"Hollanda’nın sürekli sarsıntı olan Groningen bölgesinde bize depreme dayanıklı bina yapmayı Türkiye’den gelen uzmanlar öğretti."
Bu sözler Hollanda İnşaatçılar Derneği'nden Rudi Roijakkers’a ait.
Uzun süredir doğalgaz aramaları nedeniyle ülkenin kuzeyinde sürekli depreme maruz kalan Hollanda, dayanıklı yapı sorununu Türkiye’den çağrılan uzmanlar sayesinde çözmüş.
Pazartesi gününden bu yana bütün Avrupa’da olduğu gibi, Hollanda’da da medya ve uzmanlar, Kahramanmaraş depreminin neden bu kadar büyük hasara yol açtığını tartışıyor.
Özellikle de Hollanda’ya bu konuda yol gösteren Türkiye’nin, neden aynı şeyi kendi ülkesinde uygulamadığı konuşuluyor.
"Kahramanmaraş depreminin yol açtığı yıkım önlenebilir miydi?" sorusuna yanıt aranırken Hollandalı uzmanlar bu soruya, “Evet” karşılığını veriyor.
Delft Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Sander Pastarkamp, "Bu tür şiddetli depremler için bile depreme dayanıklı inşaat kesinlikle mümkündür" diyor.
Hollandalı kamu yayıncısı NOS’a konuşan Pastarkamp'a göre şu anki en büyük sorun, Türkiye'deki birçok binanın yığma olması.
Pasterkamp, neme dayanıklı ve ses geçirmez bu yapı şeklinin depreme dayanıklı olmadığını vurguluyor.
Hollandalı profesör, deprem bölgesindeki binaların hafif olmasının önemine vurgu yapıyor.
Binaların sarsılan toprakla hareket etmek istediğini belirten Pasterkamp’a göre, bina ne kadar hafif olursa, hareket esnasında o kadar az enerji açığa çıkarır.
Pastarkamp, Türkiye’deki kentlerin yeniden inşasında beton ve çelikle daha dayanıklı yapıların oluşturulmasını öneriyor.
Hollandalı profesöre göre, bir başka seçenek de ahşap yapılar. Tek haneli ahşap evlerin depreme son derece dayanıklı olduğunu vurgulayan Pasterkamp, “Çünkü hafiftirler ve her şey birbirine çivilenmiştir, bu nedenle tüm yapı sağlam bir şekilde birbirine bağlıdır. Bir kiriş arızalanırsa, genellikle taşıma ağırlığını bir başkası üstlenir” görüşünü dile getiriyor.
Hollanda İnşaatçılar Derneği'nden Rudi Roijakkers da, Japonya’nın başkenti Tokyo ve Yeni Zelanda’yı örnek göstererek, büyük ölçekli depremler için bile dayanıklı binalar inşa etmenin kolaylıkla mümkün olduğunun altını çiziyor.
Roijakkers, sarsıntı sırasında hareket eden esnek binaların önemine işaret ediyor.
Bunu tekerlekli paten üzerinde denge sağlama ile örneklendiriyor.
Aynı yöntemin evler için de uygulanabileceğini belirten Roijakkers, böylece zeminin hareketlendiği anlarda evlerin istikrarlı bir şekilde ayakta kalabileceğini belirtiyor.
Hollanda İnşaatçılar Derneği yöneticisine göre, üstelik bu yöntem Türkiye’deki uzmanlar tarafından da çok iyi biliniyor.
Hatta son yıllarda sürekli küçük ölçekli yapay depremlere maruz kalan Hollanda’ya bu dayanıklı yapı yönetimini Türkiye’den gelen uzmanlar öğretti.
Roijakkers, "Türkiye’den çağrılan uzmanlar Groningen'de bize depreme dayanıklı bina yapmayı öğretti" diyor.
Ancak Hollandalı yöneticiye göre, Türkiye’deki denetim yetersizliği ve bu yöntemin çok pahalı olması nedeniyle yüksek şiddette depreme dayanıklı binalar yapılamıyor.
Türkiye’deki yapı denetim eksikliğini vurgulayan bir diğer isim de University College London İnşaat Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Dina D'Ayala.
Türkiye’deki yönetmeliğin, Avrupa'daki yapı mevzuatı ile hemen hemen aynı düzeyde olduğuna işaret eden D’ayala, pratikte uygulamanın zayıf olduğunu vurguluyor.
RTL Haber’e konuşan D’ayala’ya göre, Türkiye’de malzemelerin daha sıkı denetimi ve müteahhitlerin daha fazla eğitimine ihtiyaç var.
Hollanda İnşaatçılar Derneği’nden Rudi Roijakkers, Türkiye’de kullanılan yapı malzemelerinin kalitesiz olduğuna da işaret ederek, "Artık şehirler büyüyor. Birçok yerde yüksek binalara ihtiyaç duyuluyor ve bu nedenle insanlar ucuz ve kolay seçeneklere yöneliyor" diye konuşuyor.
Hollanda, Avrupa’da deprem sorununu en fazla hisseden ülkelerden biri.
75 yıl önce kurulan NAM adlı şirketin Kuzey Denizi’nde yaptığı doğalgaz arama çalışmaları, ülkenin kuzeyindeki Groningen kentinde sürekli deprem meydana gelmesine neden oluyor.
Bunlar Türkiye’deki gibi yüksek şiddetli sarsıntılar değil. 1,5 ile 4 arasında değişiyor.
Ancak zeminin oldukça yumuşak olduğu deltada, bu ölçekteki depremler bile ciddi hasara yol açabiliyor.
Bölgede 2012’de yaşanan 3,6 şiddetindeki depremin ardından İstanbul Teknoloji Üniversitesi Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü’nden Prof. Dr. İhsan Engin Bal, Groningen’deki Hanze Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’ne davet edildi.
Bal ve ekibi depreme dayanıklı yapılar konusunda hem eğitim hem de uygulama açısından Groningen’e öncülük etti.
Hollanda hükümeti de, Groningen civarındaki binalar ve altyapının yenilenmesi ve halkın zararının giderilmesi amacıyla 1,5 milyar euro'dan fazla bütçe ayırdı.
Depremler nedeniyle evleri ya da iş yerleri hasar görenlere, 30 bin euro'ya kadar tazminat ödeniyor.
Tazminatın yanı sıra, deprem korkusu ve stresi nedeniyle sağlık sorunları yaşayan bölge halkına psikolojik destek sağlanması da gündemde.
Yusuf Özkan / Lahey- BBC