İtalya’da Pazar günü yapılacak genel seçimler tarihi bir değişime sahne olabilir. Seçimi kazanması beklenen İtalya’nın Kardeşleri partisi lideri Giorgia Meloni ülkenin ilk kadın ve faşist diktatör Benito Mussolini’den sonra, ilk aşırı sağcı başbakanı olabilir.
Yaklaşık 51 milyon seçmenin bulunduğu ülkede her 5 yılda bir genel seçimler yapılıyor.
Ancak teknokrat Başbakan Mario Draghi yönetimindeki geniş katılımlı koalisyon hükümeti geçen Temmuz’da ortaklarının desteğini kaybederek çökmüş ve erken seçim kararı alınmıştı.
Görev süresi beklenenden yaklaşık 6 ay önce bitse de 1.5 yıldır iktidarda olan Draghi hükümeti, bu süreyle İtalya ortalamasını aştı. İtalya’da 1946 sonrası kurulan hükümetlerin ortalama iktidarda kalma süresi 14 ay.
Ülkede 1948’den bu yana 67 hükümet kuruldu.
Bu seçimlerle İtalya parlamentosunun yapısı da değişecek. Senato ve Temsilciler Meclisi olmak üzere iki kanattan oluşan parlamentodaki sandalye sayısı 945’ten 600’e düşecek. Ayrıca Senato için oy verme yaşı 25’ten 18’e indirilerek Temsilciler Meclisi seçimiyle eşitlenecek.
Sürpriz ihtimali
İtalya’da yasalar gereği son anketler seçimden 2 hafta önce yayımlanabiliyor. 9 Eylül’de yayımlanan son anketler aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri’nin yüzde 25 civarı oyla ülkenin en büyük partisi olduğunu gösteriyor.
İtalya’nın Kardeşleri’nin, ittifak ortakları Lig ve Haydi İtalya ile birlikte parlamentoda çoğunluğu elde etmesi bekleniyor.
Ancak anketlere göre seçimlere 2 hafta kala kararsız seçmen oranı yüzde 30-40 arası değişiyordu. Bu unsur, seçim yaklaştıkça tablonun değişmesi ihtimaline kapı aralıyor.
Son anketler ve analizler ışığında mevcut tabloda önde gelen partiler şöyle:
İtalya’nın Kardeşleri (FdI):
Siyasete neo-faşist hareketlerde başlayan Giorgia Meloni tarafından 2012’de kurulan parti kendisini ulusal muhafazakar olarak tanımlıyor, ancak karşıtları partinin neo-faşist unsurlar içerdiğini belirtiyor.
İtalya’nın Kardeşleri 2013’teki genel seçimlerde yüzde 2, 2018’de ise yüzde 4 oy almıştı. Anketler, son 4 yılda partinin sert bir yükseliş gösterdiğini ve oy oranının yüzde 25’e dayandığını gösteriyor.
Bu yükselişte diğer sağ partilerin gerilemesinin yanı sıra Meloni’nin hep muhalefette kalmayı seçmesi de etkili olmuş gibi görünüyor. 2018’de yapılan son genel seçimlerin ardından 3 ayrı koalisyon hükümeti kurulurken, Giorgia Meloni partisini her 3 hükümetin de dışında tuttu.
Pandemi sonrası toparlanmayı yönetmesi için Şubat 2021’de dışarıdan başbakan olarak atanan Mario Draghi’nin kurduğu geniş katılımlı koalisyonda yer almayan tek büyük parti de İtalya’nın Kardeşleri oldu.
Meloni’nin, pandeminin ekonomik ve toplumsal etkileri, hayat pahalılığı, enerji krizi gibi sorunlar yaşanırken muhalefette olmanın avantajından faydalandığı yaygın bir görüş.
Diğer parti liderlerinin aksine iktidar tecrübesi kısıtlı olan Meloni, çok sayıda seçmen tarafından yeni bir alternatif olarak yorumlanıyor.
Ayrıca Giorgia Meloni’nin kimilerine göre karizmatik, kimilerine göre ise kutuplaştırıcı hitabet tarzı da bu yükselişte etkili olmuş görünüyor.
Meloni, faşizmle ilişkilendirilen ‘’Tanrı, vatan, aile’’ sloganını kullanıyor; göçmenlere, ‘’LGBT lobisi’’ diye nitelediği gruplara, ‘’küresel güçlere’’ karşı ‘’İtalyan kimliğini’’ savunduğunu söylüyor.
