Ünlü spekülatör George Soros’un Açık Toplum Vakfı, geçtiğimiz hafta Avrupa’dan çekilme kararı aldı. Kararın gerekçesi henüz açıklanmazken, tahminde bulunmak için Soros’un siciline bakmak yeterli…
Macaristan doğumlu Amerikalı döviz spekülatörü George Soros tarafından kurulan ‘yardım’ kuruluşu "Açık Toplum Vakıfları" odağını Avrupa meselelerinden uzaklaştırma kararı aldı. Kuruluş, Avrupa Birliği içindeki çalışmalarının büyük bir bölümünü geri çekmeyi ya da sonlandırmayı planladığını ve odağını dünyanın diğer bölgelerine kaydıracağını açıkladı. Kararın açıklanmasına paralel olarak Open Society kuruluşunun Avrupa’daki üç büyük merkezi olan Londra, Berlin ve Barcelona’da işten çıkarmaların başladığı da açıklandı.
Soros'un Açık Toplum Vakıfları, genellikle ifade özgürlüğü, hesap verilebilirlik, adalet ve eşitlik için mücadele eden insanları destekleme iddiası altında ABD dış politikasının aracı rolünü oynuyor. Soros’un sicili hayli kabarık.
AVRUPA ZATEN ‘SOROSÇU’ OLDU
George Soros tarafından kurulan vakıfların Avrupa’yı neden terk ettiği konusuysa pek de açık değil.
Açıklamalar bir yandan kurumun uzun vadeli stratejik amaçlarında radikal değişikliklere gidildiğini, Avrupa yerine dünyanın farklı bölgelerine ağırlık verileceğini, bu nedenle de mali kaynaklara gereksinim olduğunu vurgularken, bir yandan da Avrupa Birliği’nin Açık Toplum vakfının öngördüğü amaçlara merkezi olarak kaynak ayırdığının, dolayısıyla Soros vakıflarına Avrupa’da çok gereksinim kalmadığının da altını çiziyorlar.
TAHTA GEÇEN OĞLUNUN TERCİHİ
Soros’un Avrupa meselelerinden uzaklaşma kararı dünya üzerinde nereye odaklanmayı düşündüğüne ilişkin tahmin ve tartışmaları da beraberinde getirdi.
Açık Toplum Vakfı’nın strateji değişikliğinde, “Soros İmparatorluğu” olarak adlandırılan Soros’un fonlarının idaresinin ağırlıklı olarak George Soros’un oğlu Alexander Soros’a devredilmesinin payının büyük olduğu vurgulanıyor.
Alexander Soros’un radikal bir İsrail yanlısı olması, vakfın kaynaklarının Ortadoğu bölgesindeki Siyonist çıkarlara hizmet etmesi için ayrılabileceğini düşündürüyor.
Bununla birlikte oğul Soros’un seçmen hakları, kürtajın desteklenmesi ve kadın erkek eşitliğine ağırlık verilmesi gibi konuları öne çıkaracağını açıklaması vakfın manipüle edeceği başlıklar hakkında fikir veriyor. Konuya buradan bakıldığında Batı kamuoyu tarafından yukarıdaki hakların olmadığının düşünüldüğü ülkelere yönelik harekete geçileceği tahmin ediliyor.
SOROS’UN ADI DARBE VE RENKLİ DEVRİMLERLE ANILIYOR
93 yaşındaki Macar Yahudisi George Soros, her ne kadar iş insanı olarak bilinse de adı iç savaş ve darbe organizasyonları ile anılıyor. Kurduğu “Açık Toplum Vakfı” 120’nin üzerinde ülkede faaliyet gösteriyor.
Vakıf bir sivil toplum kuruluşu gibi görünüyor, ancak çok sayıda ülkede darbelerden, rejim değişikliklerine kadar birçok olayın içinde yer aldı.
DOĞU AVRUPA’YA YAPTIĞI ‘YARDIMLAR’ BM’NİN YAPTIKLARINI GEÇTİ
Soros, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından faaliyetlerini ağırlıklı olarak Doğu Avrupa ülkelerinde yoğunlaştırdı. Bu bölgedeki ülkelere yaptığı ‘bağışlar’ Birleşmiş Milletler'in yardımlarının önüne geçti. Soros, Doğu Avrupa'da yapılan ve bu ülkeleri Rusya’dan uzaklaştıran renkli devrimlere finansman sağladı.
