunu burada 25 liradan aldım. Biber fiyatına baktım 50 liraydı. Patates 8-10 lira, çilek 30 liraydı.
Tarla kenarında açılan tezgahlardaki fiyatlar bile pazarları yakaladı
"Yöresel ürünlerin merkezi olan şehirlerde 'orijinal' denilerek daha pahalıya satılıyor"
İş nedeniyle farklı illere de gittiğini aktaran Karadağ, "Nereye gitsem fiyatlar 3 aşağı 5 yukarı aynı. Öyle ki yollarda tarla kenarlarına tezgah açan köylü bile pazar fiyatı uyguluyor. Gittiğim yerlerde o yöreye özgü ürünlerin daha ucuz olması gerekirken daha pahalıya satıldığını görüyorum. Diyelim ki Antalya'da 100 liraya satılan yöresel bir peynir, merkezi olan şehre gittiğimde 110 liradan satılıyor. 'Niye böyle dediğimde 'Oralarda yediğiniz gerçeği değil. Bu orijinali cevabı alıyorum" şeklinde konuştu.
Ayten Uyan / Fotoğraf: Twitter@UyanAyten
"İstanbul'dan Mersin'e gelen yakınlarım fiyatların aynı olduğunu söyledi"
Ayten Uyan, yine tarımın özellikle de meyve ve sebze üretiminin merkezlerinden Mersin'de yaşayan bir emekli öğretmen.
Geçen günlerde İstanbul'dan yakınlarını ağırladığını ifade eden Uyan, "Buradaki fiyatları görünce İstanbul ile aynı olduğunu söylediler. Ben de kendi serasında yetiştirdiği ürünleri satan bir manava 'İstanbul fiyatında satıyorsun' dediğimde sustu, sadece gülümsedi" dedi.
Abdullah Melik / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Anadolu'nun ucuz bir tarafı kalmadı"
Güneydoğu illerinden tarımın güçlü olduğu Şanlıurfa'da da benzer durum yaşanıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şube Başkanı Abdullah Melik, eskiden Anadolu'nun daha ucuz olarak bilindiğini hatırlattıktan sonra "Anadolu'nun ucuz tarafı kalmadı" dedi ve şöyle devam etti:
"İki hafta önce manavdan marulu 10 liraya aldım. Acı biber, 50 liraydı. 3 gün sonra Twitter'da İstanbul'da yaşayan birinin Migros'tan paylaştığı meyve sebze reyonu fotoğrafına baktığımda marulun fiyatının aldığım fiyatla neredeyse aynı olduğunu gördüm. Sosyal medyanın ve dijitalleşmenin etkisiyle artık fiyatlar her yerde birbirine çok yakın. Örneğin kebabın merkeziyiz ama İstanbul'da da ortalama bir yerde kebap 50-60 lira bizde de düzgün bir yerde aynı fiyatlarda."
Abidin İnci / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Nereye gitsem fiyatlar büyükşehirdekilerle aynı"
Kayseri Pınarbaşı'nda tarımla uğraşıp, eşinin işi nedeniyle yılın belli dönemlerinde Niğde'de kalan ve Kayseri-Niğde-Sivas üçgeninde sıklıkla dolaşan çiftçi Abidin İnci ise "Nereye gitsem fiyatlar aynı" dedi ve şunları ekledi:
Her yerdeki fiyatlar büyükşehirlerle neredeyse aynı. Yağ, yumurta, un gibi temel gıdalar İstanbul'da neyse burada bir kasabadaki insanlar da aynı fiyatlarla cebelleşiyor. Kasabalarda yaşamak cidden zorlaştı.
A.K.E.
© The Independentturkish