Meloni’nin seçim kampanyasında en tartışmalı vaatleri arasında ülkeye başkanlık sistemini getirmek ve kadınlara ‘’kürtaj olmama hakkı vermek’’ de yer alıyor.
Demokratik Parti (PD):
Ülkenin en köklü partilerinden olan merkez soldaki PD, bu seçimlere eski Başbakan Enrico Letta yönetiminde giriyor. Letta, üniversitelerde siyaset alanında dersler de veren bir profesör. ‘’Halktan biri’’ imajı çizen Giorgia Meloni’nin aksine Letta zaman zaman ‘’halktan uzak’’ olmakla suçlanıyor.
PD son anketlerde İtalya’nın Kardeşleri’nin birkaç puan altında, yüzde 20-22 arası destekle ikinci sırada yer alıyor. Ancak sağın aksine solda güçlü bir seçim ittifakı kurulamaması nedeniyle çoğunluğu elde etmesi ihtimal dahilinde görünmüyor.
Enrico Letta, Mario Draghi’nin en büyük destekçilerindendi. Draghi hükümetinin düşmesine yol açtığı gerekçesiyle popülist 5 Yıldız Hareketi’yle ittifak kurmayı kesin olarak reddetti.
Letta seçim kampanyasını ağırlıkla, Meloni liderliğindeki aşırı sağın iktidara gelmesinin yaratacağı tehlike üzerine kurdu.
Meloni’nin anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine geçme vaadine şiddetle karşı çıkan Letta, bu sistemin tek bir kişiye çok fazla yetki vereceğini savunuyor.
5 Yıldız Hareketi (M5S):
2009’da komedyen Beppe Grillo ve internet girişimcisi Gianroberto Casaleggio tarafından kurulan 5 Yıldız, protest bir hareket olarak hızla yükseldi ve 2013 seçimlerinde yüzde 25, 2018’de ise yüzde 32’nin üzerinde oy aldı.
Kendisini ne sağcı ne solcu diye niteleyen popülist hareketin içinde her iki kanattan da akımlar yer alıyor.
2018 seçimlerinden ülkenin en büyük partisi olarak çıkan 5 Yıldız, aradan geçen 4 yılda ise büyük destek kaybına uğradı. Bu dönemde parlamenterlerinin yaklaşık yarısını kaybetti, oy oranı da yüzde 13 civarına geriledi.
En önemli bölünmesini Ukrayna savaşıyla ilgili pozisyonu nedeniyle yaşadı. M5S lideri, eski başbakan Giuseppe Conte, Ukrayna’ya silah desteğine karşı çıkınca hareketin önde gelen isimlerinden Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, onlarca parlamenterle birlikte gruptan ayrıldı ve kendi partisini kurdu.
Draghi hükümetinin düşmesine neden olduğu gerekçesiyle de ittifak olasılıklarını kaybetti.
2018’den bu yana kurulan her 3 hükümette de yer alan 5 Yıldız, protesto hareketiyken verdiği vaatleri iktidara gelince yerine getirmemekle suçlanıyor.
Ancak, seçim yasaları gereği son iki haftadır anket sonuçları yayımlanamasa da analistler, 5 Yıldız Hareketi’nin özellikle güneyde son günlerde oylarını artırdığını söylüyor.
Ülkenin refah seviyesi nispeten düşük olan güney bölgelerinde, ‘’vatandaşlık geliri’’ denilen 780 euro’luk temel gelir projesi sayesinde hareketin destek almaya devam ettiği belirtiliyor.
Giorgia Meloni liderliğindeki sağ ittifak bu vatandaşlık gelirini iptal etmek istiyor. 5 Yıldız’ın 2019’da uygulamaya koyduğu bu temel gelir projesi sayesinde oylarını artırması, sağ ittifakın mutlak çoğunluğa ulaşma ihtimalini zora sokabilir.
Lig:
İtalya’nın kuzey bölgelerinin bağımsızlığını isteyen bir parti olan Kuzey Ligi, ulusal çapta iddialı bir partiye dönüşme amacıyla adını Lig olarak değiştirdi. 2013 seçimlerinde Kuzey Ligi yüzde 4 oy alırken 2018 seçimlerinde Lig yüzde 17’yi aşarak ülkenin üçüncü büyük partisi oldu.