Sovyet sonrası dünyada ABD’nin tek kutbu temsil ettiği varsayımına dayanan ve ‘tarihin sonunun geldiği’ tezleriyle beslenen Küreselleşme saldırısı Soros’un en önemli motivasyonu oldu. Küreselleşme programı, ABD merkezli ve Soros destekli gelişti. Bu program, 90’lı yıllardan itibaren ulus devletleri ortadan kaldırmaya odaklandı. Ulusal sınırların küresel kapitalizmin gelişmesinin önünde engel olması uluslararası sermaye çevrelerinin yeni hedefini belirlemişti. Ulus devletler ortadan kalkıp, etnik ya da dini aidiyetlere dayanan mikro yapılar kurulduğunda (federasyon vb.) küresel kapitalistler istedikleri pazarda sermaye transferi yapabilecekti.
Soros, Doğu Avrupa’yı kapitalizmle bütünleştirme hamlesinin ardından özellikle ön Asya ülkelerinde etkinlik kurmaya çalıştı.
1998’de Slovakya’da, 1999’da Hırvatistan’da 2000’de Sırbistan’da, 2003’te Gürcistan’da 2004’te Ukrayna’da gerçekleşen renkli devrimlerin arkasında Soros vardı. Bu kışkırtmalar söz konusu devletlerin ulusal bağımsızlığını yitirerek tipik bir Batı uydusu olmalarıyla sonuçlandı.
Gürcistan ve Ukrayna’da yapılanlar ise savaşa neden oldu.
Sıra Rusya’da. Bu ülke de içeriden çökertilemeyince NATO tarafından çevrelendi ve kuşatmayı tamamına erdirmesi için bir koç başı bulundu.
Ukrayna’da yapılan ‘turuncu devrim’ ve 2014’te yaşanan Maidan faşist darbesi bu ülkeyi Batı’nın koçbaşı olarak Rusya’ya karşı savaşa sürükledi. Savaş hala sürüyor.
SOROS’UN TÜRKİYE FAALİYETLERİ
Gazeteci yazar Soner Yalçın Soros’un genel stratejisi ve Türkiye’ye etkisini şöyle yazmıştı:
“Ülkemizde yerli Milli Görüşü parçalayan ve küreselci AKP'nin kuruluşunu gerçekleştiren lobiler konusu yeteri kadar araştırılmadı; gürültüye boğuldu/boğuluyor…
Soros bu işlerin neresindeydi?
Erdoğan'ı Soros ile o dönem sürekli yan yana getiren “irade” kimdi?
AKP, “renkli/ampul devrimi” yaptırmak için mi kurduruldu?
Hatırlayınız AKP'nin o sürecini:
Mesela, “vesayet” kavramı popüler hale getirildi. Öyle ki; 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz, iktidardaki siyasi partilerin değil, topyekûn rejimin başarısızlığı olarak değerlendirildi. Vs.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yıkılması bir Soros/ “renkli devrim” projesi değil miydi?
AKP-FETÖ (ve Soros) ittifakı, Cumhuriyet kurumlarını bir bir tasfiye etmedi mi? Türk Ordusu'nun FETÖ inisiyatifine teslim edildiğini unuttuk mu?”
Soner Yalçın’ın vesayet karşıtlığı üzerinden işaret ettiği noktaya odaklandığımızda ‘vesayet’ kavramıyla tarif edilenin ulus-devlet olduğunu açığa çıkar. Aslında AKP’ye yaptırılan ‘vesayet karşıtlığı’ bir ulus-devlet karşıtlığıydı. Soros’un renkli devrim projesi Türkiye’de bu şekilde hayata geçirilmiş, projenin karşısındaki engeller Ergenekon tertibiyle ‘temizlenmeye’ kalkılmıştı.
Tertip çöktü, FETÖ tasfiye ediliyor. Türkiye, renkli devrime direndi. Geçtiğimiz yıllarda Soros’la görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bugün Soros’u hedef alan açıklamalar yapıyor.
Ulus karşıtlığı ve ulusal bilinçteki tahribat, birçok ülkede iç savaşları tetikledi. En yakın örneği Suriye iç savaşı… Faturası yüzbinlerce insanın ölmesi, milyonlarcasının göçü ve terör koridoru oldu. Bir diğer komşu Irak ise renkli devrim yapılamayınca doğrudan işgal edildi ve üçe bölündü. İran ise iç ayaklanma ve istila projelerini püskürttü.
“SOROS’U DURDUR”
Soros, tüm bu nedenlerle Rusya'da da suçlamaların odağında yer alıyor. Moskova, 2015 yılında Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın bütün faaliyetlerini sonlandırdı. Gerekçe, “anayasal sistemin temeline ve devletin güvenliğine tehdit oluşturmak.”
