Şaşkınlıkla seyrediyorum ülkemdeki olumsuz gelişmeleri. Hoş yeni değil, çeyrek asırdır izliyorum ama son günlerde peş peşe gelen yenileri daha da hayrete düşürüyor beni.

Siyasi menfaatler ülkenin geleceğini iyice zorlamaya ve tehlikeye düşürmeye başladı. Yok Anayasa değişikliği, yok APO’ya özgürlük kapılarını aralama çabaları, yok üçüncü kez Cumhurbaşkanlığında ısrar, yok dereyi görmeden paçayı sıvayan muhalefetin aday savaşı… Yahu güzelim ülkemde insanlar açlık ve yoksulluk çekiyor. Depremzedelerin çoğu hala konteynırlarda, kiracılarla ev sahipleri arasındaki meydan savaşı tüm hızıyla sürüyor.

Yargıdan şikâyetler ayyuka yükseldi. Köylüsü, kentlisi dertli ve huzursuz. Çiftçisi perişan, üretim iyice azaldı. Yiyeceğimizin büyük kısmını ithal ediyoruz artık. İhraç ettiğimiz ve aşırı ilaçlı olduğu için geri dönen sebze ve meyvalarımızı da bize yediriyorlar. Maliye Bakanı İngiliz Memet, dünyadan para bulmaya uğraşırken, bizim futbol kulüpleri Avrupa’nın yaşlı ve emekli futbolcularını milyonlarca Euro’ya transfer ediyorlar. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu değil mi?

Hani tasarruf edecektik, hani gereksiz ve lüks kamu harcamalarını önleyecektik? Aksine kesenin ağzını iyice açtık, hala yeni makam aracı alıyoruz, hala yeni ve gereksiz personel ekliyoruz devlet kadrolarına. Güya bilgisayar çağındayız, devlette işlerin çoğunu güya insansız ve teknolojik imkânlarla halledecektik. İşlemlerin çoğu bilgisayar ortamına taşındı ama memurdan tasarruf olmadı hiç. Aksine hala memur alıp duruyoruz.

Neredeyse her şeyi özelleştirdik, çok ciddi devlet kurumları değerinden çok daha ucuz paralarla özel sektöre geçti ama bu kurumların memurları devlette kaldı. Bunları konuşamıyoruz, tartışamıyoruz, hesap soramıyoruz, gerçeği öğrenemiyoruz.

Muhalefeti de iktidarı da, kendilerini güvende tutabilmek için ülkenin ihtiyacı olan konular üzerinde değil, geleceklerini garantiye alacak gündemler üzerinde mücadele veriyorlar. Örneğin geçen hafta milletvekili maaşları 197 bin lira oldu. Sessiz sedasız gerçekleşen bu zamma itiraz eden, ne muhalefetten ne de iktidardan bir tek Allah’ın kulu çıkmadı. Millet geçim sıkıntısı ve müthiş bir yoksulluk çekerken “Biz bu parayı hak edecek bir şey yapmadık” diyecek bir vatan evladına şahit olamadık. Oysa eski Meclislerde zaman zaman böyle yiğitler çıkardı. Örneğin Adalet Partili Cevat Önder, örneğin CHP’li Kamer Genç, örneğin ANAP’lı Adnan Kahveci…

Muhalefet de iktidar da oralı değil, peki kim konuşacak milletin belini büken elektrik zamlarını, kim anlatacak kaçak içkiden ölümleri, kim söyleyecek hala her gün öldürülen çaresiz kadınlarımızı? Nasıl mani olacağız bunlara? Devlet Denetleme Kuruluna verilen, mahkeme yetkilerini de aşan kamu görevlilerini görevden alma imkânına nasıl “Böyle şey olmaz” diyeceğiz? Evet “ben yaptım oldu” anlayışıyla yönetiliyoruz ama bu kadarı da olmaz ki..

İnanılmaz çevre katliamı ile karşı karşıyayız. Kazdağları’nı mahvediyoruz. Gökova, Güllük, Milas’ı perişan ediyoruz. Ne yasak tanıyoruz, ne koruma kararlarını ciddiye alıyoruz, ormanlarımızı dağıyla taşıyla madencilere yağmalatıyoruz. Çağdışı, artık dünyada bile kullanımına son verilmeye başlanan termik santrallere kömür bulacağız diye zeytinliklerimizi, tarım arazilerimizi talan ediyoruz. Köylüler ayakta, halk doğayı koruma savaşı veriyor, mahkemeler bile artık “dur” diyor bu doğal güzelliklerimizin ve değerlerimizin mahvına, ama oralı olan yok.

Güzelim Göcek bitirildi, Marmaris’ime yangınlar zarar verdi sanıyorsunuz, oysa mahkeme kararlarını, Belediye’nin milyonlarca liralık cezalarını bile takmayan SİNPAŞ’ın zararı, yangınlardan bile fazla.. Bu rezalet tüm milletin gözleri önünde hala devam ediyor.

Bir avuç çevreci vatansever bunlarla ve bölgenin diğer doğa yağmalarıyla kahramanca mücadele ediyorlar. Muhalefetin bunlara desteği yok, bari ayakta alkışlasınlar onları.

Bafa’nın Latmos dağlarındaki tarihi ve görsel zenginlikleri dinamitleyen madencilere, Göcek’te deniz ve denizciliği bitirecek yüzlerce mapa hikâyesine,

Milas Kıyıkışlacık İasos antik kentine yapılmak istenen büyük limana,

Güllük’e yapılacak marinaya, Ören’e gemilerle taşınacak olan kömürlere,

Göcek-Dalaman koylarındaki yapılaşmaya,

Mahkeme kararına rağmen Akbelen köyündeki orman ve zeyinliklerin kesimin devama,

Göcek tüneli rezaletine,

MUÇEV skandalına,

Maalesef muhalefet doğru dürüst değinmiyor ve gerekli savaşı vermiyor. Vermiyor diye biz de susacak, olanlara göz yumacak değiliz. Bu konuların üzerinde daha sık duracak, daha çok yazacak ve milletin gözünden kaçırılan işlerin hesabını elbette soracağız.

Gün gelir iktidar da gider, muhalefet de gider. Ama ülkenin harika doğası, doğal güzellikleri ve görsel değerleri bir giderse, bir daha geri gelmez.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.