BURSA ARENA / Haber Merkezi
Irak'ta 2019'da işsizlik ve yolsuzluğa karşı başlayan; yüzlerce kişinin öldüğü geniş kapsamlı protestolar sonrası yaklaşık altı ay öne çekilen seçimlerde halk sandık başına gitti.
Seçimler erkene çekilirken seçim sisteminde de bazı değişiklikler yapıldı. Daha önceden uygulanan parti ve koalisyon listelerinin oylandığı seçimler yerine bu kez bağımsız adaylar için de oy kullanılabildi.
Ancak bu değişikliğe rağmen yine Şii Müslümanların yer aldığı listenin en fazla oyu alması ve çoğunluğu kazanması bekleniyor.
2003'te Saddam Hüseyin yönetimini deviren ABD işgalinden sonra yapılan tüm seçimlerde üstünlüğü kazanan Şii partilerin lideri de, başbakan oluyor. ABD işgali sonrası getirilen yönetim sistemi etnik ve mezhep ayrılıklarına dayanıyor. Bu da bazı küçük elit grupların belli yönetim alanlarını her durumda elinde tutmasına yarıyor.
Güç paylaşımı baştan belli olunca da yolsuzluk ve rüşvetin önü açılıyor.
Pazar günü yapılan seçime katılımın düşük olması bekleniyor. Sandıkları kapanmadan hemen önce AFP'ye konuşan seçim komisyonu, katılımın yüzde 30'un altında kaldığını belirtti.
2019'da yüz binlerce genç başkent Bağdat'ın sokaklarına çıkarak işsizliğe karşı protesto gösterileri düzenledi. Ardından gösteriler çoğunlukla Şiilerin yaşadığı güney bölgelere de yansıdı. Kötü ekonomik durumu ve zengin petrol yataklarına rağmen görülen hayat standartlarındaki düşüşü protesto edenlere polis sert müdahalelerde bulundu.
O dönem Başbakan olan Adil Abdülmehdi'nin hükümeti birkaç hafta içinde istifa etse de protesto gösterileri devam etti. Protestoların talebi "tüm siyasi yapının değişmesi"ydi.
Ekim - Aralık 2019 tarihleri arasında polis müdahalesi ve İran destekli Şii milislerin açtığı ateşte 550 protestocu hayatını kaybetti. Hemen ardından Covid-19kısıtlamaları başlayınca olaylar şiddetini kaybetti.
Hükümetin istifasının ardından siyasiler önce aralarında uzlaşamadı, ardından eski istihbarat şefi Mustafa Kazımi'nin başbakanlık koltuğuna oturmasına karar verildi. Mayıs 2020'de koltuğa oturan Kazımi de protestocuların taleplerini yerine getirmek ve istikrarı sağlamak konusunda başarılı olamadı.
Hükümete muhalif olan ve İran'ın Irak üzerindeki etkisine karşı çıkanlara karşı doğrudan ateş açmak gibi sert karşılık veren silahlı grupları durdurma konusunda da Kazımi başarısız oldu. Silahlı grupların, İran destekli Haşdi Şabi örgütü üyeleri olduğu tahmin ediliyor.
Bu suikast dalgasında da en az 35 eylemci grup lideri, aktivist, gazeteci, avukat ve sivil toplum örgütü üyesi öldürüldü. 80 kişi de yaralandı.
Kazımi'nin tuttuğu az sayıda sözden biri, sistemi kısmen de olsa değiştirerek erken seçim yapmak oldu.
Eski sistemde Irak'ın 18 vilayetinin her biri bir seçim bölgesiydi ve her bir seçim bölgesi için sunulan listeler oylanıp, oy onarına göre blok şeklinde milletvekilleri belirleniyordu.
Yeni sistemde 83 seçim bölgesi var. Her bir seçim bölgesi için bağımsız adaylar da yarışabiliyor ve 3 ile 5 arasında mlletvekili seçilerek parlamentoya gidiyor.
Böylece köklü partilere karşı yerel olarak sevilen ve güven duyulan isimlerin de yarışabilmesinin önü açılmış oluyor. Ancak uzmanlar, seçim kampanyası için kaynaklara erişim ve basın kuruluşlarını kullanma anlamında köklü partilerin hâlâ büyük bir avantaja sahip olduğunu; şartların eşit olmadığını söylüyor.
Bu sebeple bu seçimde de asıl rekabetin halihazırda parlamentoda bulunan iki en büyük blok arasında yaşanması bekleniyor: Popülist Şii din adamı Mukteda Sadr'ın Sairun İttifakı ve Fetih İttifakı.
Mukteda Sadr, İran'ın ve diğer ülkelerin Irak'taki etkisini kırmak isterken Fetih İttifakı, doğrudan İran destekli Şii milis grup Haşdi Şabi'nin komutanları tarafından yönetiliyor.
Parlamentodaki 329 koltuğun dörtte biri de, yeni kota düzenlemesine göre kadınlara ayrılmış durumda.
Seçimde Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği'nden (AB) gözlemciler de yer aldı.
BM, AB ve bazı Avrupa ülkeleri, bir başka Şii din adamı Ayetullah Ali Sistani'nin şu sözlerine destek verdi:
"25 milyon seçmen seçimde oy kullanmalı çünkü bu, ülkeyi geçmişten daha iyi bir geleceğe götürmek için en güvenli yol."
Ancak protestolarda yer almış olan birçok kişi boykot çağrısı yaptı. Çağrıyı yapanlar, siyasilerin, 2019'daki gösteriler sırasında yüzlerce kişinin ölmesinden sorumlu olduğunu savunuyor.
Seçimi boykot edenler 1 Ekim'de Bağdat'ta ölenlerin resimlerini taşıdıkları bir gösteri düzenleyerek ölümlerden sorumlu olanların yargıya taşınması çağrısı yaptı.
BBC