Doğduğu ülke Macaristan da Soros’a karşı önlem alan ülkeler arasında. Macar hükümeti Soros'un kurucusu olduğu vakıf ve diğer yurt dışı bağlantılı sivil kuruluşların faaliyetlerini sınırlamak için "Soros'u durdur" adı verilen bir yasa çıkardı.
Macaristan'ın prestijli siyasi gazetelerinden Magyar İdök'te yayınlanan makalede, ABD'li ünlü işadamı George Soros'un faaliyetleri, FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'e benzetildi.
İNGİLTERE BİLE KUŞKUYLA BAKIYOR
Atlantik sisteminde ABD’nin en büyük ortağı İngiltere'de de Soros'a şüphe ile bakılıyor. 1992 yılında sterlin spekülasyonunu yapan Soros için İngiliz basını tarafından "İngiltere'nin iç işlerine karışmak için gizli planlar devreye soktuğu” yazıldı.
KİM BU GEORGE SOROS
Soros’un vakfı ve faaliyetlerinin etkilerini derledikten sonra bu ismin öz yaşam öyküsüne de göz atmakta fayda var.
George Soros, 12 Ağustos 1930 tarihinde, Budapeşte, Macaristan’da dünyaya geldi.
Esperanto dilini kullanan yazar Tivadar Soros, ünlü ekonomistin babasıydı.
I. Dünya Savaşı sırasında esir düşmüş bir Yahudi olan Tivadar Schwartz, Rusya’daki eski kampından kaçmasının ardından soyadını Soros olarak değiştirmiş ve de böylede yükselen anti-seminist hareketlerden kaçmayı başarmıştı.
Babasından Esperanto dilini öğrenen George Soros, bu yapay dili aile ortamında doğal olarak öğrenen ilk insanlardan birisi oldu.
Yahudi bir ailede büyüyen Soros, 1944 yılında gerçekleşen Almanya’nın Macaristan’ı işgali sırasında 13 yaşındaydı. Yahudi Konseyi için çalışan genç Soros’un durumu tehlikedeydi fakat babası tam gerektiği zamanda devreye girerek hayatını kurtardı.
Sovyet ve Alman güçlerin göğüs göğüse çarpıştığı 19 Aralık 1944 tarihli Budapeşte Savaşı’ndan sağ kurtulan Soros, savaşın bitmesinin ardından geçekleşen 1945–1946 yılları arasındaki hiperenfilasyon döneminde mücevher ve değerli taşların satışını gerçekleştirerek hayatını sürdürdü.
1947 senesinde İngiltere’ye göç eden Soros, Londra Ekonomi Okulu (London School of Economics)’na kayıt oldu ve bu okulu 1952 yılında başarıyla bitirdi.
1956 yılında New York’a taşınan Soros, F.M. Mayer ile beraber 1956–1959 yılları arasında arbitraj tüccarı olarak çalışmasının ardından Wertheim Şirketi’ne geçerek burada 1959-1963 yılları arasında ekonomi analisti olarak görev yaptı. Wertheim’de çalıştığı yıllarda Karl Popper’ın fikirlerine dayalı bir düşünümsellik teorisi ortaya atan Soros, bu teorinin gerektirdiği pratiği elde etmek için bir süre yatırımcı olarak çalışarak ekonominin iniş çıkışlarını hazmetti.
1963–1973 yılları arasında Arnhold and S. Bleichroeder adlı yatırım firmasında başkan yardımcısı olarak görev yapan Soros, 1973 yılında bu şirketteki görevinden istifa ederek Wall Street’in yolunu tuttu. Artık kendisini destekleyecek kadar yatırım yaptığını düşünen iş adamı, kısa bir süre içerisinde 500.000 dolarlık bir kazancın olası olduğunu hesaplamıştı.
1970 yılında Quantum Vakfı’nın kuruluşuna Jim Rogers ile beraber ortak oldu.
Soros’un asıl yeteneği, ününün ve parasının kaynağı ise döviz spekülasyonuydu. İngiltere’de 16 Eylül 1992 tarihinde gerçekleşen ve tarihte Kara Çarşamba olarak anılan ekonomik krizde döviz kuru ile oynayarak sadece bir gün içerisinde toplam 1.1 milyar dolarlık bir kar elde etti. İngiltere bankalarının krizdeki toplam zarar 3.4 milyar dolar olurken, bunun 1/3’üne tek başına sebep olan Soros’a “İngiltere Merkez Bankası’nı Soyan Adam” lakabı takıldı.
Odatv / Uğurcan Yardımoğlu