BURSA ARENA / Haber Merkezi
Corona virüsü salgınının Türkiye’de etkisini göstermesiyle birlikte 2020 yılı Nisan ayında uygulamaya konulan kısa çalışma ödeneği 31 Mart 2021 itibariyle sona erdi. Ancak kısa çalışma ödeneğinin kaldırılmasına hem işçi kesimi hem de işverenler karşı çıkmaya devam ediyor.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol Mart ayı sonunda yazılı açıklama yaparak kısa çalışma ödeneği desteğinin ekonomik şartlar düzelene kadar devam etmesini, asgari ücret desteğinin ise tüm yılı kapsayacak şekilde uzatılmasını istedi. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları kolaylaştırılıp, ödenek tutarının da yükseltilmesi olumlu olacaktır" dedi. DİSK, kısa çalışma ödeneği uygulamasının uzatılmaması halinde işsizler ordusuna yeni işsizlerin ekleneceğini, ücretsiz izin dayatmasına maruz bırakılan işçilerin sayısında da ciddi artış yaşanacağını vurguladı. İşsizlik Sigortası Fonu’nda yeterince kaynak bulunduğunu belirterek uygulamanın devam etmesini istedi.
Zorunlu izne çıkartılanlara günde 47 lira
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Aziz Çelik, 2020 yılı Nisan ayından bu yana kısa çalışma ödeneğinden 3,5 milyondan fazla işçinin yararlandığını söyledi. Çelik bu yıl Mart ayı itibariyle bu uygulamadan yararlanan işçilerin sayısının ise yaklaşık 1 milyon 750 bin civarında olduğunu vurguladı: “Şimdi kısa çalışma ödeneğinin ortadan kalkmasıyla birlikte eğer işletmelerin çalışma durumu söz konusu değilse, bu işçiler zorunlu ücretsiz izne gönderilecekler. Bu işçilere günde 47 lira, ayda ise bin 400 lira civarında bir nakdi ücret desteği yapılacak. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken brüt ücretlerinin yüzde 60’ını alabiliyorlardı ve bunun da üst sınırı asgari ücretin yüzde 150’siydi. Yani bugünkü değerlerle yaklaşık 2 bin 200 lira ile 5 bin 200 lira arasında bir ödenek alabiliyorlardı. Yeni durumda ise, ücretsiz izne gönderildiklerinde ise çok daha düşük bir ödenek alacaklar.”
İşten çıkarma yasağı da devam ettiği için zorunlu ücretsiz izne gönderilen işçiler, birikmiş kıdem tazminatı haklarını da alamayacaklar. Doçent Çelik, ayda bin 400 liraya mahkum edilen işçilerini bu durumunu “İşçi açısından ciddi bir kayıp var. Hem ücret kaybı var hem de kıdem tazminatını isteyip ayrılma imkanları yok. Bu süre içinde en azından kıdem tazminatı hakları dondurulmuş ya da askıya alınmış oluyor” sözleriyle tanımladı.
“İşsizlik Sigortası Fonu’nda 90 milyar liradan fazla kaynak var”
Çelik, sosyal devlet ilkesi açısından halkın iş ve gelir kayıplarının giderilmesi gerektiğini hatırlatarak bunu için gereken kaynağın da mevcut olduğunu vurguladı: “Türkiye’de pandemi döneminde, sosyal koruma kalkanı adı verilen ödenekler yaklaşık 58, 60 milyar lira civarına yaklaşmış vaziyette. Bunların neredeyse yüzde 90’ı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Yani Hazine’den ya da merkezi bütçeden bir destek yok. Oralardan yapılan destek 8,5 milyarla sınırlı kaldı. İşsizlik sigortası fonunda hala 90 milyarın üstünde kaynak var. Buradan işçilere aslında kayıplarını karşılayacak desteklerin verilmesi mümkün. Ayrıca İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere teşvikler devam ediyor. Pandemi döneminde ücretsiz izin ödeneği için yaklaşık 10 milyar lira ödenirken, işverenlere bu dönemde 18 milyar liralık bir teşvik yapıldı. Bu teşvik işçiler için kullanılsa aslında nakdi ücret desteği ya da ücretsiz izin ödeneği dediğimiz şu anki ödenek aslında asgari ücret seviyesine rahatlıkla çıkabilirdi.”
“İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paralar hazine tahvillerinde”
İşsizlik Sigortası Fonu’nda böyle bir kaynak olmasına rağmen kısa çalışma ödeneği için kaldırıldı? Çelik’e göre, bunun en önemli nedeni kaynakların kullanımındaki tercihler: “Hem işçi kesimi, sendikalar hem işverenler aslında kısa çalışma ödeneğinin devam etmesi gerektiğini düşündüklerini açıkladılar. Gerçekten bunun işverene yeni bir yükü yok. Yani işveren açısından kısa çalışma ödeneği uygulamasının yapılmasıyla ücretsiz izin ödeneğinin yapılması arasında bir fark yok. Onların cebinden çıkan hiçbir şey yok çünkü. Bu tamamen İş-Kur kaynaklarına ilişkin bir şeydir. Burada hükümetin yaptığı bir tercih var. O tercihi de ben sebebinin şu olduğunu düşünüyorum; İş-Kur fonlarının şu anda yaklaşık 70 milyar lirası, hazine tahvillerinde, devlet tahvillerinde değerlendiriliyor. Bunların çözülmesi durumunda Hazine’nin yeniden borçlanması gerekir. Yeniden borçlandığında piyasadan daha yüksek bir miktarla borçlanma ihtimali söz konusu olacak. Çok yüksek bir ihtimalle böyle olacak. Bu nedenle şu andaki Hazine kağıtlarına yatırılmış olan İşsizlik Sigortası Fonu’nun bozulmamasının istendiğini düşünüyorum ben. Başka bir sebep yok çünkü. Yeterince kaynak var. Pandemi döneminde 130 milyardan 91, 92 milyara geriledi, bir yıllık dönemde yapılan harcama. Bunun da 18 milyarı yaklaşık işverenlere verildi. Şimdi onu vermezseniz ve geri kalan miktarı da düzgün kullanırsanız hala işçiye verecek çok önemli bir kaynak var işsizlik sigortası fonunda. Ama bunun harcanması istenmiyor. Bu konuda bir tercihte bulunuluyor diye düşünüyorum.”
İşverenler de kısa çalışma ödeneğinin sürmesini istiyor
İşveren kesimi de kısa çalışma ödeneğinin devamını talep ediyor. Ancak burada sektörler bazında ve işletmelerin büyüklüğüne bağlı olarak bu talebin aciliyeti değişiyor. Öreğin turizm sektörü sezon açılışının gecikmesi nedeniyle en azından birkaç ay daha kısa çalışma ödeneğinin uzatılmasını istiyor. Benzer bir şekilde lokanta, kafeterya gibi işyerleri ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren küçük esnaf da bu desteğin devamını talep ediyor. Ancak, İzmir Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt, sanayi sektöründe böyle bir ihtiyacın çok fazla olmadığı görüşünde.
VOA Türkçe’ye konuşan Küçükkurt, sanayinin çarklarının dönmeye başladığını belirterek şunları söyledi: “Kısa çalışma ödeneğinden şu anda zaten sanayicilerin büyük bir bölümü faydalanmıyor. Çünkü normal sürece geçtiler. Pandeminin ilk başladığı Nisan, Mayıs aylarında sanayiciler çok ciddi etkilenmişti. Ama 2020 Aralık sonuna kadar sanayi hızlı bir toparlanma yaşadı. Mutlaka sektörel bazda daha fazla etkilenen vardır, daha az etkilenen vardır ama şu anda sanayi sektöründe çarklar genel olarak normal dönmeye başladı. Sanayi sektörünün yüzde 80-90’ı tam kapasite çalışıyor şu anda.”
“Destek verilecekse küçük işyerlerine, küçük esnafa verilmeli”
Şu anda kısa çalışma ödeneğinin daha çok küçük ve orta ölçekli işyerleri ve esnaf için önem taşıdığını belirten Küçükkurt, “Kısa çalışma ödeneği yeniden verilecekse küçük ölçekli işyerlerine ve küçük esnafa verilmeli. Hatta sadece kısa çalışma ödeneği değil işçilerin komple sigorta primlerini devlet karşılayabilir. Çalışanların maaşlarını uzun süre ödeyebilir. Elektrik, su, kira desteği verebilir. Küçük esnaf ve KOBİ’lerin durumu gerçekten çok kötü” dedi.
Sanayi sektörünün toparlanmasında kısa çalışma ödeneğinin büyük bir etkisi olduğunu kaydeden Küçükkurt, “Öyle böyle değil. Çok büyük katkısı oldu. Hükümetin yaptığı en güzel şeylerden bir tanesi” ifadesini kullandı. Küçükkurt, şu anda sanayi sektörünün asıl derdinin ise finansmana erişim olduğunu belirtti: “Para pahalandı. Faizler yüksek. Döviz kurları yüksek. Esas derdimiz, problemimiz bu. Biz üretmeye devam ediyoruz. Çalışmaya devam ediyoruz. Burada hiçbir sorun yok. Bizim istediğimiz tek şey, kredi faizleri düşsün. Bankalar üstümüze gelmesin ki bugün gelmiyorsa da yarın gelecek.”