Aşırı sağcı Lig, 2018-2019 döneminde popülist 5 Yıldız Hareketi’yle koalisyon hükümetinde yer aldı. Lig lideri Matteo Salvini bu hükümette Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. Salvini bu dönemde yürüttüğü İtalya limanlarını göçmen gemilerine kapatma politikasıyla anılıyor.
2018’de sağdaki üç parti içinde en fazla desteğe sahip olan Lig’di ancak aradan geçen 4 yılda sağın liderliğini İtalya’nın Kardeşleri’ne kaptırdı. Son anketler Lig’in yüzde 12 civarı oya sahip olduğunu gösteriyor.
Salvini bu seçim kampanyasında da göç karşıtlığına ağırlık verdi.
Lig 2017’de, Rusya lideri Vladimir Putin’in partisi Birleşik Rusya ile iş birliği anlaşması imzalamıştı. Salvini de Rus lidere hayranlığını, üzerinde Putin resmi olan tişörtleriyle gösteriyordu.
Ukrayna işgali sonrası da Putin’e yakınlıkla suçlanan Salvini seçim kampanyasında, Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşı açıklamalar yaptı.
Salvini de Meloni gibi ülkenin nüfus azalması sorununu çözmek için ‘’İtalyanların daha fazla çocuk yapmasının’’ desteklenmesini istiyor.
Haydi İtalya (FI):
4 kez başbakanlık koltuğuna oturan Silvio Berlusconi’nin merkez sağdaki partisi. 85 yaşındaki Berlusconi 2013’te vergi kaçakçılığından mahkum edilip siyaset yasağı alınca 2018 seçimlerinde aday olamamıştı, bu seçimlerde ise Senato’ya adaylığını koydu.
Senato seçimlerinde ilk kez yaş sınırının 18’e indirilmesi üzerine kampanyasında gençlere hitap etmeye çalıştı. TikTok’a girerek gençlerden oy isteyen Berlusconi ilk videosuyla 8 milyonun üzerinde görüntülenme elde etti.
Ancak sosyal medyadaki başarısının oy sandıklarına yansıyacağı şüpheli. Son anketler Haydi İtalya’nın oy oranını yüzde 7-8 bandında gösteriyor
Berlusconi, sağ ittifaktaki ortakları Meloni ve Salvini’ye kıyasla daha Avrupa Birliği yanlısı bir pozisyon benimsiyor ve sağ ittifakın iktidara gelmesi halinde partisinin AB için bir garanti olacağını savunuyor.
Öte yandan Rusya lideri Vladimir Putin ile geçmişte yakın dost olan Berlusconi de Salvini gibi, Ukrayna işgali sonrası da Putin’e mesafe almamakla eleştirildi.
BBC / Roma'dan Övgü Pınar'ın haberine göre, Seçim kampanyasının son günlerinde de eski dostunu savunarak Ukrayna işgaliyle ilgili şunları söyledi:
‘’Putin bu özel operasyonu icat etmeye Rus halkı, partisi ve bakanları tarafından itildi. Rus askerlerinin bir hafta içinde Kyiv’e girip Zelenskiy hükümetinin yerine saygın insanları getirmesi ve sonra dönmesi planlanıyordu. Ama beklenmedik bir direnişle karşılaştılar ve bu direniş Batı’dan gelen her türlü silahla desteklendi.’’
Merkez ittifak:
Seçimlere parti lideri olarak giren 4 eski başbakandan biri de Matteo Renzi. Renzi’nin liderliğindeki Yaşayan İtalya ile eski bakanlardan Carlo Calenda’nın partisi Eylem, ‘’üçüncü kutup’’ diye adlandırdıkları bir merkez ittifak kurdu. AB yanlısı, sosyal liberal politikaları savunuyorlar.
Anketlerin yüzde 5-7 bandında destek gösterdiği ittifak hem sağdan hem soldan oy çekerek yüzde 10’u aşmayı ve sağın net bir zafer elde etmemesi halinde kritik bir rol üstlenmeyi umuyor.
Mario Draghi’nin politikalarının sürdürülmesi taraftarı olan iki parti, Draghi’nin yeniden başbakanlık koltuğuna dönmesini hedeflediğini de gizlemiyor.